Zor dostum zor
Galatasaray açısından grubun belki de en önemli maçıydı çünkü ilk iki şansı bu 90 dakika sonrası berraklaşacaktı. Aynı şey Real Madrid için de geçerliydi. Onların da en az Galatasaray kadar ihtiyacı vardı bu maçta.
Fatih Terim, PSG maçındaki gibi 5-3-2 dizilişi ile başlamıştı. Donk’u savunmanın içine gömerek 4-3-3 oynayan İspanyol temsilcisinin baskısını kırmayı planlamıştı. İlk yarıyı gol yemeden bitirmek ve ikinci yarıda Feghouli, Emre Mor gibi isimlerle sonuca gitme planı vardı Terim’in ama evdeki hesap çarşıda tutmadı.
Real ilk 10 dakika Galatasaray savunmasının içinde gezip durdu, fazladan bir savunmacı pek de işe yaramadı. Sarı- Kırmızılılar oyuna yavaş başlama alışkanlığının faturasını gol olarak ödemeden kurtuldu ve 10. dakikadan sonra peş peşe gol pozisyonları üretti. Sivasspor maçının kahramanı Andone iki, Babel bir gol pozisyonunda bitirici vuruşu yapamadı. Ardından da futbolun kuralı işledi, atamayana attılar. Orta sahada yalnız kalan ve bu yükü taşımakta zorlanan Seri’nin riskli pası, Donk’un yavaşlığı ile birleşince Toni Kroos tabelayı değiştirdi.
Galatasaray’ın kasım ayına giriyor olmamıza rağmen fiziksel olarak yetersizliği ilginç. Tabii ki PSG ve Real çok üst düzey takımlar ama bu sorun Süper Lig’de de kendini gösteriyor. Maçlar rakiplerle Muslera arasında geçiyor neredeyse. Galatasaray’ın formsuzluğunun Terim’in bu seneye konsantrasyonu ile doğrudan ilgisi var gibi. Terim başka meselelere kafa yormayı bırakmazsa, ‘sezonu açmazsa’ Avrupa’da mesafe kat etmek hayal gibi görünüyor.