Gülmeyen milyonlar…
Bekir FuatMedyada vicdanlara seslenen yazılara rastlamak gittikçe zorlaşıyor. Varsa yoksa siyasi polemikler, yükselen ve düşen ekonomik göstergeler. Kimse ayaklar altına alınan insani değerlerden bahsetmiyor. Kimse “vicdansız bir dünyanın vicdanı” olacak cümleler sarf etmiyor.
***
Etrafımızda savaşlar oluyor; insanlar ölüyor, çocuklar sefil bir yaşam sürüyorlar. Gelişmiş ülkeler silah satıyor, silahlar küçücük yüreklerde patlıyor. “Gelişmişlik” adına insani gelişmişlikte karanlıklara gömülüyor dünya.
Yoksulluk, terk edilmişlik, sınır tanımıyor. Yoksulluğu kanıksayan ve bunu kader olarak kabul edenler giderek artıyor. Aile içi şiddeti kader olarak kabul eden ve bunu kanıksayan insanlar giderek artıyor. İşsizliği adeta kader olarak kabul eden insanlar her geçen gün artıyor.
“Ne yapsam ben işe giremeyeceğim artık,” diyenler sizin de etrafınızda. Ve insanlık, insanlar neşesiz… Sokağa çıktığınızda insanların yüzlerinin gülmediğini, mutsuz bir şekilde dolaştığını görüyorsunuz.
Sokakta kahkahalarla gezen insanlara rastlıyor musunuz? “Bizim toplumumuzda öyle yol ortasında kahkaha atılmaz,” diyebilirsiniz. Tamam, ona da kabul. Bırakın kahkahayı tebessüm eden insanlar var mı etrafınızda?
Gergin, dokunsan patlayacak insanlardan oluşuyor git gide toplum. Akdeniz ülkesiyiz güya. Sıcakkanlıyız güya. Neşeli biliniriz. Ancak sokak başka bir fotoğraf ortaya koyuyor.
Yarınsız gençler, bitkin memurlar, kızgın politikacılar, umutsuz öğrenciler…
***
Aşkına karşılık bulamamaktan değil, ancak gelecek kaygısından “Hayatın ortasında cevapsız kalan” milyonlar…