Çay parasından şampiyonluğa
“Ne transferinden bahsediyorsun? Tesislere gelsen sana çay ısmarlayacak paramız yok!”
Ahmet Ağaoğlu böyle bir Trabzonspor’u devralmıştı. Maç çıkışı yolunu kesip “Bu takıma transfer lazım” diyen taraftara kulübün içinde bulunduğu durumu böyle izah ediyordu. Bugün ise şampiyon bir kadro kurabilecek, kendi takımlarının en iyilerini, temel direklerini, Alanyaspor’dan Bakasetas’ı, Başakşehir’den Visca’yı alabilecek güce ulaştı. Krizdeki Üç Büyükler suskunları oynarken ara transferde bile ligin en atak takımı haline geldi.
Trabzonspor’u bu kadar kısa sürede uçuran isimdi Ahmet Ağaoğlu. Türkiye’nin en dinamik insanlarının memleketi olan Trabzonluları ortak hedef için birleştirmeyi başardı. Kaynakları bulup harekete geçirdi. Kurduğu güçlü iletişim ağıyla öne çıktı, Kulüpler Birliği başkanlığına geldi.
Başarıdaki ikinci etken Abdullah Avcı’ydı. Büyük bir hoca olarak tek eksiği kupaydı. Şenol Güneş gibi bir hoca bile ilk lig kupasını İstanbul’a gidince kaldırabilmişti. Anadolu’dan şampiyonun çıkması, adı Trabzonspor bile olsa zordu artık. Avcı, doğru oyuncu tercihleri, akıllı oyun taktikleri, telaşa mahal vermeyen stratejisi ile mutlu sona giden süreci çok iyi yönetti. Bazen “beraberlik yenilmekten daha iyidir” diyerek galibiyet seçeneklerini sahada bıraktı. Taraftarın telaşına, bir an önce tur atma talebine karşın 1995-96’daki hataya düşmedi, camiayı sakinleştirdi, adım adım gitti.
Ve taraftar. Takıma inandı, tam destek verdi ve bu mükemmel uyum başarıyı getirdi.
Peki 70’lerin sonu, 80’lerin başındakine benzeyen bir kriz yaşayan Üç Büyükler daha iddialı olsaydı yine şampiyonluğa koşabilir miydi? Yönetim- teknik adam- futbolcu- taraftar uyumu Trabzonspor’u kesinlikle denklemin içinde tutardı. Ki Karadeniz ekibi Üç Büyüklerle oynadığı 6 maçta hiç yenilmedi, 3 galibiyet, 3 beraberlik aldı. Olgunluk dönemini yaşayan Abdullah Avcı’nın başarılı oyun planı ve doğru maç stratejisi Bordo-Mavilileri yine kupaya götürürdü.
Bundan sonra ne olur sorusuna gelince. Trabzonspor’un oyununu geliştirmeye ihtiyacı var. Bu kadro Şampiyonlar Ligi için yeterli gibi görünmüyor, takviyeye ihtiyacı var. Bu ekonomik şartlarda Şampiyonlar Ligi oyuncusu almak kolay değil. Ama Uğurcan gibi, Abdülkadir Ömür gibi özkaynaktan futbolcu yetiştiren bir kulüp için seçeneksiz de değil.
Sonuç olarak Trabzonspor, tarihinin en güçlü kadrolarından birini kuran Beşiktaş’ı, Mesut Özil’in de yer aldığı güçlü Fenerbahçe’yi, Fatih Terim tecrübesi ile sezona başlayan Galatasaray’ı geride bıraktı, özlemini duyduğu kupaya uzandı.