Milletin hakemliğine saygı
Ben ki daha kimsecikler ortada yok iken “Türkiye’nin başkanlık sistemine geçmesi” gerektiği hususunda sayısız televizyon programları yaptım. Parlamenter sistemin nasıl bir garabet olduğunu yazdım. Hem de defalarca...
Bugün hala devleti kurumsallaştıracak sistemin, Türkiye’ye hukuk devleti kimliğini kazandıracak ve yargının kolay lokma olarak ele geçirilmesinin önünde büyük büyük setler oluşturacak sistemin ve dahi devlet kurumlarındaki hantallığa son verecek modelin başkanlık sistemi olduğuna inanıyorum.
Evet bu böyle.
***
MHP ve lideri Devlet Bahçeli’nin ülkemizde fiili olarak yürümekte olan sistemin yasallaştırılması sürecine yaptığı mihmandarlık elbette kıymetlidir.
Kırk yıldır parlamenter sistem derken, rüyanıza ak sakallı bir dede mi girdi de sistem konusunda bir gecede fikriniz değişti gibi sorgulamalara girmenin yersiz olduğunu düşünüyorum.
Ancak Türkiye’nin sistem değişikliğine öncülük yapan ve milletten hakemlik bekleyen MHP’nin, halkı bu şekilde kategorize edecek söylemler yerine, Türkiye’nin neden sistem değişikliğine ihtiyacı olduğunu ve altına imzasını attığı Anayasa Değişikliği Paketi’ni anlatması gerekir.
Sonuçta Türkiye bir sistem değişikliği için referanduma gidiyor.
Sandıklarda terör örgütlerinin cezalandırılması oylanmayacak.
15 Temmuz darbecileri, DHKP-C ve PKK da oylanmayacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her fırsatta açıkladığı gibi bu bir “genel seçim” değil. Türkiye’nin sistem değişikliği oylanacak. Daha doğrusu fiili olarak yürüyen sistem yasal zemine kavuşmuş olacak.
Halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı ile birlikte sistemin verdiği arızi durum yani çiftbaşlılık düzelmiş olacak.
Dolayısıyla getirilmeye çalışılan sistemin bu millete tane tane güzel bir şekilde anlatılması lazım.
Ve bu yapılırken siyasilerin kullandıkları dille halkı kutuplaştırmamaya dikkat etmesi gerekir.
Zira “evet” kampanyasını yürüten bazı siyasilerin kullandıkları sorunlu dil, agresif söylemler, gereksiz polemikler seçim kampanyasına faydadan ziyade zarar verir.
Bunun yerine toplumu daha kapsayıcı, daha kucaklayıcı bir dil kullanılması gerekmektedir.
Ben AK Parti’nin yerinden olsam, Cumhurbaşkanlığı danışmanlarından Özlem Zengin’in kullandığı o “evet diyen de ‘hayır’ diyen de vatanını seviyor” söylemi var ya...
Bu sözü bayraklaştırırım, sloganlaştırırım.
Yasama yürütme yargı nasıl konumlanacak oturur anlatırım. Özgür yargı nasıl olacak? Toplumdaki kaygıları, haklı endişeleri gidermeye bakarım...
Ben MHP’nin yerinde olsam... “Hayır diyenler sokağa çıkarsa onları sokakta bekleriz” söylemlerine en sert tepkiyi gösteririm.
Bu toplum yeterince gerildi, yeterince kamplara ayrıldı. Yeterince acı yaşadı.
Bir kere olsun güle oynaya seçime gidelim. En azından bu kez.. Bu millet bunu hak ediyor çünkü...
***
Buna mukabil, MHP Genel Başkan Yardımcılarından Semih Yalçın’ın dün verdiği bir mülakatta kendisine yöneltilen “Terör örgütlerinin ‘hayır’ cephesinde buluşması hakkındaki fikriniz nedir?” sorusuna verdiği yanıt şöyle:
“Hayır cephesinde saf tutanlar, örgütler, sıra sıra dizilerek bir şer cephesi oluşturdular!”
Sorunun kendisi sorunlu! Ancak şunu söylemeliyim ki tecrübeli bir siyasetçi ve partisinin iletişimden sorumlu olarak genel başkan yardımcılığı görevini üstlenen Semih Yalçın’ın verdiği yanıt daha da sorunlu...
Hadi soralım...
Referanduma gidilme sebebi “Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir türlü çözülemeyen, milletvekillerinin içinden çıkamadığı ‘sistem sorununa’ milletin hakemlik yapması” değil miydi?
Yıllardır parlamenter sistemi savunan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin kafamıza kazıdığı şu değil miydi:
“Biz MHP olarak elbette parlamenter sistemi savunuyoruz. Ancak ortada da fiili olarak yürüyen bir durum var. Hükümetin başkanlık sistemi gibi bir önerisi var. Madem öyle. Getirin sistem modelinizi, teklifinizi. Biz MHP olarak size Meclis’te destek verelim ve halka götürelim. Bırakalım millet kararını versin. Millet bize hakemlik yapsın. 15 Temmuz’un kahramanı bu millet nasıl bir sistemle yönetilmek istediğine kendisi karar versin. Bunu hak ediyor. Parlamenter sistem mi istiyor, başkanlık sistemiyle mi yönetilmek istiyor. Versin kararını. MHP olarak tercihimiz parlamenter sistem olmasına rağmen halk oylamasından çıkacak karara saygı duyarız.”
Bizler de Devlet Bahçeli’ye bu sözlerinden dolayı müteşekkir kalmadık mı?
E peki şimdi bu nasıl olacak?
Halk bu durumda ne yapacak, nasıl hakemlik yapacak, sayın Devlet Bahçeli ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin pek sayın ve pek kıymetli üyeleri?
Halk bu durumda ne yapacak?
Madem ki ‘hayır’ seçeneğini işaretleyerek, ‘tercihim parlamenter sistemden yana’ diyecek olan halk otomatikman ‘şer cephesi’ hanesine yazılacak!
E o zaman sahiden söyleyin nasıl olacak bu? Bu millet bu durumda nasıl ‘hakemlik’ yapacak?
Tek seçeneği var ise eğer, milletin hakemliği hakemlikten sayılır mı?
Böylesi bir durumda sandıktan çıkan sonuç referandum olur mu, sandıktan çıkacak sonuç demokratik olur mu?
Semih Yalçın’a son olarak söyleyeceğim şudur: Hem milletten hakemlik isteyip hem de hayır diyecekler şer cephesindeler söylemi hem kulağa hoş gelmiyor hem de altı doldurulacak bir söylem değil.
Anlatın. Tane tane... Halkı bu şekilde bir çıkmaza sokmayın.