Devletin iki yıldır haberi varmış…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, altı yaşında elinde oyuncağıyla 29 yaşındaki bir adamla imam nikahı ile evlendirilen, yıllarca cinsel istismara maruz bırakılan H.K.G ile ilgili nihayet konuştu. Tam dokuz gün süren suskunluğun ardından. Erdoğan’ın İsmailağa Cemaatinin bile gerisinde kalan sözlerini, hele hele tüyleri ürperten sapkınlık için yaptığı “erken yaşta evlilik” nitelemesini duyduğumda yadırgadım, garipsedim.
Erdoğan’ın meseleye dair yaptığı girizgahtan itibaren noktasına virgülüne tam olarak sözleri şöyle. Dikkatle okuyunuz lütfen:
“Geçtiğimiz günlerde kamuoyunda farklı tepkiye yol açan bir kızımızın erken yaşta evliliğiyle öncesi ve sonrasında yaşanan acılarla ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum.”
Erdoğan “görüşlerini paylaşırken” önceliği muhalefete yüklenmeye veriyor, sonra mevzuya giriyor, diyor ki:
“Şu ana kadar arkadaşlar gereken çalışmayı gösterdiler. Bunları görmezden gelen bir muhalefet söz konusu. Günümüz şartlarında 13 yaşında nişan, 14 yaşında evlilik gibi bir durumu kabul edebilmemiz asla mümkün değildir. Hele hele daha küçük yaşlardaki istismar tam bir faciadır. Ülkemizde çocuklara yönelik taciz, tecavüz, reşit yaşa ulaşmadan evlilik gibi hususlarda hassasiyetimizi kimseye sorgulatmayız. Bu konuyla ilgili en önemli hukuki reformlar bizim dönemimizde hayata geçirilmiştir. Bay Kemal sen bunlardan anlamazsın, senin böyle hassasiyetin yok.”
***
Öncelikli olarak “hassasiyetimiz kimseye sorgulatmayız” diyen Erdoğan’a samimiyetle şunu sormak isterim, insanı tüylerini ürperten böylesi insanlık dışı bir sapkınlıkla ilgili neden 9 gün sessiz kaldınız?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu milletvekillerini yanına alarak H.K.G için TBMM’den Adalet Bakanlığı’na yürümeseydi, Adalet Bakanlığı’nın kapısına dayanıp “Bu organize kötülüktür. Devlet ayağa kalksın. Gerçekten çok öfkeliyim. 6 yaşındaki bir çocuğa sistematik tecavüz edildiği ortaya çıktı, günlerdir bekliyorum, iktidar bir ses verecek mi diye. Konu Meclis’te gündeme getirildiğinde Aile Bakanı ‘biz bu meseleyi iki yıldır biliyoruz’ açıklaması yapıyor. Ne demek 2 yıldır biliyoruz, biliyordunuz iki yıldır da ne yaptınız?” açıklaması yapmasaydı, susmaya devam mı edecektiniz?
Bu kadar korkunç bir hadiseye verdiğiniz tepki bu mu? Hiç mi öfkelenmediniz ki olağanüstü bir sakinlik ve soğukkanlılık içerisinde “kamuoyunda farklı tepkiye yol açan kızımızın erken yaşta evliliğiyle ilgili” diyerek mevzuya giriş yapıyorsunuz, yapabildiniz?
Sahiden de mevzuya bu zaviyeden mi bakıyorsunuz?
Sayın Erdoğan, H.K.G’nın sadece ve sadece 6 yaşındayken elinde oyuncağıyla 29 yaşındaki kocaman bir adamla ‘evlendirilmesini’ “erken yaşta evlilik” olarak mı görüyorsunuz?
Sözlerinizi baz alırsak evet, böyle.
Bu durumda şunu da sormak isterim Cumhurbaşkanı Erdoğan’a…
H.K.G’nın babası Yusuf Ziya Gümüşel ve H.K.G’ya 6 yaşından 13 yaşına gelinceye kadar yıllarca istismar eden sonradan resmi nikahlı koca Kadir İstekli İsmailağa Cemaatine bağlı Hiranur Vakfı’nın değil de diyelim ki seküler bir vakıfla, CHP’ye yakın bir vakıfla ilişkili olsalardı yine aynı tonda mı tepki gösterirdiniz?
***
Aile Bakanlığı kendisine sığınan H.K.G’ya 2 yıl boyunca ilgisiz mi kalırdı?
Bütün kamuoyu H.K.G’nın yaşamaya devam ettiği dramı gazeteci Timur Soykan’ın yaptığı haber sayesinde öğrendi. Bakanlığın bir işleminden, bir tedbirinden değil!
Ama devlet iki yıldır biliyormuş.
Mesela şunları:
2020 yılında savcı iki kez 2 sanık hakkında da (baba Yusuf Ziya Gümüşel ve koca Kadir İstekli) tutuklama talep etmiş ama mahkeme reddetmiş.
Savcılık bu duruma itiraz etmiş ama hakimin kararı değişmemiş!
O hakim kim?
***
Diğer yandan, H.K.G 14 yaşındayken rahatsızlanmış, annesi kadın doğum polikliniğine götürmüş, doktor 14 yaşındaki bir çocuğun kadın doğum doktoruna gelmesini normal bulmamış, polis çağırmış ve ifadesi alınmış, savcılık kemik testi istemiş. Aile kemik testine yaşı büyük birini götürmüş hastane kabul etmiş.
14 yaşındaki bir çocukla, 21 yaşındaki bir insan arasında büyük fark vardır, bu fark görülmeyecek gibi değildir, iki kişiyi test için içeri girmesini sağlayan sağlık uzmanları, hastane yetkilileri kimler? H.K.G’yı köşede bekletip, 21 yaşındaki kişinin kemik testine yapan görevli kim? 14 yaşındaki H.K.G’nın kemik testine giren 21 yaşındaki kadın kim?
Aileyle işbirliği yapanlar kimler?
Doktorundan hemşiresine, sağlık uzmanına varıncaya kadar kimler ne karşılığında ve hangi vicdansızlıkla H.K.G’nın kemik yaşını büyük gösteren rapora imza attılar?
H.K.G “kendisine sahip çıkacağına inanmış ve devlete sığınmış” devlet H.K.G’nın hikayesini biliyordu, zaten Aile Bakanı Derya Yanık bunu açık açık söylüyor.
Ne yapmışlar 2 yıl boyunca, H.K.G’ya ekmek vermek, yatak vermek, aşçılık kursuna göndermek dışında?
Ekmek, aş, yatacak yatak verince meseleyi halletmiş mi oldular? Şimdi bir de çıkıp özgüvenle “bizim haberimiz vardı” açıklaması yapıyorlar?
Hiçbir utanma emaresi göstermeden Aile Bakanı çıkıyor ve bir de “bu konu siyasetin konusu değildir” diyor. Bunu söyleyen bakan sözüm ona bir de kadın, bir de hukukçu!
Siyasetin konusu değilse nerenin konusu söylesin bakalım!
H.K.G’yı istismar eden annesi, babası ve kocası CHP’ye yakın birileri olsaydı… Bütün toplum olarak Adalet Bakanlığının, Sağlık Bakanlığının, Aile Bakanlığının arşı alayı nasıl inlettiklerini görürdük…
Görürdük hakimin duruşma tarihini Mayıs 2023’e mi verirdi, 24 saat sonrasına mı? Adli kolluk Yusuf Ziya Gümüşel’in, Kadir İstekli’nin hatta o nikaha şahitlik edenlerin, nikahı kıyanların evlerine nasıl baskın yaptığını, nasıl gözaltılar yaptığını… İçişleri Bakanı çıkar düzenlendiği basın toplantısıyla “sapkınları nasıl da gözaltına aldıklarını” bizzat duyururdu.
Not: Yazımı bitirdiğimde mahkemenin 22 Mayıs 2023’te görülmesini planlanan duruşmayı 30 Ocak tarihine çektiği haberi çıktı. Ne zaman? Elbette yargımız yine bizleri şaşırtmadı, Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yönde açıklama yaptı, mahkeme duruşma tarihini öne aldı. … Ne zaman? Erdoğan bu yönde açıklama yaptıktan sonra?
Tutuklama?.. Katalog suç olduğu halde tutuklama yok! Bakalım yine siyaset mi karar verecek?
H.K.G konuşuyor, çocuk bedenine neler yapıldığını anlatıyor, mücadele veriyor sesini duyurmak için, ama büyük bir ihtimalle mücadeleyi kendisi için değil, başka kız çocukları için veriyor, kendi başına gelenler başka kız çocuklarının başına gelmesin diye… Çünkü anlattıkları ona karartılan çocukluğunu geri getirmeyecek, yaşadıkları yaşanmamış olmayacak.
H.K.G’nın sesine ses olmak vicdanı olan herkesin, hepimizin görevi.