‘İnci Enginün’e saygı’
“Biliyorsunuz, kütüphaneler ve müzeler benim en sevdiğim mekânlardır. Oralarda şimdiye kadar kendimi hiç yabancı hissetmedim. Hiç bilmediğim kişiler, yerler ve zamanlarla oralarda tanıştım. Kütüphanelerde o kadar uzun saatler geçirdim ki şimdi geriye dönüp bakınca sanki kütüphaneler dışında hiçbir yerde bulunmamışım gibi geliyor. Kütüphanelerle ilgili ne çok ayrıntı hatırımda.”
Tanıdığım en titiz ve çalışkan edebiyat tarihçilerinden biri olan İnci Enginün, kendisiyle yaptığım uzun bir röportajda kütüphanelerle üniversite yıllarında başlayan ve hâlâ devam eden ilişkisini böyle anlatmıştı.
Sevgili hocamızın merhum Mehmet Kaplan’dan devraldığı disiplinli ve metodik çalışma alışkanlığı sayesinde kültürümüze kazandırdığı eserler hakikaten göz kamaştırıcıdır. O olmasaydı, mesela Abdülhak Hâmid belki de eserlerini üç beş uzmanın bildiği bir şair olarak kalacaktı. Hâlbuki bugün Abdülhak Hâmid bütün şiirleri, tiyatro eserleri, hatıratı ve mektupları İnci hocamız sayesinde elimizin altındadır. Yakın arkadaşı Prof. Dr. Zeynep Kerman’la birlikte Ahmet Hâşim’in bütün şiir ve nesirlerini dört cilt halinde yayımlayarak ikinci bahar yaşamasını sağladığı da unutulmamalıdır. Haşim’in özellikle kitaplarının dışında kalmış yazılarını toplayıp bir araya getirebilmek için bu iki hanımefendinin yıllarca çeşitli kütüphanelerdeki tozlu gazete ve dergi koleksiyonlarını sabırla taradıklarını hatırda tutmak gerekir.
***
İnci Enginün, ciddi metin neşirlerinin yanı sıra, önemli edebiyat araştırmalarına da imza atmıştır. Doktora tezi olan Tanzimat Devrinde Shakespeare (1979) ve doçentlik tezi olarak hazırladığı Halide Edip Adıvar’ın Eserlerinde Doğu ve Batı Meselesi (1978) son derece önemli eserlerdir. Katkıda bulunduğu bazı eserler de bugün kütüphanelerimizde büyük bir boşluğu dolduruyor: Yeni Türk Edebiyatı Antolojisi (1974-1989) bunlardan biridir. Ancak bu antoloji tamamlanamamıştı. İnci Enginün, Zeynep Kerman hocamızla birlikte 1860-1923 tarihleri arasını içine alan ve Yeni Türk Edebiyatı Metinleri (2011) ismini taşıyan beş ciltlik yeni bir antoloji hazırladı. Büyük bir emek gerektiren bu eser, bana sorarsanız, “antoloji” kavramının hakkını veren bir çalışmadır.
Bunların yanı sıra her biri ciddi bir araştırma ve emek ürünü olan yüzlerce makale hesaba katılırsa, İnci Enginün’ün bir edebiyat tarihçisi olarak ne kadar büyük işler yaptığı daha iyi anlaşılır. Merak edenler, Dergâh Yayınları’nın büyük bir kadirşinaslık örneği göstererek yayımladığı İnci Enginün Kitabı’ndaki göz kamaştırıcı bibliyografyaya bakabilirler.
***
İnci Enginün, makalelerinin bir kısmını Dergâh Yayınları tarafından ilk baskısı 1983, genişletilmiş ikinci baskısı 1991 yılında yapılan Yeni Türk Edebiyatı Araştırmaları adlı kitabında bir araya getirmişti. Birinci bölümünde kişiler ve eserler, ikinci bölümünde kaynaklar ve temalar üzerine yazılmış makalelerin yer aldığı bu kitabı, 1991 yılında aynı yayınevi tarafından yayımlanan Mukayeseli Edebiyat takip etti. Türkiye’de henüz bağımsızlığını kazanamamış bir disiplin olan mukayeseli edebiyat metodlarının yetkin bir şekilde uygulandığı makalelerden oluşan bu kitap, İnci Enginün’ün bir edebiyat tarihçisi olarak başarısını ve geniş ufkunu gösterir.
İnci Enginün
Araştırmalar ve Belgeler (2000) isimli muhalled eser de, modern edebiyatımızın geçmişten bugününe önemli meseleleri, kişileri ve temalarının ele alındığı makalelerden oluşuyor. Bu eserin belgeler kısmı, olağanüstü gayretler ve yıllar süren yazışmalar sonucunda elde edilmiş, edebiyat tarihimizin birçok karanlık bölgesine ışıklar düşüren, bin bir emekle yeni harflere aktarılmış mektuplardan oluşuyor; Abdülhak Hâmid, Halide Edip, Süleyman Nazif, Yakup Kadri, Ali Ekrem Bolayır, Mehmet Kaplan, Cahit Külebi gibi şair ve yazarların mektupları yahut kendilerine yazılmış mektuplar...
***
Dergâh Yayınları arasında 2001 yılında çıkan Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’yla 2006 yılında yayımlanan Yeni Türk Edebiyatı: Tanzimat’tan Cumhuriyet’e (1839-1923) isimli kitapları, İnci Enginün’ün zengin birikimini yansıtan ve Tanzimat’tan günümüze Türk Edebiyatı tarihi niteliği taşıyan büyük çalışmalardır. Bu kitaplar, sadece Fen-Edebiyat Fakültelerinin Türk Dili ve Edebiyatı bölümlerinde okuyan öğrencilerin değil, edebiyatla ilgilenen herkesin elinin altında bulunmalıdır. Özellikle ikincisinin, edebiyata adanmış bir ömrün hâsılası olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Ve tabii Günlüklerin Işığında Tanpınar’la Başbaşa (2007)... Ahmet Hamdi Tanpınar’ın el yazısının ne kadar okunaksız olduğunu bilenlerin bu günlükleri hazırlamanın nasıl büyük bir emek gerektirdiğini tahmin edemezler. Okumak da yetmez; bu günlüklerin altından kalkabilmek için derin bir kültüre ve bilgi birikimine ihtiyaç vardı. İnci Enginün ve Zeynep Kerman hocalarımız bu ağır işin altından kalkmayı başarmışlardır.
Hocamızın Bir Sığınak Olarak Kitap ve Edebiyat (2001) isimli kitabını az kalsın unutuyordum. Bu kitabın ismi, bence, İnci Enginün’ün hayat tarzını ve felsefesini çok iyi yansıtmaktadır.
***
Dergâh Yayınları, bu seçkin yazarı 1997 yılında bir armağan kitap yayımlamıştı. Bu armağan kitap, 2011 yılında genişletilip yeni yazılar eklenerek ve “İnci Enginün Bibliyografyası” güncellenerek yeniden yayımlandı. Dün gece de Ali Emiri Kültür Merkezi’nde Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği ESKADER’in İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle birlikte düzenlediği bir saygı gecesi vardı. Asım Erverdi’nin yönettiği panelde Prof. Dr. Abdullah Uçman, Prof. Dr. Emel Kefeli ve Erol Gökşen hocamızı çeşitli yönleriyle anlattılar. Ben de bu yazıda anlattıklarım çerçevesinde duygularımı ifade etmeye çalıştım.
Değerli hocamıza bize yeni eserler kazandırması için uzun bir ömür diliyorum.