Muhtar bile olamaz demişlerdi...
Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe’deki 7. Anadolu Medya Ödülleri’nde yaptığı konuşmada bir kısım medyanın 28 Şubat döneminde muhtıracıların haber bülteni gibi yayın yaptıklarını söyledi. Hatta kendisiyle ilgili meşhur “muhtar bile olamaz” manşetini ve o dönem yargısının okuduğu bir şiir sebebiyle “mahkûmiyet ve siyasi yasak” kararı verdiğini hatırlattı. Ama Erdoğan bu kez eski Türkiye dönemi hatırlatmaları yaparken “inanabiliyor musunuz, bunlar yaşandı” hayret cümlesini kurmadı.
Şu sözünün altını özellikle çizdim:
“Okuduğumuz bir şiir sebebiyle hakkımızda verilen mahkeme kararını ‘muhtar bile olamayacak’ manşetleriyle adeta kutlayan gazeteler gördük. Ne oldu? O kadar ufkunuz dar, o kadar kısır ki ‘muhtar bile olamaz’ dediğiniz kişi cumhurbaşkanı oldu.” (4 Ocak)
Erdoğan’ın cümlesini ben şöyle tamamlayayım, evet Sayın Erdoğan cumhurbaşkanı oldu, hatta bütün yetkileri elinde toplayacak şekilde bir anayasa değişikliği yaparak ülkenin hükümet sistemini değiştirdi ve devletin bütün yetkilerine sahip, denetimden, kontrolden, sorgudan, sualden münezzeh güce sahip kudretli bir Cumhurbaşkanı oldu.
Evet, “Muhtar bile olamaz” demişlerdi ama Erdoğan bugün en kudretli cumhurbaşkanı.
Peki nasıl bir Türkiye tablosu var?
***
Dünün Türkiye’sini ayıplayan, kınayan Erdoğan’ın bugünkü Türkiye’si nasıl, çok mu iyi?
Eski Türkiye’nin yargısı Erdoğan’a okuduğu bir şiiri bahane ederek siyasi yasak getirmişti. Erdoğan’ın yargısı İmamoğlu’na daha beterini yapmadı mı? Hem de iktidar nasıl da yargıya müdahale edebildiğini, yargıyı nasıl da araçsallaştırdığını göstere göstere, nasıl da güçlü olduğunu toplumun gözünün içine soka soka yapmadı mı bunu?
Bir kelime yüzünden Ekrem İmamoğlu hakkındaki silasi yasak kararı da 10 yıl sonra 20 yıl sonra “Erdoğan’ın Türkiye’si” diye ayıplamayacak mı?.. Erdoğan döneminde medya şöyle manşetler atar, haber ve köşe yazıları yayınlardı denilerek baskı örnekleri olarak gösterilmeyecek mi?
AK Parti iktidarı dönemi diye, bu dönemin hukuksuzlukları, yolsuzlukları diye elli yıl boyunca anlatılmayacak mı?
Samimi olarak merak ediyorum, mesela Erdoğan “okuduğum bir şiir yüzünden hakkımızda çıkan mahkeme kararı” derken gözünün önüne Ekrem İmamoğlu gelmiyor mu? Yaşadığı mağduriyeti anlatırken, yaşattığı mağduriyeti nereye koyuyor?
“Muhtar bile olamaz demiştiniz bakın Cumhurbaşkanı bile oldum” derken, ama nasıl bir Cumhurbaşkanı oldum diye düşünmüyor mu?!
Sahiden merak ediyorum?
Prompterda ne yazıyorsa okuyup geçiyor olamaz değil mi? “Prompterda yazılan metinle duygusal bağ kurmuyorum, ben sadece okuyorum” diyor olabilir mi?
***
Erdoğan neler vaat ederek iktidara talip oldu, nasıl bir Türkiye tablosu ortaya koydu?
12 Ekim 2003 tarihinde AK Parti’nin ilk kongresinde “Ben, Türkiye için büyük rüyalar görüyorum, gördüğüm rüyanın gerçekleşmesini istiyorum” diyen Erdoğan’ın gerçekleşmesini istediği ülke böyle miydi?
Şöyle anlatıyordu rüyasını:
Toplumun ekonomik olarak daha üst yerlerde kümelenen kesimleri ile geniş halk yığınları arasındaki yok olan buluşması noktasını yeniden tesis etmek için gece gündüz çalışıyor…
Bugün sonuç ne?
Erdoğan, gördüğü Türkiye rüyasında, bilimsel üretimi ideolojik saplantılardan kurtarmış, dünya çapında bilim üreten üniversitelere kavuşmuş bir Türkiye için gece gündüz çalışıyor…
Erdoğan, büyük Türkiye rüyasında, kendi içindeki küçük tartışmalardan kurtulmuş, dünyanın çatışma bölgelerine barış ve istikrar misyonu olarak etkili görevler üstlenmiş bir Türkiye için gecesini gündüze katarak çalışıyor….
Erdoğan rüyasını gerçekleştirmiş mi, nasıl bir Türkiye var?
Şöyle diyordu, şöyle ahitleşiyordu toplumla 2003 yılında:
“Siyasetin kirlenmesine, siyasetin rant aracı haline gelmesine, yolsuzlukların alıp başını gitmesine, geleceğimizin hortumlanmasına, devletle millet arasında güven bunalımlarının yaşanmasına asla izin vermeyeceğim. Yolsuzluklarını ve usulsüzlüklerini örtbas etmek için rejim bunalımı çıkarma oyunu oynayanların bu zevksiz oyunlarının son kullanma tarihi geçmiştir artık.
İşini iyi yapamayan siyasetçi, rejim bekçiliği yapmaya, milletin verdiği emaneti istismar eden bürokrat milliyetçilik kisvesine bürünmeye, yolsuzluk yapan iş adamı devletin temel nitelikleri üzerinden polemik yapmaya, üretmeye kalkışmasın sakın.
Türkiye, kaynakları haramzadeler tarafından hortumlandığı için, kötü ve beceriksiz yönetimlerce yönetildiği, kendi siyasi menfaatlerini milletin menfaatlerinin önüne koyan siyasetçilerin eline düştüğü için hak ettiği yere gelemedi bir türlü.
Artık bu dönem bitti.. Yağma Hasan’ın böreği burada bitti artık.
Biz “adaleti” partimizin adına koyduk. Bu kavram her dile getirildiğinde inşallah hatırlanacak bir siyasi parti olacağız.
AK Parti olarak milletimize siyasetin temiz kalacağına söz veriyorum. Bu söze, sonuna kadar sadık kalacağımdan kimsenin şüphesi, endişesi olmasın.”
Ne oldu peki? Muhtar bile olamazdı ama bugün Erdoğan’ın önünde hiçbir engel yok, bütün yetkilere sahip bir cumhurbaşkanı.
Erdoğan’ın Türkiye’si nasıl?
Onu Cumhurbaşkanı yapan milletin hissesine ne düştü, Erdoğan’ın hissesine neler düştü?
Millet nerede Erdoğan nerede?
***
Hadi 2003 yılında yaptığı bu konuşmayı bir kenara bırakalım.
2011 yılında milletine vaat ettiği “2023 Hedefleri”ne ne oldu?
Ne kadarını gerçekleştirdi? İşsizlik yüzde 5 seviyelerine gerileyecek, ihracatımız 500 milyar dolara ulaşacak, dış ticaret hacmimiz 1 trilyon dolar olacaktı.
Kişi başına milli gelirimiz 25 bin dolar olacaktı. Enflasyon sıfırlanacaktı.
Türkiye ekonomisi büyük 10 ülke arasına girecekti…
Ne oldu 2023 Hedeflerine? Erdoğan’ın eski Türkiye’yi anlatmak, kınamak, ayıplamak, mağduriyetini hatırlatmak yerine 2023 Hedeflerine ne olduğunu anlatması gerekmiyor mu?