Çözdük demişti şimdi referandum diyor
Cumhurbaşkanı Erdoğan “ömrümüzü verdiğimiz bir mücadele neticesinde adım adım çözdük” dediği, “ülkemizde kamuda veya özel sektörde böyle bir sorun var mı?” dediği başörtüsü meselesinde yine el yükseltti.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’na “Haydi sıkıyorsa gel bu işi referanduma götürelim, millete götürelim, kararı millet versin” meydanı okudu.
Tuhaf hatta oldukça tuhaf bir durumla karşı karşıyayız.
Sayın Erdoğan’a sormak lazım: Bu ne yaman bir çelişkidir böyle, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
Hani ülkemizde ne kamuda ne özel sektörde böyle bir sorun yoktu, kalmamıştı? Hani Cumhurbaşkanı Erdoğan iğneyle kuyu kazarcasına, deveyi iğne deliğinden geçirircesine ömründen ömür gidercesine verdiği bir mücadele neticesinde başörtüsü sorununu çözmüştü?
Erdoğan çözdük dediği başörtüsünü bir aydır gündeminden düşürmüyor, büyük bir heyecan içerisinde sürekli el üstüne el yükseltiyor!
***
Halk enflasyonun altında nefes alamaz hale gelmiş, mahkemelerde icra dosyalarının sayısı 25 milyonu geçmiş, açlık sınırı 8 bin lirayı aşmış, yoksulluk sınırı 24 bin liraya yükselmiş, vatandaş evine ekmek götüremez, elektrik, su faturalarını ödeyemez hale gelmiş.
Erdoğan’ın gündeminde bu sorunların hiçbirisi yok, “verin bu kardeşinize yetkiyi enflasyonun, faizin, doların belini kırayım” vaadiyle getirdiği hükümet sistemi ülkeyi uçurumun kenarına getirmiş bırakmış, enflasyon yüzde 84’e yükselmiş… Ama Sayın Erdoğan’ın gündeminde bu sorunları çözmek yok.
Büyük vaatlerle getirdiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden halkın memnun olup olmadığı da gündeminde yok. “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” vaadinde bulunan, “2023 seçimlerinde Altılı Masa olarak biz kazanırsak sistem değişikliği yapacağız hem de hemen” diyen CHP’ye, İYİ Parti’ye, Saadet Partisi’ne, Gelecek Partisi’ne, DEVA Partisi’ne “haydi hodri meydan, sıkıyorsa referanduma gidelim, halk bu sistemden memnun mu değil mi millet karar versin?” meydanı okumuyor?
Ama çözdük dediği başörtüsü meselesi için referandum çağrısında bulunuyor, referandum diyerek meydan okuyor!
Tuhaf değil mi?
Niye referandum?
Oysa gayet basitti. CHP’nin TBMM’ye sunduğu kanun teklifine AK Partili milletvekilleri destekleyebilirlerdi. Ya da AK Parti başörtüsüne yasal güvence sağlayacak tek maddelik anayasa değişikliği maddesini hazırlar TBMM’ye getirirdi.
Bu kadar basitti. Ve siyasetin gündeminden başörtüsü çıkmış olurdu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘çözdük’ diyor ama el yükseltmeleri gösterdi ki aslında çözülmemiş, yasal değil anayasal güvenceye ihtiyaç varmış, bu durumda gerçekten başörtüsü sorununu çözmek isteseydi bu sorun bir aydır çözülmüş olurdu.
***
TBMM’de çözümü mümkün olan bir meseleyi hem de “aile kurumunun güçlendirilmesi” gibi LGBT karşıtlığı maddesini ekleyerek neden referandum eşiğine getirmeye çalışıyor?
Erdoğan bunu niye yapıyor, neyi hedefliyor?
Sebep ortada.
2023 seçimlerini “başörtüsüne yasal güvence” üzerinden kazanmayı hedefliyor.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 Ekim tarihinde Prag dönüşünde uçaktaki gazetecilere “Ortada yasal bir düzenlemeyi gerektirecek bir durum yok. Bu beyefendi pas vermekten de anlamaz ama farkında olmadan bize bir pas verdi. Bizim de golü atmamız lazım. Bilmiyor ki benim ömrümün santraforlukla geçtiğini” sözleri şimdi daha berrak hale geliyor, daha iyi anlaşıyor.
Hatırlarsanız İngiliz Times gazetesi Erdoğan’ı Amerikalı ünlü illüzyonist Houdini’ye benzeterek “Erdoğan siyasetin Houdini’sidir” manşeti atmıştı. (2 Kasım 2015)
Erdoğan gerçekten CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun kendisine 2023 seçimlerini kazandıracak bir pas verdiğine inanıyor. İşte bu yüzden başörtüsünü gündeminden düşürmüyor, el üstüne el yükseltmesi bundan.
CHP’nin TBMM’ye sunduğu “başörtüsünü yasal güvenceye” kavuşturacak kanun teklifinin “sıkıyorsa gel bu işi referanduma götürelim” aşamasına gelmesinin sebebi bu.
2023 Haziranına kadar da düşürmeyeceğe benziyor.
İyi bir santrafor olduğunu, ömrünün santraforlukla geçtiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dikkatinden kaçan önemli bir husus var.
İyi bir santrafor eline geçen pası gole çevirmek için haftalarca beklemez. Beklerse seyirciyi sıkar, oyunun heyecanı kalmaz. Amigoların da seyirciyi coşturmada bir sınırı var. Seyirciyi sürekli aynı coşkunlukta tutmak mümkün değil, futbol tarihinde böyle bir şey yok.
İyi bir santrafor ihtimalleri anında değerlendirir ve pası gole çevirir ve bırakır.
Oysa iyi bir santrafor her ihtimali hesaplamalı, her açıyı görebilmeli.
CHP lideri Kılıçdaroğlu 3 Ekim akşamı bütün ülkenin önüne bir turnusol kağıdı bıraktı ve turnusol bir aydır işliyor.
O turnusolün bir aydır ortaya koyduğu fotoğraf şöyle.
***
CHP lideri 3 Ekim akşamı “Kadınların kılık kıyafeti artık siyasetin gündeminden, tekelinden çıkmasını istiyoruz. Bu meseleyi devlet ciddiyetiyle çözme ve siyasetçilerin iki dudağının arasından çıkarmanın, sonsuza kadar çıkarmanın, kapatmanın zamanı geldi” diyerek hazırlattığı kanun teklifini TBMM’ye sundu.
Ve o gün bu gündür bekliyor.
Sayın Erdoğan “böyle bir mesele yoktu, bu mesele zaten çözülmüştü” dedi ama o gün bugündür başörtüsü gündeminden düşmüyor. Siyasi bir polemiğe çevirdi.
Toplum olarak hepimiz izliyoruz.
Yükselttiği elin sonucu nereye varacak?