Alpay Özalan’a ceza verilmesini sağlayan süreçte neler yaşandı?

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, Can Atalay’ın milletvekilliği konusunu görüşmek için toplanan oturumun ardından son noktayı koyarcasına sarf ettiği “AK Parti, MHP olmadan da gereğini yapmıştır, Can Atalay konusu kapanmıştır” sözleri MHP’nin AK Partiyi nasıl dönüştürdüğünü göstermesi ve MHP’nin AK Parti üzerindeki etkisini ortaya koyması bakımından önemliydi.

Bahçeli bununla da kalmadı Meclis’te kan döken AK Partili Alpay Özalan’ın magandalığına da “takdire şayan bir duruşla haksızlığa, hukuksuzluğa ve eşkıyalığa müsaade edilmemiştir” diyerek açıkça arka çıktı.

Bahçeli’nin bu sözleri, CB sistemindeki yazılı olmayan, AK Parti MHP ortaklığındaki işler sistemi somut bir şekilde ete kemiğe büründürmüştür. CB sisteminde bütün yetkiler görünürde Cumhurbaşkanı Erdoğan’da ama her zaman etkili değil; ağırlık koyduğu konularda etkili olan, sözü geçen, son noktayı koyan MHP lideri Devlet Bahçeli. Ama Erdoğan’a da bazı konularda alan açıyor.

MHP’nin AK Parti üzerinde sözü, etkisi o kadar güçlü ki MHP’nin 16 Ağustos günü Meclis’e gitmesine bile ihtiyaç kalmadı, AK Parti MHP’nin istediği şekilde gereğini yerine getirdi.

Bu hadise, AK Partililerin ‘AK Parti nereden nereye?’ sorusunu sorarak üzerinde ciddi ciddi düşünmeleri gerekiyor.

Şimdi gelelim asıl mevzumuza. 16 Ağustos günü iki önemli şey oldu.

İlki o gün Meclis’te yaşananlar bir kez daha Türkiye’nin “yazılı bir anayasası olan” ama asla “anayasal bir devlet” yani gerçek anlamda bir “hukuk devleti” olmadığını somut bir şekilde ortaya koydu.

***

Siyaset bilimin dünyaca saygın isimlerinden Giovanni Sartori’ye göre “her devletin bir şekilde yönetim şemasını çizen bir anayasası vardır, ama ancak bazıları anayasal devlet” olma vasfına haizdirler. Anayasalı devlet, görünüşte bir anayasası bulunmakla beraber kendisini anayasaya bağlı görmeyen devlet demektir. Anayasal bir devlette anayasa, bireyleri siyasi iktidara karşı koruyan kurumsal bir kalkan işlevi görür, kuvvetler ayrılığı ilkesi esastır, iktidar sınırsız güce sahip değildir, anayasanın sınırladığı oranda hareket kabiliyeti vardır. Hukuk devleti olmanın gereklerine uyan, siyasi iktidarın hukuk kurallarıyla sınırlı olmasını sağlayan, hukuk kurallarına bağlı olan devletlere anayasal devlet denir. Şimdi soralım:

Türkiye gerçek anlamda bir anayasal hukuk devleti olsaydı, TBMM’nin TİP Milletvekili Can Atalay’ın durumunu görüşmek üzere olağanüstü toplanmasına gerek kalır mıydı?

Bir hukuk devletinde olacak olan belli değil midir?

***

TBMM’de Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay kararı okunurdu, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş da Can Atalay’ı olması gereken yere davet ederdi.

Bu kadar basitti.

Çünkü Anayasa Mahkemesi 1 Ağustos tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan son kararında “Yeniden yargılama yapılmadan verilen mahkumiyet kararı yok hükmündedir. Dolayısıyla Meclis kürsüsünde Can Atalay’ın milletvekilliğini düşürecek bir mahkûmiyet kararı da yoktur” diyordu.

Buna rağmen iktidar 30 Ocak 2024 günü Meclis’te Can Atalay’ın milletvekilliğini düşürme merasimi düzenledi, bir hukukçu da olan Bekir Bozdağ ‘yok hükmündeki’ kararı okuttu.

Ve 16 Ağustos günü Meclis’te AK Partililer ‘yok hükmündeki’ karar geçerliymiş gibi müzakere açılmasını reddettiler.

Böylece AYM kararına yerel mahkeme uymadı bir, Yargıtay uymadı iki, Meclis uymadı üç…

Anayasal bir devlette bunların olması mümkün değildir.

Hukuk devleti görünümü altında kanun devletine dönüşmüş bir ülkede yaşıyoruz. Ve giderek anayasal devlet olma rayından uzaklaşıyoruz, her geçen gün daha çok anayasalı devletler statüsüne doğru yaklaşıyoruz. Asıl sorunumuz budur.

Gelelim ikinci hususa…

***

TİP Milletvekili Ahmet Şık’a tekme yumruk saldıran AK Partili Alpay Özalan vandallık yapan ilk AK Parti vekili olmadığı gibi Özalan’ın ilk saldırganlığı da değil. AK Partili Özalan şiddete meyyal bir AK Partili. Defalarca saldırganlık yapan Alpay ilk kez kınama cezası aldı.

1kapak-006.jpg

Şaşırtıcı olan buydu. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan muhalefet partisi siyasetçilerine tekme tokat saldıran milletvekillerinin cezalandırılmasına müsaade etmezdi.

CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ı aradım ve Alpay Özalan’a ceza verilen sürecin nasıl geliştiğini ve AK Parti içinden duyduğum iddiaları sordum. Ali Mahir Başarır özetle şunları anlattı:

“Cuma günü TBMM’de nöbetçi Grup Başkanvekiliydim. Evet, Ahmet Şık sert bir konuşma yaptı, hakaret içeren sözleri oldu, bunu kendisine de söyledim. Ama bu tür durumlarda Meclis Başkanının uygulayacağı yaptırımlar var, mikrofonun sesini kısar, ara verir, uyarı yapar, konuşmayı durdurur, ikaz yapar. Hatta gittim Ahmet Şık’a daha sakin olması konusunda rica da bulundum, ama ona da çok hakaretler oldu konuşması esnasında. Şık konuşurken Alpay Özalan geldi arkadan önce ittirdi sonra yumruk atarak saldırdı. Meclis’te 4 saat ara verildi. Biz iktidarın ve muhalefetin bütün grup başkanvekilleri kürsü arkasına bir araya geldik ve saatlerce bu meseleyi konuştuk. Ben dedim ki bu saldırı cezasız kalmamalı. Eğer bu saldırganlık cezasız kalırsa TBMM’nin itibarı hepten ayaklar altına alınmış olur. AK Parti Grup Başkanvekilleri de bizimle aynı fikirdeydi. Gittik ben Numan Kurtulmuş ve Bekir Bozdağ’la konuştum ve Alpay Özalan’a ceza verilmesi gerektiğini bunu talep ettiğimizi söyledim. Sayın Kurtulmuş ve Bozdağ ikisi de ceza verilmesi gerektiği konusunda bizimle hemfikirdi. Sonra ne kadar zaman bilmiyorum geldiler ve ceza vermeyelim dediler. Fikirleri değişmişti. Bunun üzerine ben bu saldırganlığın cezasız kalmaması gerektiği konusunda kararlı olduğumuzu, ceza verilmezse bütün muhalefet milletvekilleri ve grup başkanvekilleriyle basın toplantısı düzenleyerek durumu anlatacağımızı söyledim. Aradan zaman geçti Numan Kurtulmuş ikisine de ceza verelim dedi.”

Ali Mahir Başarır TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’tan iki şey istemiş; ilki Alpay Özalan’a ‘uyarı’ değil kınama cezasının verilmesi, ikincisi ise birleşime ara verildikten sonra Başkan Meclisi kapattığı için sonraki eylemlere ceza veremiyormuş artık görüntülere göre ara verildiği sıradaki eylem ve sözlere de iç tüzük gereği ceza verilmesi. İkinci hususun büyük bir kazanım olduğunun altını çizen CHP’li Başarır “hatırladığım kadarıyla ilk kez bir AK Partili vekile saldırganlık eyleminden dolayı kınama cezası verildi, bu da bir ilktir” dedi.

Numan Kurtulmuş ve Bekir Bozdağ “bu saldırganlık cezasız kalmamalı elbette” diye düşünürken fikirlerini ne değiştirdi ve sonra ne oldu? iktidar içinden teyit ettiğim kulis bilgisine göre TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş Cumhurbaşkanı Erdoğan’a durumu bildiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Alpay Özalan’a ceza verilmesi önerisine şiddetle karşı çıkıyor, hatta epeyce sinirleniyor böyle bir taleple nasıl gelirsiniz diye. Bunun üzerine Numan Kurtulmuş “ceza vermeyelim” diyor muhalefet grup başkanvekillerine. Ama onlar basın toplantısı düzenler bu durumu açıklarız deyince durum değişiyor ve Alpay Özalan’a kınama cezası veriliyor ama Ahmet Şık’la beraber.

***

Saadet Partisi Grup Başkanı Selçuk Özdağ ise o gün perde yaşananları şöyle anlattı “Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ saldırıdan sonra bizleri kürsü arkasındaki odaya davet etti, görüşlerimizi almak istediğini söyledi. Muhalefet grup başkanvekilleri olarak Ahmet Şık’a kullandığı kaba sözler nedeniyle kınama ve maaş kesme cezası, Alpay Özalan’a ise Meclis’ten çıkartılma ve üçte iki maaşının kesilmesi talebinde bulunduk. Eğer bu yapılmazsa artık parlamento sağlıklı çalışamaz, kaba kuvvet hakim olur dedik. Onlar ise sadece kınama cezasıyla geçiştirilmeyi önerdiler. CHP, İYİ Parti, DEM ve Saadet ve Gelecek Grubu olarak karşı çıktık. Ben Bekir Bozdağ’a ceza vermezseniz parlamentoyu terk edeceğiz, dünya ve Türkiye basınını çağıracağız durumu anlatacağız. Bekir Bozdağ, Numan Kurtulmuş ve Abdullah Güler içeride bir oda daha var, odaya girerek telefonla görüşmeler yaptılar, hatta Bekir Bozdağ’a ‘Mahmut Abbas mı arıyor sizi’ diyerek takıldım. Sonra Numan Kurtulmuş odadan çıktı, ‘tamam parlamentoyu ben yöneteyim ama ceza vermeyelim ikisine de’ dedi. Numan Kurtulmuş’a ‘size 15 dakika süre veriyoruz, gidin kiminle telefonla görüşeceksiniz görüşün, kararınızı verin, ceza verecekseniz genel kurul çalışacak, ceza vermeyecekseniz kiminle telefonla görüştüğünüzü, bu yasamanın üzerinde kimin vesayeti olduğunu açıklamaya davet edeceğiz dedik.”

Gülerek, bu tekliflerini yine içeri odada telefonla görüştüklerini ama bu görüşülen önemli ismin kim olduğunu bilmediklerini ifade eden Gelecek Partili Özdağ, son telefon görüşmesinden sonra Alpay’a ceza vermeye razı olduklarını söyledi.

YORUMLAR (65)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
65 Yorum