Sinan Oğan ne ilk ne de sonuncusu olacak
Sinan Oğan’ın cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda Cumhur İttifakı’nın adayı Erdoğan’ı destekleyeceğini açıklaması benim için hiç sürpriz olmadı. Nitekim pazartesi günü Karar Tv’de Devlet Bahçeli’nin “Olmayan siyasi gücünü varmış gibi gösterip siyaseti at pazarına çevirenler, fırsatçı acizlerdir” sözleriyle Cumhur İttifakı’nın kapısını kapatmasına rağmen Oğan’ın tercihini Erdoğan’dan yana kullanma ihtimalinin yüksek olduğunu söylemiştim…
2019 yerel seçimlerde Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkartılmasına, teröristbaşı Öcalan’dan destek mektubu alınmasına ses çıkartmayan, 14 Mayıs seçimlerine HÜDAPAR ile birlikte girmeye rıza gösteren Bahçeli’nin günün sonunda Sinan Oğan’a da razı olacağını, sesini çıkarmayacağını da söylemiştim.
Kamuoyunda çoğunluğun algısı ise tam tersineydi; Sinan Oğan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklemesi mümkün görülmüyordu, Millet İttifakı’na destek vermesinin daha mümkün olduğu düşünülüyordu. Sinan Oğan’ın geçmiş dönemde AK Partiye, Beştepe’ye Erdoğan’a dair siyasi tutumu, 2014 yılında TBMM’de AK Partililer tarafından kafa göz yere düşecek kadar hırpalanmış olması, hatta aldığı darp sonrasında sosyal medya hesabından yaptığı “Evelallah TBMM’de milletin hakkını savunuyoruz. Karşımızdaki AK İtlerin sayısının kaç olduğu önemli değil. Bunlar 1 kişiye 5 kişi bile gelemiyorlar. 60 kişi birden saldırdı. Ama cevaplarını aldılar” açıklamalarına vesaire bakınca…
Bir de mesela çok değil daha birkaç hafta önce 14 Mayıs seçimleri sürecinde katıldığı “Mevzular Açık Mikrofon” programında kendisine yöneltilen “Şu an Devlet Bahçeli karşınızda olsa ona ne söylemek isterseniz?” sorusuna hiç düşünmeden verdiği “Türk bayrağındaki ‘Türk’ ismini çıkarmayı talep eden HÜDA PAR’la Türk milliyetçileri nasıl yan yana gelebilir?” yanıtını hesaba katınca… (Unutmadan şuraya not alayım, şimdi Oğan kendisi bizzat tecrübe etmiş biri olarak cevabı hepimize anlatır, duygularını paylaşır. Bir meseleyi anlamak için kişisel hikayeler her zaman çok önemlidir.)
Hatta vakti zamanında, okkalı okkalı “Biz Saray’a iktidarı devralmak üzeri gideceğiz” lafları eden, Beştepe’ye hodri meydan okumuş bir siyasetçinin asla ama asla Erdoğan’ı desteklemeyeceği sonucu çıkıyor doğal olarak.
Ben Sinan Oğan’ın geçmişteki bu açıklamalarına rağmen Erdoğan’ı destekleyeceğini düşünüyordum, o yüzden sürpriz olmadı.
Çünkü burası Türkiye ve siyasetin durumu da maalesef ki ortada.
***
Oğan’ın 6 yıl önce 6 ay önce hatta 24 saat önce Erdoğan ve partisi hakkında ne düşündüğünün bir önemi yok. Zehir zemberek laflar etmesinin bir kıymeti harbiyesi de yok.
Bizim siyasi tarihimizde ilkeler üzerinden siyaset yapan, bunu hayatının mihenk taşı yapan politikacılarımız elbette var fakat sayıları çok ama çok azdır.
Türk Tarih Kurumu eski başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu hocamız sosyal medya hesabından Sinan Oğan’ın kendisini hayal kırıklığına uğrattığını açıkladı ve seçimlerde verdiği destek nedeniyle özür diledi. Meselenin adaylar olmadığını söyleyen Halaçoğlu özetle şöyle dedi:
“Konu adaylar değil, konu denetlenemeyen yasamanın, yürütmenin, yargının tek elde toplanıp toplanmamasıydı. Konu dürüstçe sözünde durmaktı, konu bozuk düzenin sona ermesiydi. Ne yazık ki imza çağrısında bulunmuş, destek verilmesini istemiştim. Maalesef söylediklerinin ve vaatlerinin tam aksi bir karar aldı, hepimizi hayal kırıklığına uğrattı. Böyle bir sonucu öngöremediğim için siz imza verenlerden özür diliyorum.”
Halaçoğlu hocamız tarihçidir. Belli ki çok güvendiği itimat ettiği bir isimdi, ama sınanmamış bir isimdi. Öyledir çünkü, güçle sınanmadan “ilkeler, prensipler” demek, hodri meydan okumak kolaydır. Hayattaki en zor sınav güç sınavıdır. O yüzden siyasi tarihimizde şahsi çıkarlarına göre davranan, partileri uğruna ilkelerini çiğneyen politikacı örnekleriyle doludur, ilkeler üzerinden siyaset yapan, ahlak vicdan terazisinden şaşmayan siyasetçilerimizin sayısı ise çok azdır. Elbette hayırla yad edilen, tarihe adını altın harflerle yazdıranlar da onlardır.
İngilizlerin milli kahramanı 2. Dünya Savaşı’ndaki başarılı lideri Churchill’in siyasetçilere ilişkin “Bazıları prensipleri uğruna parti değiştirirler. Bazıları da partileri uğruna prensiplerini değiştirirler!” tespiti muhteşemdir.
Çok gerilere gitmeye gerek yok. Süleyman Soylu, Demokrat Parti’deyken Erdoğan ve AK Parti için neler, neler söyledi. Bugün AK Partililerden daha keskin AK Partili. Numan Kurtulmuş’un Erdoğan için söyledikleri yenilir yutulur şeyler değildi ama Erdoğan Kurtulmuş’u yanına aldı. Soylu o andan beri en keskin Erdoğancı…
Devlet Bahçeli ve Erdoğan’ın birbirlerine yönelik olarak sarf ettikleri ağır hakaretler içeren, insan onurunu zedelemeye varan sözlerini hatırlatmaya gerek var mı? Bugün birbirlerine sıkı sıkıya bağlılar.
Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi için AK Parti Genel Merkezi, AK Partinin teşkilatları bile Bahçeli kadar çaba sarf etti mi, çalıştı mı? Erdoğan’dan daha fazla Erdoğan için çalışmadı mı Bahçeli?
Dolayısıyla şaşılacak bir şey yok. Sinan Oğan kendisiyle çelişen, dün kara dediğine bugün ak diyerek saf değiştiren ne ilk ne de son siyasetçi olacak bu ülkede.
İlke, prensip, ahlak, etik de karın doyurmuyor, makam mevki getirmiyor ki değil mi ama!
***
Sonuçta The New York Times'a verdiği demeçte “Bir anda Türkiye’nin en çok aranan adamı haline” geldiğini ifade eden Oğan "Destek vereceğim adaydan isteklerim olacak. Niye bakan olayım, başkan yardımcısı olabiliyorken?" sözleriyle tercihinin işaretlerini vermemiş miydi? İkinci tura avantajlı olarak giren Cumhur İttifakı yerine Millet İttifakı’nı destekleyeceğine inanmak biraz fazlaca iyimserlik olmaz mıydı?
E şimdi yaptığı destek açıklamasında “Herhangi bir pazarlık, angajman, taahhüt belirtmeksizin, herhangi bir talepte bulunmaksızın, ilkelerimizi, savunduğumuz değerleri, kırmızı çizgimizi ifade ettik. Bu müzakere ve istişareler ve tabandan gelen mesajlar sonucunda ikinci turda Cumhur İttifakı’nın adayı Sayın R. Tayyip Erdoğan’ı destekleyeceğimi beyan ediyorum” dedi ama değil mi?
Ne diyecekti, çatır çatır pazarlık yaptım, istediğimi aldım mı diyecekti?
Kendi tercihi kendi kararı elbette. Erdoğan’la pazarlık masasına aldığı 2.796.370 oyla oturdu ve kendince kazançlı bir anlaşma da yapmış olabilir.
Ancak aldığı oylar tepki oyları, kendisinin kemikleşmiş seçmenlerinin oyları değil. Öyle bile olsa, Oğan’a oy veren seçmenler oylarını verdi, iradelerini değil. Seçmen çantada taşıyıp götürüp teslim edeceği bir şey değil.
Millet İttifakı’na da Cumhur İttifakı’na da hangi tarafa olursa destek verirse versin Oğan aldığı 5 puanın tamamını taşıma imkânı yok, olamazda.
Dolayısıyla evdeki hesabı çarşısına uymayabilir.