Derbi denklemi
Trabzonspor, büyük maçları kontrollü oynayan bir ekip. En azından Abdullah Avcı’nın tarzı bu. Maç deplasmandaysa iki kere tedbirli oynuyor. Dün de maç biraz bu havada başladı ama Maxi Gomez’in erken gelen golü Trabzonspor’un, Monaco zaferi sonrası şişen yelkenlerini daha da şişirdi. Beşiktaş, Larsen’in kendi kalesine attığı golle eşitliği sağladı ama özgüveni yüksek olan Trabzonspor oyunun kontrolünü kısa sürede ele geçirdi. Bunda, kalesinde devleşen ve 4 pozisyonu etkisiz kılan Uğurcan Çakır’ın yüksek performansı da büyük rol oynadı.
Bordo-Mavilileri soyunma odasına 2-1 avantajla gönderen ise Trezeguet oldu. Masuaku asla yapılmaması gereken bir şeyi yaptı, kaleye en uzak olan ölü bölgedeki topu ceza yayı önüne çıkardı, bu hatalı pasın bedeli de ağır oldu. Bu tür derinlemesine, merkeze pas verilmemesi gerektiği altyapıda, daha ilk gün öğretilir. Masuaku’yu babası herhalde altyapı okuluna ikinci gün yazdırdı.
Beşiktaş için Weghorst’un enerjisi avantajdı ama ilk yarı ceza alanına gelen 14 top, bu uzun santrfor ile buluşturulamadı. Trabzonspor, N’Koudou’ya boş alan bırakmayınca, üzerine bir de Ghezzal sakatlanınca Beşiktaş’ın verimli atak sayısı azaldı. Siyah-Beyazlıların saha içinde lidersiz olması, takım içi yardımlaşmanın, paslaşmanın zayıf kalması konuk ekibin ekmeğine yağ sürdü.
Abdullah Avcı, dersine iyi çalışmıştı. Son şampiyondu ama buna rağmen kadro neredeyse yeniden kurulmuştu. Avcı bu kadrodan da verim almaya çabuk başladı, bunun en büyük sebebi oyun sisteminin oturmuş olması ve takım disipliniydi. Ismael’in 4-2-3-1 sistemine karşın takımını 4-3-3 oynattı ve maça ağırlığını kurmayı başardı. Kanatlarda oynayan Abdülkadir Ömür ve özellikle Trezegeut, Beşiktaş savunmasının dengesini bozdu. Orta alanda da Hamsik- Gbamin- Bakasetas üçlüsü Salih- Josef hattı karşısında net bir üstünlük kurdu.
Ismael’in elinde, şampiyonluk yarışındaki ekipler arasında en zayıf kulübe var ama iki sezon önce Sergen Yalçın’ın elinde de zayıf bir kulübe vardı. Aradaki fark şuydu; Ismael, Sergen Yalçın kadar becerikli ve kararlı değildi. İlk yarıda ceza alanına 14 top indiren bir takımda Sergen Yalçın, ikinci yarı çift santrfora dönmeyi düşünür, Cenk Tosun’u beklemeden sahaya sürerdi. Ismael ise bir şeyleri değiştirmek yerine değişmesi için beklemeyi tercih etti. 68. dakikaya kadar bekleyip oyundan alarak Dele Ally’nin ıslıklanmasına, Salih’in yıpranmasına neden oldu. Cenk- Fernandes’in oyuna girmesi, Ismael’in elindeki en önemli hamle oyuncularıydı. Nitekim Cenk Tosun girer girmez, ceza alanının yalnız adamı Weghorst’u rahatlattı, onun direkten dönen topunu filelere yolladı.
Topun kontrolü son bölümde Beşiktaş’a geçmişti ama bu biraz da Trabzonspor’un topu rakibe bırakıp oyunu kendi yarı alanında kabul etmesinden kaynaklanıyordu. Abdullah Avcı ve takımı sakin kalmayı başarıyordu, bunda güçlü kulübenin etkisi de vardı. Hamsik ve Bakasetas çıkarken giren isimler Yusuf Yazıcı ve Siopis’ti. Trabzonspor oyunu soğutarak deplasmandan bir puanla dönmeyi yeterli buldu. Beşiktaş’ın gücü ise son bölümde kapanan Trabzonspor’u aşmaya yetmedi.
Bir puan Ismael’e de Abdullah Avcı’ya da yetti. Maçın hakkı da dünkü oyun için birer puandan fazlası değildi.