Ey CHP...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin başı olarak “Afrin harekatı başlamıştır” dediği anda, eski tipik CHP gibi davranmayıp, gelişmiş demokrasiyle yönetilen ülkelerin muhalefet partileri gibi davranıp saniye düşünmeden, mırın kırın etmeden, alkışlanası bir tavırla çıkıp dediniz ki...
“Kahraman ordumuza güvenimiz tam, operasyona da desteğimiz tam. Bizim için önemli olan sınırlarımızın güvenliğidir. Hiçbir ülke kendi sınırlarında terör örgütünün kurulmasını istemez. Türkiye’nin sınırlarından terör örgütünün konuşlanması hepimizin tepki göstereceği bir olaydır.”
Eski CHP’de hiç de rastlamadığımız bir şekilde çıkıp “işte budur” dedirten bir tavır göstererek dediniz ki...
“Millet olarak Afrin Harekatının arkasındayız, arkasında olmaya devam edeceğiz.”
Ne güzel bir söylemdir “millet” diyebilmek, ne şahane bir tavırdır, böylesi bir meselede partiyi, logoyu bir kenara bırakıp “millet” hizasında durabilmek...
Ey CHP...
Bak ne güzel, siz de hemfikirsiniz, Türkiye’nin Zeytin Dalı harekatının sınır güvenliğini korumaya yönelik bir operasyon olduğu, Mehmetçiklerimizin orayı işgal etmediği, terör örgütlerinden temizlediğine dair...
Eminim, Türkiye’deki Kürt halkı da, Türkmeniyle, Arabıyla, Kürdüyle, Afrin’de yaşayan halk da Zeytin Dalı operasyonun “işgal” olmadığı “sınır güvenliğine yönelik terör temizliği” olduğuna dair sizinle, bizimle hem fikirdir.
Peki ey CHP, hadi söyle bakalım:
Türkiye bunu nasıl başardı?
Son dönemlerde pek çok badireyi atlatan Türkiye, tıpkı Fırat Kalkanı harekatında olduğu gibi, Zeytin Dalı operasyonunu da hem askeri açıdan hem de diplomatik açıdan, hem de sosyolojik ve psikoljik açıdan bütün detayları inceden inceye hesaplayarak planladı.
Dün Zeytin Dalı harekatının 10’uncu günüydü. Onuncu gününde Burseya Dağı’nın ardından bölgenin kritik 915. tepesi ele geçirildiği, toplam da 21 noktanın terör örgütünden temizlendiğine dair yapılan açıklamalar, operasyonun büyük bir başarıyla yürüdüğünün göstergesidir.
Peki, söyle bakalım ey CHP:
Türkiye Afrin’de Zeytin Dalı operasyonunu tek başına mı gerçekleştiriyor?
Özgür Suriye Ordusu ile gerçekleştirdiği gizli saklı bir husus mu?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu diyor ki: “Ordumuzun kahramanlığını ÖSO’ya devretmeye çalışıyoruz. Bizim ordumuz orada mücadele ediyor, ordunun başarısı ÖSO’ya yazılıyor.”
Kimsenin öyle birşey yaptığı yok. Hükümetten ÖSO’yu ayrıca öven,ordumuzu ikinci plana atan bir açıklamada yok.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun böyle düşünmesine sebep ne olabilir?
Söyleyin Kemal Bey...
Türk Silahlı Kuvvetlerimiz Afrin’de operasyonu hem Özgür Suriye Ordusu ile birlikte yapacak hem de Afrin başarısını sadece Türkiye hanesine nasıl yazacak?
Bu operasyonun başarılı olmasını sağlayan en önemli unsur Türkiye’nin ÖSO ile birlikte hareket etmesidir.
Türkiye ÖSO ile ilk kez mi birlikte hareket ediyor. Fırat Kalkanı Harekatı’nı da ÖSO ile birlikte gerçekleştirmediler mi?
Eğer bugün, Türkiye’ye yönelik kaynatılmaya çalışılan “Türkiye Kürtlere saldırıyor, Kürtleri yok edecek” fitne kazanı başarıya ulaşmamış ise, buradaki en büyük etken, Türkiye’nin ÖSO ile birlikte hareket etmesidir.
Devlet adına yapılan açıklamalarda vurgulanan kavramları, dünkü Güvenlik Zirvesi bildirisinde görebiliriz. Bildiride denilmesinin altını çizmek gerekir. Ankara sürekli olarak “Özgür Suriye Ordusu” kavramını vurguluyor; bunun anlamı, harekâtın dışarıdan bir istila olmayıp Suriyeli unsurlara dayanan bir güvenlik operasyonu olmasıdır.
Peki hal böyle iken CHP’nin bir anda “ÖSO” alerjisi göstermesi neden?
Ülkemizin sınır güvenliğini sağlamak amacıyla yürütülen operasyonun yanında durmak varken, birden ÖSO alerjisine kapılmak neyin nesidir?
ÖZTÜRK YILMAZ’IN EN İYİ BİLDİĞİ KONU BU İSE
Öztürk Yılmaz. Türkiye’nin Musul konsolosuydu. Yani bölgeyi en iyi bilmesi gereken isimlerden birisiydi. Öyle olmalıydı. Öyleydi yani...
Birkaç gün önce katıldığı bir televizyon programında şöyle dedi.
“Özgür Suriye Ordusu’nun kaynağı El Kaide’dir.”
Bu cehaletini ise bir de “en iyi ben bilirim” diyerek perçinledi.
Öztürk Yılmaz 2015 Kasım seçimlerinde milletvekili seçildi. Yani Türkiye’nin Özgür Suriye Ordusu ile birlikte Fırat Kalkanı Harekatı’nın yaptığı tarihte de milletvekiliydi. Televizyonlara programlara çıkıyordu. Fırat Kalkanı Harekatı’na dair açıklamalar yapıyordu.
Ama ne hikmetse “en iyi bildiği” hususu açıklamak aklına daha yeni gelmiş!
Yani, ABD’nin bir dönem “Beşar Esad gitsin diye her türlü desteği” sağladığı ÖSO El Kaide kaynaklı bir terör örgütüymüş, iyi mi?