Diyarbakır’ın Gültan Kışanak sessizliği
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak Meclis’teki Darbe Komisyonu’nda ifade verdiği günün akşamında Diyarbakır’da Fırat Anlı ile birlikte önce gözaltına alındı, sonra çıkartıldıkları mahkemece tutuklandı
Baştan şunu gönül rahatlığı ile söylemeliyim ki:
Seçilmiş bir siyasetçinin gözaltına alınmasını asla tasvip etmem mümkün değil.
Sonuçta dokunulmazlıkların tartışıldığı ilk günlerde ve dokunulmazlıkları kaldıracak özel yasa tasarısının yasalaşması sürecinde yazdığım yazılar gazetemin arşivinde duruyor.
Nokta.
***
Diyarbakır HDP’nin kalesi.
Bağlar’dan Sura, Dicle’den Yenişehir’e, Hazro’dan Ergani’ye kadar 17 ilçesinin 15’i HDP’li yönetimlerde.
Ve Gültan Kışanak 400 bin seçmenin oyunu alarak belediye başkanlığına seçilmiş Kürt halkı açısından da özel bir isim.
Selahattin Demirtaş, günlerdir Diyarbakır’da. Ev ev, sokak sokak dolaşıp bölge halkına ‘iradesine, oyuna sahip çıkması’ davetinde bulunuyor.
Ancak Diyarbakır halkı HDP’nin sesine ses, davetine karşılık vermiyor.
***
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş ısrarla “HDP’li siyasetçilerin gözaltına alınma ve tutuklama kararlarının siyasi olduğunu” söylüyor.
El hak doğru diyelim.
Ancak HDP için madalyonun bir de asıl öteki yüzü var.
Ve ben özellikle HDP’nin ve HDP’li siyasetçilerin madalyonun öteki yüzüne bakmaları gerektiğini düşünüyorum.
Zira madalyonun öteki yüzünde HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın kendisine sorması ve cevaplaması gereken oldukça basit şöyle bir soru var:
“Günlerdir herkes barışçıl gösteri ve protesto hakkını 81 ilde kullanmalı çağrısı yapıyorum. Peki, bırak 81 ilde gösteri yapılmasını Diyarbakır’da dahi 81 kişiyi neden toplayamıyorum. Neden sesime ses veren yok?”
Tamam, diyelim ki karar ‘siyasi’; peki, halk neden HDP’nin sesine ses vermiyor, çağrılara kulağını kapatıyor?
Korku mu? Sanmam!
***
HDP’li siyasetçiler Gültan Kışanak ve HDP’li diğer siyasetçilerin gözaltına alınmasını ve tutuklanmasını 90’lı yıllarla mukayese etmeye çalışsalar da ağızlarından “demokrasi, hukuk, özgürlük, milli irade” sözlerini düşürmeseler de bölge halkı HDP’yi duymamakta kararlı ve ortaya koymaya çalıştığı argümanları satın almıyor.
Satın almıyor çünkü Diyarbakır halkının iki yıldır yaşadıkları ortada.
***
Hadi bir iki örnek verelim.
Gültan Kışanak, 2014 yılının mart ayında belediye başkanlığına seçildi.
Tam bir ay sonra. Belediye çocuklara yönelik olarak 23 Nisan Çocuk Bayramı kapsamında bir etkinlik düzenledi ve etkinliğe gelebilmeleri için Diyarbakırlı çocukların eline birer kart tutuşturup pikniğe götürdü.
PKK, belediyenin düzenlediği piknikten gözüne kestirdiği çocukları kaptı ve ‘dağa kaçırdı’! Çocuk dediysem gerçekten hepsi 14-15 yaşında çocuktular.
Çocuğu dağa kaçırılan bir anne-baba Gültan Kışanak’a ve HDP’li siyasetçilere gitti ve ‘oğlumuz şeker hastası dağda yaşayamaz, ilaçlarını almazsa ölür, oğlumuzu bize verin’ diye yalvardı.
HDP’li siyasetçiler o anne-babaya yardımcı olmak, o anne-babanın acısını anlamak yerine ‘azarlayıp’ kapılarından kovarlarken kayıtlara geçtiler!
O anne gitti, Diyarbakır Belediyesi’nin önünde çadır açtı ve ‘oğlumu alıncaya kadar buradan gitmeyeceğim” dedi. Sonra o çadıra bir anne daha geldi. Bir anne daha geldi. Sayıları 45’e yükseldi. 40 gün boyunca eylem yaptılar.
Peki, Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş’ın “Kandil’e siz söylerseniz çocuklarımızı bize geri verirler” diyen analara cevabı ne oldu: “Kötü yere mi gittiler, gurur duyun çocuklarınızla”.
***
PKK geldi, Diyarbakır’da hendekler kazdı; kendisine oy verenlerin evlerini tuzakladı, sokaklarına bomba düzenekleri döşedi, çocukların oyun oynadıkları sokakları patlattı. Anaların yüreğini yaktı. Yaşlı insanları evinden ocağından etti. Kendilerine oy veren bölge halkının evlerini başlarına geçirerek ödüllendirdi.
Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş, Diyarbakır halkının, Kürt halkının haklarını savunmak yerine PKK’nın hendeklerini savundu. Daha iyi hendek kazsınlar diye belediyenin kepçelerini PKK’nın hizmetine sundu. Belediye binasını PKK’nın hizmetine verdi.
“Hendek değil, bize mezar kazdılar” diye feryad eden halkı, “Eğer pencerenizden içeriye molotof atılmasını istemiyorsanız, PKK’yı eleştirmekten vazgeçin, destek olun” diye azarladılar.
Diyarbakır’da Gültan Kışanak belediye başkanı olduktan sonra yaşanan acılardan sadece iki örnek.
Sadece iki yıla bakın. Diyarbakır’ın neden sessizliğe gömüldüğünü, HDP’nin sesine neden ses vermediğini anlarsınız.
Çok da şaşılacak bir şey yok.
O yüzden HDP’li siyasetçilerin ‘dokunulmazlıkları’ gündeme geldiğinde ısrarla... Bırakın Kürt halkı kessin onların fezlekesini diyordum.
Ama ne yalan söyleyeyim... Bu kadarını ben bile beklemiyordum.