Büyük devlet, güçlü devlet… İşte, böyle devlet...
Maraş’ta meydana gelen, kendisiyle birlikte 10 ilimizde taş üstünde taş bırakmayan 7.7 büyüklüğündeki depremin ardından, kameralar karşısına geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin “bu gece son bir asırda yaşanan 1939 Erzincan depreminden sonraki en büyük felaketle” sarsıldığını ve “can kaybının nereye yükseleceğini” bilmediklerini söyledi.
Sayın Erdoğan haklı, nitekim ülkemizin saygın deprem bilim adamları da Maraş’ta meydana gelen depremin 1939 depreminden sonraki en büyük felaket olduğunu söylüyorlar.
Evet, öyle büyük bir felaketle karşı karşıyayız ki bu defa iktidar yöneticilerinin “acımız büyük, üzüldük, yaraları saracağız, devlet tüm kurumlarıyla hareket geçmiştir” laflarıyla geçiştirilmeyecek, ayaklarına giydikleri botlarla, başlarına geçirdikleri AFAD şapkalarıyla deprem bölgesinden verecekleri fotoğraflarla geçiştiremeyeceği bir felaket.
***
Kimse kalkıp yeri ve zamanı değil aklı vermeye, parmağı sallamaya kalkışmasın. Ama şu soruları evet, şimdi sormamız gerekiyor.
Maraş’ta deprem olması devlet yetkilileri için sürpriz miydi, değildi.
Çıkıp “orası deprem bölgesi değildi, Maraş’ta biz deprem beklemiyorduk, elimizde öyle bir veri yoktu” diyebilirler mi?
Oranın deprem bölgesi olduğu zaten biliniyordu, dolayısıyla bizim ülkemizde felaketler göstere göstere, geliyorum diye diye geliyor.
Prof. Dr. Naci Görür hocamız 11 Nisan 2022’de Zonguldak’ın Ereğli ilçesi açıklarında meydana gelen 4.4 büyüklüğündeki depremin ardından Maraş’a dikkat çekmiş, şu uyarıyı yapmıştı:
“Bundan sonraki depremin Doğu Anadolu Fayı üzerinde Erkenek, Çelikhan, Kahramanmaraş Türkoğlu yörelerinde olacağını oralarda olacağını düşünüyorum.”
11 Nisan Prof. Görür hocanın ilk ikazı değil, iki yıl önce Sivrice depreminden sonra şu uyarıyı yapmış:
“Burada kırılan faydaki kırığın stresi Maraş Türkoğlu’na gidebilir. Oradan Hatay’a doğru gidebilir. Biz daha önce bu bölge için bir deprem alarmı verdik zaten. Sürpriz değildi. Sivrice’de deprem olunca stres hem kuzeye hem güneye ilerleyebilir. Bunun en bariz örneği Adapazarı depremi. Gölcük’te deprem oldu stresi iki yere gitti. Biri Düzce’ye diğeri İstanbul’a. Düzce bir ay sonra kırıldı, İstanbul kırılmayı bekliyor. Sivrice kırıldı ama Maraş’a doğru tehdit arttı. Karlıova’ya doğru tehdit arttı.” (29 Ocak 2020)
Hoca uyarmış, iktidar her zaman olduğu gibi kulağının üstüne yatmış, iktidar maalesef bilim insanlarının yaptıkları uyarıları da tavsiyeleri de dikkate almıyor.
Prof. Görür “Yıllardır uyardığımız yer. Tek bir yönetici arayıp ne yapalım demedi. Bunca uyarıyı niye yaptık” diyerek isyan etmiş, gece depremi duyduğundan beri ağladığını söylemiş.
***
İsyan etmemek mümkün değil. Kar, kış kıyamet, enkaz altında kurtarılmayı bekleyenleri düşündükçe aklımı yitirecek gibi oluyorum. Kaç bebek var, kaç yaşlı insan var. Kaç anne, baba, evlat, eş, kardeş enkazın altında bilmiyoruz
Enkazdan kurtulmaları da çözüm değil, kar kış kıyamette yaşam mücadelesi bekliyor hepsini. Yardımlar ulaşamıyor çünkü yollar göçmüş durumda. Ulaşım yok, telefonlar çekmiyor, yardımlar ulaşmıyor.
Hastaneler niye yıkıldı depremde. Yıkılacak hastanelere yapım ruhsatı nasıl verildi.
20 yıllık iktidar 20 yılda ne yaptı? öncelikleri ne oldu? çöken 10 yıllık, 5 yıllık binaların sorumlusu kimler?
Sormayalım mı bu soruları? Felaketlerde can kaybı kader değil, sorumlusu kötü yöneticilerdir” diyen
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir şeyler söylemesi, izah etmesi gerekiyor.
Bilim insanlarının uyarıları niye dikkate alınmadı? Geliyorum diyen Maraş depremi için devlet ne yaptı? İktidar partisi hangi önlemleri aldı? Uzmanların ikazları dikkate almış olsaydı bugün Maraş, Hatay, Adıyaman, Antep bu durumda olmayacak, can pazarına dönmeyecekti.
***
Devleti yönetenler deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini değiştiremezler, kimse de bunu beklemiyor ama gerekli önlemleri almak da bu devletin görevidir. Nokta.
Hele hele 20 yıldır ülkeyi aralıksız yöneten bir iktidar devrinde deprem yönetmeliğine uygun yapılan 10 yıllık 5 yıllık yeni binalar Maraş’ta, Hatay’da yerle bir oluyorsa sorumluları bunun hesabını hiç beklemeden vermelidir.
Büyük geçmiş olsun Türkiye ama geçmiyor maalesef. Lafa gelince büyük devletiz. Güçlü devletiz. İriyiz, diriyiz…
Ama her felakette böyle bir devletiz işte…