Muharrem İnce meselesi...
Seçmen davranışı konusunda belli bir zamanda o anın dengeleri ve beklentilerine göre yapılan hesaplar her zaman tutmaz. Siyaset pek mühendislik işine benzemez.
1999 seçimlerinde Ecevit’in DSP’sinin birinci parti olacağı, 2002 Genel seçimlerinde Genç Parti’nin yüzde 7 oy alacağı, seçim öncesi kimin akına gelirdi?
2002 seçimlerinde Genç Parti barajı geçememiş, ancak aldığı oylarla diğerlerinin önünü kesmişti. Yüzde 9,5’da kalan DYP ile, yüzde 8,5’ta kalan MHP meclis dışında kalmışlar, AK Parti ve CHP’den oluşan iki partili temsil yapısı oluşmuş, AK Parti’nin önü iyice açılmıştı.
Her iki örnekte de, tepkiler seçmen davranışında önemli bir yer tutmuştu.
Her iki dönem de, tıkanıklığın, siyaset ve söylem krizinin, heyecansızlığın yükseldiği dönemlerdi.
Ecevit, 28 Şubat krizinin tüm siyasi partileri yıprattığı bir dönemde, Öcalan’ın yakalanmasıyla desteklenen ortalama siyaset/siyasetçi arayışına endeksli bir tepkisel davranışın sonucuydu.
Genç Parti, gençleri, yükselen kentli milliyetçiliği, 1999-2003 arası ölgün-çatışmacı siyasete tepkiyi temsil ediyordu.
Her ikisi de bir dalga gibi vurup geçtiler. Geriye izleri kalmadı. Ama etkili oldukları anı belirlediler.
Gelelim 14 Mayıs seçimlerine…
O dönemler ile bugün arasında kısmi olsa da bir benzerlik var.
Benzerlik; toplumsal veya siyasi kabarma eksikliğinde, değişim beklentisi veya heyecan yokluğunda bulunuyor.
Bugün Cumhur ittifakını destekleyenlerin temel motivasyonu, konum ve iktidar alanını korumak, Millet İttifakı’nın arkasındaki kitleleri birleştiren asli hedef ise Erdoğan’ı göndermek…
Toplumsal dalgalardan azade, tepkisel siyasal kutuplaşmaların egemen olduğu dönemler, böyle siyasal-toplumsal zeminler şikayetlere, siyasi tatminsizliklere tepkisel davranışlara pek açıktır.
Bu kez de, şaşırtıcı tepkisel bir durum veya dalga görebilir miyiz?
Yukarıda zikredilen seçimlere oranla bunun, daha az bir ihtimal olduğu söylenebilir.
Ancak yine de, anketlerde Memleket Partisi’ne verilen yüzde 5’lik, Zafer Partisi’ne verilen yüzde 3’lük, YRP’ye verilen yine yüzde 3’lük destek bunlara dair işaretler olabilir veya bu istikamette yorumlanabilir.
Dahası da var…
Kimi ciddi araştırma gruplarının son saha çalışmalarında Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanı adayı olarak oy oranı yüzde 7-8’leri, hatta daha yukarıyı zorluyor.
İnce’nin bu seyri açıkçası tepki faktörü dışında siyaseten çok anlamlı değil…
Muharrem İnce’yi, önceki akşam Fatih Altaylı’nın programında izlerken edindiğim intiba, Demirel-Erdoğan-Uzan arası bir profil sunmasıydı. Önerisiz, siyasetsiz bir duruşu, toplumla benzeşme, samimiyet gibi kişisel özelliklerle bezeyen bir üçüncü yol iddiasını dile getiriyordu. Kendisini Macron’a benzetiyordu, seçkin Macron’a karşı kendi deyişiyle sokak adamı İnce… (bu da iki ülke siyasi kültürü ve ağız tadı arasındaki fark!)
İnce’ye yönelik bu eğilim, bence tepkisel destek, anlık mıdır, Kılıçdaroğlu’nun adaylığından memnun olmayanların ilk an öfkesi midir, ayranın köpüğü zaman içinde çökecek midir, yoksa kalıcı bir tepki midir, bilmiyoruz.
Ama bu durumu veri alacak olursak özellikle muhalif gruplarda memnuniyetsiz bir kesime işaret ettiği açıktır…
Bunlar, bardağın boş tarafları…
Dolu taraflarına da bakacağız diğer yazıda…