Bir ülkede halk elini açmış insanca yaşamak istiyoruz, hukuk istiyoruz diye çığlık atıyorsa…
Bir ülkede halk elini açmış insanca yaşamak istiyoruz, hukuk istiyoruz diye çığlık atıyorsa…
Başlığa çektiğim sözün aslını Cumhurbaşkanı Erdoğan 6 Mart 2018 yılında şöyle sarf etmişti:
“Bir ülkede halk bunalmış ellerini semaya açarak adalet çığlığı atar hale gelmişse oradaki yargı sisteminde bir sorun var demektir.”
Bir ülkede insanlar “sahipsiz”, “hukuk istiyoruz”, “insanca yaşamak istiyoruz” diye çığlık atmaya başlamışsa sorunu nasıl tanımlamak lazım peki?
***
Dün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte Mersin’de nakliyecileri ve TIR şoförlerini dinlerken şunu fark ettim: Ülkemizde neredeyse sorunsuz hiç bir alan kalmamış.
Ülke öyle bir hale geldi ki “hukuk isteyenler” sadece KHK mağdurları değil, haksız yere yıllardır cezaevlerinde yatanlar değil, yıllardır mahkeme kapılarında hak arayanlar değil, hukukçular ve sermayedarlar değil.
Herkes hukuk istiyor başka bir şey istemiyor, hukuk diyor başka bir şey demiyor.
Kulak verilen her yerden “hukuk istiyoruz”, “insanca yaşamak istiyoruz”, “eşitlik istiyoruz” sesleri yükselmeye başladığını söylemek abartı olmaz
Birecik’te Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun otobüsünün önüne kendisini atarak “Biz hukuk istiyoruz, özgürlüğümüzü aldılar elimizden, açız demeye, ekmek götüremiyoruz demeye korkar hale geldik” diyen o adam gözümün önünden hiç gitmiyor. Yaşadığım müddetçe de unutamayacağım anlardan biri olacak.
***
Sanırım bu döneme dair bir unutamayacağım ikinci an Mersin’de 39 yaşındaki baba mesleğini icra eden TIR şoförü ve şu sözleri olacak:
“Bizler bu ülkenin sahipsizleriyiz. Benim babam 12 Haziran’da Tırın içerisinde beklerken geçirdiği kalp kriziyle öldü. Nerede, nasıl öleceğimiz belli değil. Adam gibi dinleneceğimiz alanlarımız yok, güven içinde uyuyacağımız yerler yok. Seçim zamanı Ahmet’i, Mehmet’i, Veli’yi tanıyan siyasetçiler seçimden sonra adımızı sanımızı bilmiyorlar. Biz kontağı durdurduğumuzda ülke durur. Kamyoncu biterse bu iktidar da ülke de halk da biter. Hal böyle iken yabancı plakalı kamyonlar bu ülkede birinci sınıf muamele görürken bizler ülkemizde onuncu sınıf muamele görüyoruz. Onuncu sınıf muamele görmekten bıktık, usandık. Hukuku getirin, hukuk gelsin artık. Haksız cezalar ödemekten, köprülere, yollara tonlarca para ödemekten bıktık artık. Biz devlete, bu ülkeye çalışmak istiyoruz, iktidara değil. 79 bin lira ceza ödedim. Biz ne kazanıyoruz.”
Adana Nakliyeciler Sitesi Başkanı Bayram Özçelik şunları söyledi:
“27 yıldır çözülmeyen sorunumuzu gündeminize aldığınız ve bizleri dinlemek için buraya geldiğiniz için teşekkür ederiz. Vatanının derdiyle ilgilenmeyen dertsiz insandır. 100 gündür sesimizi duyurmaya çalışıyoruz ama kimsenin bizi duyduğu yok. Bizim ülkemizde yabancı plakalara sağlanan kolaylıklar maalesef bizlere sağlanmıyor. Ülkemiz yabancı plakalar için resmen cennet ama bize değil. Ülkemize 25 milyar dolar katkımız var ama maalesef bu sektörle ilgilenilmediği için 10 milyar dolara ve daha altına düşecek. Sorunumuzun çözülmesi için ne yapmamız gerekiyor, İngiltere’deki gibi mi yapmamız lazım. İran Türk nakliyecilerine yaptırımlar uyguluyor, Rusya’da kapılarda bekletiliyoruz. Kazakistan Türk nakliyecilerine 2.500 dolar ek maliyet getirdi. İhracatımızı taşıyamaz hale geldik. 27 maddede sorunlarımızı ve taleplerimizi dile getirdik iktidara götürdük. CHP Meclis’te gündeme getirdi, sizlere teşekkür ediyoruz ancak duyarsız kalındı.”
Söz alan bir başka şoför yaşadığı sıkıntıyı şöyle anlattı:
“Derdimi anlatmak için vara gele, vara gele AK Partililerle akraba oldum. Kimseye derdimi anlatamıyorum. Ülkede hukuk olsa ben bu dertleri yaşar mıyım? Benim kızım hukukta okuyor. Yaşadıklarımı görüyor bana diyor ki böyle ülke mi olur? Böyle adalet olur mu?”
Ülkemizde 680 binin üzerinde nakliyecimiz var. Bu görmezden gelinecek bir sayı değil. Elbette bir ülkede tek bir emekçi dahi sorun yaşamamalı, insanca muamele görmeli. Horlandığı duygusuna kapılmamalıdır. 680 bin emekçinin sesinin 27 yıldır duyulmaması devleti yönetenler ve devlet adına büyük bir ayıptır.
***
CHP Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği “Büyük Nakliyeciler Buluşması”nda nakliyecilerin tır ve kamyon şoförlerinin anlattıklarını dinlerken 2021 yılında yaşadığımıza inanamadım.
“Kontağı durdurduğumuz anda hayat durur” diyen TIR şoförü haksız mı?
Kontağı çevirmediklerinde hayat durmaz mı?
TIR şoförleri deyip geçebilir miyiz? İhtiyaç duyduğumuz her şeyi yurt içinden, yurt dışından onlar taşıyorlar, getiriyorlar. Onlar olmazsa hayatın nasıl kilitlenip kaldığını İngiltere’de gördük. Avrupa Birliği’nden çıkan İngiltere’de yabancı TIR şoförleri artık serbestçe çalışamadığından bütün hayat durdu. Taşıma işleri yapılabilsin, hayat aksın, yaşam devam etsin diye ordu devreye sokuldu. İngiltere’de de TIR şoförlerinin çözüm bekleyen sorunları var. Ama bizim ülkemizdeki sorunlarlar biri de hukuk sorunu…
Az bir sayı değil, 680 bin kişi 27 yıldır insani koşullarda çalışabilmek için 27 yıldır seslerini duyurmaya çalışmış. Ancak duyan, işiten olmamış.
Dile getirdikleri talepler abartılı talepler değil. İnsanca yaşamak.
Domatesimizi, patatesimizi, soğanımızı taşıyanlar yorulduklarında insanca dinlenecekleri ve güven içerisinde uyuyacakları park alanları istiyorlar. İnsani ihtiyaçlarını gidermek için araçlarından uzaklaştıklarında mazotları çalınmasın istiyorlar.
Ülkesindeki köprüler, yollar bu kadar pahalı olmasın istiyorlar. Çok haklı olarak “Özal’ın yaptırdığı köprüler ucuzken yeni yapılan köprülerin, yolların geçiş ücretleri bu kadar fahiş” diye sorular. Haksızlar mı?
Yabancı plakalara sağlanan kolaylıklar bu ülkenin kendi plakalarına da sağlansın, devlet kendilerine sahip çıksın istiyorlar.
***
CHP lideri iktidar tarafından ihmal edilen, görmezden gelinen kitlelere dokunuyor, dertlerini dinliyor.
Sizin de dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama Sayın Kılıçdaroğlu son dönemlerde “örgütlenme” kavramını çok sık kullanıyor. Daha önce “apartman görevlileriyle” yaptığı buluşmada “örgütlenme” çağrısında bulunmuştu.
Örgütlenme demokrasideki en önemli kavramlardan biridir. Ve bir haktır.
Örgütlenme bilinçli toplum olmanın ve aynı zamanda bireyselleşmesinin, devlet karşısında güçlü olmanın en önemli adımlarından biridir. Kılıçdaroğlu “örgütlenin” derken devlet karşısında güçlü olmanın yolunu gösteriyor aslında.
Mersin’de nakliyecilere de “örgütlenin” çağrısı yapan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“50’yi aşkın derneğiniz var ama sizin bütün nakliye sektörünü bir arada toplayacak bir çatı örgütüne ihtiyacınız var. O zaman sesiniz daha gür çıkar. O zaman her siyasetçi mutlaka gelir ve sizi dinlemek ve sorunlarınızı çözmek zorunda kalır. Sizin ekonomiye katkınız en az 25 milyar dolar. Belki siz farkında değilsiniz ama biz bunları görüyoruz. 25 milyar dolarlık katkıyı kısa sürede 50-100 milyona çıkarmak mümkün. Nakliye sektörü açısından olağanüstü bir coğrafyamız var ama hakkını vermiyoruz.”
Kendilerini dinleyen ilk siyasetçinin Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu ifade ediyorlar. Bu buluşmada nakliyecileri mutlu eden en önemli ayrıntı ise CHP liderinin buluşmak, dertlerini dinlemek için kendilerinden randevu istemesi ve Ankara’ya davet etmemesi, buluşmanın nakliyecilerin ana merkez şehri olan Mersin’de yapılması olmuş.
Kılıçdaroğlu’nun en çok alkış alan sözü “Çözülmeyecek sorunlar değil bunlar. Umudunuzu kaybetmeyin. Ben sizlerin oylarına talip değilim, ben sizlerin sorunlarına, dertlerine talibim. Çözeceğim bunları göreceksiniz. Hem de bir yılda çözeceğim. Bu soyun düzenini sonlandıracağız. Kimseyi mağdur etmeyeceğiz. Bu köprülerin yolların kaça yapıldığının maliyetini açıklayacağız. Rantlar sizin olacak.” oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe’den dışarı çıkmazsa gerçek halkın içine karışmazsa, ülkenin sorunlarını çözmek için çaba sarf etmezse yaklaşan seçimlerde işi gerçekten çok zor olacağa benziyor.
Millet propagandaya, algı yönetimine, hamasete, uçuyoruz, kaçıyoruz söylemlerine bakmıyor. Meydandan ayrılırken bir şoför şöyle diyordu “Kendimizi Avrupa’nın yanında görüyoruz diyor ama yönettiği ülkenin nakliyecilerinin kendi ülkesinde dinlenecek yerleri yok. İngiltere, Almanya bizi kıskanıyor diyor ülkesinin ihracatını taşıyan bizler gümrük kapılarında günlerce bekletiliyoruz.”