Yargıtay nereye?

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin yargıçları, Anayasa Mahkemesi’nin üyelerinden sonra, ülkemizin saygın ceza hukukçularından Prof. Dr. İzzet Özgenç hocamızı hedef aldı, “terörle mücadelede görev alan kamu görevlilerini hedef gösterdiği” gerekçesiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu.

Mevzu malum ama yine de kısa bir hatırlamada fayda var.

Ülkemizde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildiği tarihten bu yana AİHM kararlarını zaten uygulamayan adli mahkemeler Anayasa Mahkemesi’nin “yetki aşımı” yaptığını söyleyerek kararlarını uygulamıyorlar.

Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uymama konusundaki son örnek TİP Milletvekili Can Atalay’ın dosyası oldu. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM’nin Can Atalay hakkında verdiği “hak ihlali” kararını uygulamamış, yetkili ben değilim diyerek kararı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermişti.

Dosyayı olduğu gibi İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne iade etmesi gereken Yargıtay 3. Ceza Dairesi, anayasal kuralları dikkate almak yerine Anayasa Mahkemesi’ne savaş açmış, kararda imzası bulunan AYM üyeler hakkında suç duyurusunda bulunulmasına hükmetmiş ve Meclis’e de talimat verir gibi “Can Atalay’ın Milletvekilliğinin düşürülmesine yönelik işlemlere başlanması” için yazı göndermişti.

Ülkemiz hukuk tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir yargı kriziyle karşı karşıya…

***

Prof. Dr. İzzet Özgenç önce Yargıtay 3. Ceza Dairesi yargıçlarına 8 Kasım tarihli kararlarını geri almaları için seslendi. Yargıtay’ın bu hamlesiyle Anayasa Mahkemesi’nin, TBMM’nin yıpranacağını, ülkemizdeki hukuk devleti vasfını tartışmaya açacağı uyarısında bulunarak Yargıtay’a “hukuka dönün” çağrısında bulundu.

Prof. Özgenç devamında da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir mektup yazdı. Özgenç hoca Erdoğan’ın eski hukuk danışmanı, geçmişte birbirlerine “abi, kardeş” hitabında bulunacak kadar yakınlıkları vardı.

Ayrıca 2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu’nun mimarlarından.

Mektubuna “Sayın Cumhurbaşkanım, Değerli Ağabeyim” hitabıyla başlayan Prof. Özgenç Erdoğan’ı Anayasa’nın Cumhurbaşkanına yüklediği ‘devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin etme’ görevini yerine getirmeye davet etti. Yargıtay’ın suç duyurusuna konu ettiği, üzerine alındığı satırları şöyle:

“Bu mektubu size uzun yıllar hukuk alanında danışmanlığınızı yapan bir kişi olarak kaleme alıyorum. Hukuki danışmanlık çalışmaları çerçevesindeki yönlendirmeleri dolayısıyla mahcubiyetini gerektiren bir durumun olmadığı ortaya çıkmış bir kişi olarak, etrafınızı saran veya çevrenizde tuttuğunuz ‘hukukçu’ geçinen çakallar yüzünden, somut hukuki sorunlarla ilgili düşüncelerimi size zamanında arz etme ve yönlendirme kabiliyetim ortadan kalkmıştır.

Anlaşılan o ki, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen muayyen bir olayla ilgili ‘hak ihlali’ ve yeniden yargılama kararına “uyulmamasına” dair karar, Yargıtay Başkanlığı postunda oturan kişinin yanı sıra, sizlerin de bilgisi dahilinde verilmiştir.”

Evet, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin yargıçları Prof. Özgenç’in bu satırlarını üzerlerine alındılar ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundular.

Şaka gibi değil mi, evet aynen öyle. Beştepe’deki hukuk danışmanlarından kimse bu sözleri üzerine alınmadı, mesele edinmedi… Ama Yargıtay 3. Ceza Dairesi yargıçları mesele edindi.

***

Prof. Özgenç hakkında öyle bir suç duyurusu metni kaleme almışlar ki inanılır gibi, akıl alır gibi değil.

Meğerse Prof. Özgenç “hukuka dönün, bu hatanızdan geri dönün, bu tavrınız, Anayasa Mahkemesini, TBMM’yi yıpratır, ülkemizin hukuk devleti vasfını tartışmaya açar” diyerek, Yargıtay’ın üzerinde siyasi baskı oluşturmak istemiş, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs etmiş, hukukta yeri bulunmayan bir şekilde Yargıtay üyelerinin üzerinde cebir oluşturmaya çalışmış, Yargıtay üyelerine hakaret etmiş, itibarlarını zedelemiş, hukuk devletini ayakları altına sermiş, hezeyanlar gösterdiği için Yargıtay’ın yüksek mahkeme olduğunu da unutmuş! Yargıtay üyelerini terör örgütü ve sempatizanlarına açık hedef göstermiş!

İnsan okuduklarına inanamıyor! Gerçekten.

Neler, neler diyorlar.

Ama benim asıl dikkatimi çeken şu cümleleri oldu. Artık nasıl sinirlenmişlerse…Okuyun, bakın, ne diyorlar Özgenç hakkında:

“Hukuk devletinin korunmasından bahseden ve kendisini ceza hukukunda otorite gören, profesör unvanı taşıyan şüpheli… Hangi yetki ve sıfatla kendisini görevli ve yetkili gördüğünü anlamadığımız bir şekilde…”

***

Şaka mı bu sözler! İzzet Özgenç mi kendisini ceza hukukunda otorite görüyor, yoksa bütün yargı camiası, hukuk camiası mı?

Bir ülkenin ceza kanunlarını yazan biri ceza hukukunda otorite değil de nedir?

Ceza davalarına bakan bütün yargıçların hükümlerini verirken, verdikleri kararların gerekçelerin yazarken kaçınılmaz bir şekilde referans yaptıkları bir isim otorite değil de nedir?

Yargıtay’ın kendi sitesine koyduğu, karar bilgi bankasına girdim. Eski adıyla Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin ve yeni adıyla Yargıtay 3. Ceza Dairesinin verdiği kararlara baktım. Verdikleri kararlarının neredeyse tamamında İzzet Özgenç hocaya atıf yapılmış.

Özgenç hocanın kitaplarına atıf yapmadıkları ceza davaları neredeyse yok gibi.

Madem ki Özgenç hoca ceza hukukunda otorite değil, Yargıtay 3. Ceza Dairesi niye kararlarında mesela İzzet Özgenç’in “Türk Ceza Hukuku” kitabında… “Türk Ceza Kanunu” kitabında… “Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku” kitabında… “Suç Örgütleri” kitabında…diyerek referanslar verdiler?

Muhtemelen o kadar sinirlendiler ki, verdikleri kararlardaki referansları unuttular!

Gittikçe daha tuhaf bir ülke haline geliyoruz. İnsan sormadan edemiyor hakikaten Yargıtay nereye koşuyor! Nereye gidiyor. Nerede duracak!

YORUMLAR (43)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
43 Yorum