104 günde ne değişti?

104 gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan, damadı Berat Albayrak’ın ‘aniden’ Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan istifa etmesinin ve Albayrak’tan boşalan koltuğa Lütfi Elvan’ın gelmesiyle ilgili olarak noktası virgülüne şöyle demişti:

Geçtiğimiz hafta kabinemizdeki Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda bir görev değişikliğine gittik. Affını isteyen Berat Albayrak’ın bu talebini kabul ederek Lütfi Elvan arkadaşımızı görevlendirdik. Bu görev değişikliği küresel düzeyde, siyasi ve ekonomik değişime uygun şekilde ülkemizde hukuk ve ekonomi alanında köklü değişiklik yaptığımız zamana denk düşmüştür.” (17 Kasım 2020)

Berat Albayrak sıradan, herhangi bir isim değil. Sayın Erdoğan’ın damadı. İktidar içerisinde sınırsız güce sahip bir isim(di). (Kim bilir belki de üç vakte kadar aynı güce tekrar erişebilir.)

***

Fotoğraf daha iyi otursun diye bir parantez açalım:

7 Kasım Cumartesi günü yani Sayın Albayrak’ın sosyal medya hesabından “at izi it izine karıştı, Allah sonumuzu hayreylesin” diyerek yaptığı istifa açıklamasından bir gün önce Türkiye gazetesinde Yücel Kayaoğlu bir haber aktardı.

Sayın Kayaoğlu’nun bildirdiğine göre, Berat Albayrak AK Parti milletvekilleriyle bir araya gelmiş, milletvekillerine “Küresel ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler” üzerine bir sunum yapmış, döviz artışıyla ilgili şöyle demişti:

Biz dolarla uğraşmıyoruz. İstesek düşürürüz. Faizi yükseltirseniz, döviz düşer. Ama bizim derdimiz bu değil.”

İstifa etmeyi düşünen ya da üç vakte kadar affını istemek durumunda kalacak biri böyle bir toplantı yapmaz, toplantıda tuhaf bir özgüvenle “istesek doları düşürürüz” gibi bir açıklama yapmaz, üstüne üstlük bu açıklamanın bir gazetede kulis olarak yer almasını istemezdi galiba!

Sayın Berat Albayrak 8 Kasım’da istifa açıklaması yaptı, herkes Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Süleyman Soylu hadisesinde olduğu gibi gönlü alınacak diye beklerken 10 Kasım tarihinde Lütfi Elvan Hazine ve Maliye Bakanı olduğuna dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yayınlandı.

İktidara yakın bütün medya Berat Albayrak istifa ettiği andan itibaren sanki Albayrak bu ülkede yaşamamış gibi davrandı. Her gün köşelerinde Berat Albayrak’a temenna eden isimler köşelerinde tek kelime etmedi, edemedi.

Ve Beştepe’den gelen “affı kabul edilmiştir” açıklamasının ardından Berat Albayrak’ın “görevinden affedilmek” istemesinin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “affının kabul edilmesinin” nedeni de ortaya çıktı.

Meğer arka kapılar ardında neler olmuştu, neler!?

Bir parantez açalım:

Muhalefet partileri pandemi süreciyle birlikte AK Parti iktidarına “Merkez Bankası’nın rezervleri eritti” suçlaması yapıyordu.

Mesela DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ın 9 Mayıs 2020 tarihli açıklamasına bakalım:

Merkez Bankası’nın rezervleri önemli ölçüde eridi. Türkiye’nin mali bünyesi, finansal bünyesi bu kriz salgınından çok daha önce zayıflamıştı. Hazine’nin Merkez Bankası’nda tuttuğu mevduatları düşünürseniz rezervler ekside.”

Mesela Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun 6 Eylül 2020 tarihli açıklamasını okuyalım:
Merkez Bankası’nın kendisine ait olmayan emanet dövizler bir kenara bırakılırsa gerçek rezervi eksi 32 milyar dolar düzeyindedir. Bu tam bir felakettir. 2019’dan beri ekonomiyi doların seviyesinden ibaret zanneden bu cahil yönetim tamı tamına 120 milyar dolarımızı çöpe attı resmen.”

Merkez Bankası’nın rezervlerinin eksiye düştüğüne yönelik tepkiler CHP ve İYİ Parti’den geldi. İktidar bir türlü gündemi değiştirmedi, eriyen rezerv başlığını gündemden düşüremedi. Nitekim Beştepe, Merkez Bankası’ndaki rezervlerin eksiye düştüğünü kabul etti ama sorumlusu olarak Berat Albayrak’ı işaret ederek. Kamuoyuna sızdırılan hikayeye göre, evet, Merkez Bankası’nın rezervleri erimişti, Merkez Bankası’nın rezervleri eskiye düşmüştü, ama bundan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın haberi yoktu! Naci Ağbal’a “eksi rezervi” sormuş ve hem ne olduğunu hem de Merkez Bankası’nın rezervlerinin ekside olduğu bilgisini öğrenmişti ve çok sinirlenmişti!

Zira Berat Albayrak bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gizlemişti!

Cumhurbaşkanı Erdoğan bu gerçeği öğrenince damadının gözünün yaşına bakmadan görevden almıştı.

Parantezi kapatalım.

Dokuz gün boyunca bu iddialar tekzip edilmedi. Kamuoyunda yeteri kadar yayıldı. Bu süreçte de Cumhurbaşkanı Erdoğan sessizliğini korudu.

Ve Erdoğan dokuz gün sonra çıktı, yukarıdaki açıklamayı yaptı.

Şimdi tekrar dönün ve yeniden okuyun. Erdoğan’ın sözleri arasında Berat Albayrak’a, bakanlığı dönemindeki politikalara, icraatlara dair tek bir övgü sözü var mı? Yok.

Teşekkür var mı? Yok?

***

Ve 104 sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisi tarafından lebalep düzenlenen İzmir, Nevşehir il kongresinde Berat Albayrak’ın ekonomide ne kadar başarılı olduğunu, ülkemizin başarılarında hep onun imzasının bulunduğunu anlattı.

Merkez Bankası’nda buharlaşan bir rezervin ya da herhangi bir istismarın söz konusu olmadığını, şu anda 95 milyar dolarlık rezervin olduğunu açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Albayrak’a 104 gün sonra şu sözlerle sahip çıktı:

Vicdan ve izan sahibi herkes teslim edecektir ki bu mücadelenin ekonomik boyutunun en ön safında Berat Bey yer almıştır. Önce enerjide, ardından ekonomide ifa ettiği görevlerdeki en büyük talihsizliği ‘damat’ sıfatının, bu alanlardaki birikimi, gayreti ve başarısının önüne geçirilmiş olmasıdır. Türkiye ekonomisini daha da güçlü kılmak için pek çok alanda tarihi öneme sahip uygulamalar Berat Bey’in döneminde hayata geçirdik.” (22 Şubat 2021)

***

Şimdi, bu durumda şunu sormak hakkımız değil mi?

Berat Albayrak madem ki bu kadar başarılıydı neden o başarıların arkasında durulmadı?

Başarılı bir bakanı görevden almak iyi bir yönetim mi, kötü bir yönetim örneği midir?

Madem ki Berat Albayrak başarılı bir isimdi, ülke için bir kazanımdı, Türkiye ekonomisini güçlü kılacak uygulamalar yapmıştı, o zaman Cumhurbaşkanı Erdoğan neden görev değişikliğine gitmelerinin doğru olduğunu açıklamıştı? Neden 104 gün önce bir teşekkürü bile çok gördü?

***

104 günde ne değişti sorusunun bir tek cevabı kalıyor, o da şudur:

Sayın Erdoğan Berat Albayrak’ı görevden alınca eleştirilerin biteceğini düşünmüştü. Albayrak üzerinden ifade edilen “kötü ekonomi yönetimi” eleştirileri de sona erecekti…

Metal Yorgunluğu” tartışmalarına bir kez daha bakmak gerekiyor bu bağlamda. Çok benziyor…

Yıpranmış veya öyle saydığı isimleri geri çekerek kendisinin eleştirilmesini önlemek istemişti…

Fakat Albayrak’ı tasfiye etmekle Albayrak üzerinden yapılan eleştiriler bitmedi: Merkez Bankasının eksiye düşen rezervleri nasıl harcanmıştı mesela?

Madem “acı ilaç” gerekiyor, ekonomiyi hasta yatağına düşüren sadece Albayrak mıydı?

Albayrak’ı kim o makama getirip, bu kadar yetkiyi vermişti?..

Baktı ki Erdoğan, Albayrak parantezini kapatmak yetmiyor eleştiriler bitmediği gibi kendisine yöneliyor…

Albayrak da iyiydi, hem çok iyiydi” diyerek kendi iktidarının Albayrak dönemini de övdü, sahip çıktı.

Öyle ya, Reis’in yönetiminde olduktan sonra kim hata yapmış olabilir ki?

Peki piyasalar ve yoksulluk çeken halk inanacak mı buna?

Önce ekonominin rakamları, ardından da seçimler verecek bunun cevabını.

YORUMLAR (49)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
49 Yorum