İstanbul Emniyetinde neler oluyor?

İstanbul emniyetinde bir süredir tuhaf şeyler oluyor.

Aslında tuhaf şeyler sadece İstanbul’da olmuyor. Ankara Emniyet Genel Müdürlüğünde yaşanan tuhaflıkların şimdilik İstanbul’daki yansımaları bunlar.

İlk kurşun İstanbul’da atıldı.

Devamı gelecek.

***

Dün İstanbul Emniyeti bir kez daha oldukça garip atamalara imza attı.

Garip diyorum...

2013 18 Aralık sabahı, ‘yolsuzluk ve rüşvet’ görünümlü operasyonun ertesi günü “göreve gelen” tüm emniyet müdürleri teker teker, adım adım, aşama aşama, emniyetten “tenzili rütbelerle” tasfiye edilip, uzaklaştırılıyor.

Çocukları gözaltına alınan bakanlar dahi ne olduğunu anlamadığı ilk saatlerde, aylardır emniyet içerisinde ulu orta konuşulan “yakında hükümet düşecek”, “Erdoğan birkaç aya kalmaz gidiyor”, “Erdoğan yargılanacak”, sözlerini duyan emniyet mensupları...

Daha o ilk saatlerde...

O “gözaltıların” o “rüşvet ve yolsuzluk” operasyonun adını koydular.

Adını koydular diyorum.

Televizyonlar göz altı haberlerini “flaş” olarak geçerken, dün “atama” görünümüyle “tasfiye” olan emniyet müdürleriyle telefon görüşmemde öğrenmiştim:

Yaşadıklarımızın rüşvet ve yolsuzluk operasyonu görünümlü bir darbe kalkışması olduğunu.

Normal bir soruşturma değil, bu hükümete yönelik darbe kalkışması olduğunu.

Ve operasyonların devamının geleceğini...

Öyle ya...

İstanbul Emniyetindeki bir grup emniyet mensubu, arkalarına aldıkları yargı içindeki birkaç savcıyla içişleri Bakanın dahi bihaber olduğu bir operasyonda “oğlunu” dahi gözaltına alabilme cesaretini gösteriyordu.

Ne güçtü ama!

Herkes şaşkındı.

Herkeste bir korku hakimdi.

Hükümet kaybeden, emniyeti yargıyı ele geçiren “Fethullah Gülen” kazanandı.

Öyleydi o günlerde.

***

17 Aralık’ı 18’e bağlayan gece Başbakanlıkta yapılan toplantıda dört emniyet mensubunun ismi öne çıkıyor.

İki emniyet müdür yardımcısı, iki de şube müdürü.

Selami Yıldız..

Hakan Sıralı...

Erkin Adalar...

Burak Aktaş...

Önce...

Bugün Bursa İl Emniyet Müdürü olan Selami Yıldız, Hüseyin Çapkın’dan İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünü vekaleten devraldı.

Akabinde Mali Şube’ye Hakan Sıralı, Organize’ye Burak Aktaş ve Erkin Adalar, cemaat mensuplarının tasfiyesinin gerçekleştiği personelden sorumlu şubeye de Mustafa Şahin geldi.

18 Aralık gecesinde de Başbakan Erdoğan’ın uçağında Selami Altınok İstanbul Emniyet Müdürü olarak geldi.

19 Aralık günü Mali Şube Müdürü Hakan Sıralı ve Arzum Nazman’ın “Bu hukuk dışı bir fezlekedir bunları imzalamıyoruz” sözleri hala emniyetteki tutanaklarda mevcuttur.

Zekeriya Öz’ün o meşhur emniyeti basması Hakan Sıralı ve Arzum Nazman’ın fezlekeyi imzalamamaları neticesinde gerçekleşti kayıtlara düşsün.

Hakeza...

Personelden sorumlu Emniyet Müdür yardımcısı Mustafa Şahin’in neredeyse tüm emniyet mensuplarıyla teker teker görüşüp “Bu bir darbedir, tarihi bir olay yaşanıyor, yarın çocuklarınızın yüzüne nasıl bakacaksınız, çocuklarınıza bırakacağınız en büyük miras bugün bu darbeye karşı çıkmak olacaktır. Korkmayın sizler tarih yazacaksınız” sözleri de kayıtlara düşmelidir.

İstanbul Emniyetinde neler yaşandığı bilinmeden 17 Aralık ve 25 Aralık kalkışmasının ne olduğu anlaşılmaz.

İki yıldır...

Cemaate yönelik en etkili operasyonları yapan, 17 Aralık darbesini püskürten, 25 Aralık operasyonun önünde kahramanca kapı gibi duran isimler...

Paralel örgüt savcısı Muammer Akkaş emniyette 25 Aralık operasyonu yaptıracak amir bulamadıysa bu Mustafa Şahin’in çabasının neticesinden başka bir şey değildir.

Bugün “atama, tayin” görünümüyle teker teker tasfiye ediliyor.

17 Aralık gecesi “aman bize görev vermeyin” diyerek alacakları terfiyi dahi ellerinin tersiyle itenler, “bu iş geri döner, hükümet kaybetti görmüyor musunuz?” diyerek köşe bucak kaçanların çoğu bugün 17 -25 Aralık kahramanı kesildiler.

Sadece emniyette yaşanmadı bu süreçler.

Yazmayanlar, yazamayanlar, ortada durmaya çalışanlar, konuşmayanlar, darbedir diyemeyenler, ne olduğunu bir anlayalım diyenler...

Bugünün kahramanları oldular.

Bugün en çok onlar konuşuyor, en çok onlar parmak sallıyor.

Yeniden İstanbul Emniyeti’ne gelecek olursak...

İstanbul Emniyet Müdürlüğü, cemaate ve himmete yönelik olarak tüm hazırlığı bitmiş 60’a yakın operasyonu neden bir aydır beklettiğine, operasyonu neden başlatmadığı iddialarına bir açıklık getirmelidir.

Neler oluyor?

17 -25 Aralık’ta aktif olarak görev almış, bedenlerini taşın altına koymuş, canlarını ortaya koymuş bu isimlerin hangi haklı gerekçelerle tasfiye edildiğini İstanbul Emniyeti açıklamalıdır.

Bu tuhaflıkların yaşanmasına İçişleri Bakanlığının yorumu nedir?

Cumhurbaşkanı Erdoğan bütün olan biten garipliklerden haberdar mıdır?

Zira paralel yapıyla mücadelenin güvencesi bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.

Benim asıl korkum ise şudur:

İki yıl üç yıl sonra Türkiye yeniden başka 17 Aralıklara mı uyanacak?

Bu ülke bir kez daha “kandırıldık”, “aldatıldık” itirafını kaldıramaz maalesef.

Bu ‘atamaları’ yapanların haklı gerekçeleri “cemaatçiydi”, “kriptoydu” olmaz!

İçişleri Bakanı, Başbakan ve daha da önemlisi Cumhurbaşkanı derhal İstanbul Emniyeti’nde neler olup bittiğine bakmalılar.

YORUMLAR (17)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
17 Yorum