Hedef farkı
Futbolda ana hedef şampiyonluktur. O olmazsa Avrupa kupalarına katılma hakkını almaktır. Hedefli takımlar buna göre kadrolar kurarlar.
Bu sezon görüyoruz ki kadro kurucular, hedef merkezli ekipler oluşturamamışlar. Bahsettiğim sadece Galatasaray’ın, Fenerbahçe’nin aldığı yenilgiler, Beşiktaş’ın amatör bir takıma dönüşen vasatlıkları değil. Üç Büyükler için ana hedef kaçırılmışsa, diğer hedefe Avrupa’ya çıkışa odaklanamıyorsa bu iş baştan yanlış demektir. Düşme hattındaki takımların ligde almaya odaklanmaları kadar takımlarının hedeflerine odaklanamıyorsa o futbolcularda da sorun var demektir.
Dün Malatya’da öyle bir ilk yarı izledik ki, adı Süper olan, kendi profesyonel olan ligle hiç alakası yoktu. Bildiğin amatör maçtı. Beşiktaş’ta Ljajiç, Atiba, Burak, Boateng gibi belirleyici isimler olmayabilir ama sahada Siyah-Beyaz formayı giyen birileri var sahada ve o formanın içini doldurma konusunda soru işareti yarattılar ister istemez. Kalede Ersin dışında maçı önemseyen kimse yok gibiydi. Bir de kulübede Sergen Yalçın.
Devre arasında Sergen Yalçın, gelecek sezon için önem taşıyan, kadronun finanse edilmesi için elzem olan Avrupa vizesini hatırlatmış olacak ki takım biraz kıpırdanır gibi oldu. Bu baskı golü de getirdi. Daha doğrusu penaltıyı getirdi yoksa Beşiktaş’ın gol atacak ne dermanı ne de ayağı vardı. Caner’in penaltısı, Fenerbahçe ve Galatasaray’ı gelecek sezon için yerel bırakıp Avrupa çıkış yolunu Kartal’a açtı. Düşme potasındaki Malatyaspor’un Avrupa temsilciliğinden buralara gelmesi ise trajik bir düşüştü.
Malatya’daki heyecanı düşük maça karşın şampiyonluğun kaderinin çizildiği statlarda esas mücadele yaşanıyordu. Başakşehir 3-1 geriden gelip 3-3’e gelerek son iki haftaya çok büyük bir avantajla girmenin eşiğine geldi ancak düşme korkusu daha baskın çıktı, Konya bastırıp ligin en zor gol yiyen takımı karşısında 4-3’ü buldu. Trabzonspor ise yine öne geçtiği bir maçı tutamayarak puanları kaybetti, bu kaybettiği puandan fazlasıydı.