Yönümüzü belirleyen ışık
Her bitkinin yönünü kendisine hayat veren güneşin ışığı belirler.
Güneş ne taraftan ışık verirse bitkiler de yönünü o tarafa çevirir. Ülkemizde bitkilerin ekseriyetinin yönü güneydedir. Ülkemize güneş güneyden vurur sıcaklığını.
İnsan da tıpkı bitkiler gibi kimden sıcaklık görürse ona yöneltir bakışlarını. Çocuk onu kendine güneş olarak görür. Evde anne, baba kim çocuğa yakın durursa çocuk onun gölgesinde kendine yer edinir. Sorularını ona sorar. Şefkatini ondan alır. Onunla sırlarını paylaşır. Anne ve baba olarak beklenti içine girmeden çocuğumuzu bağrımıza basıp ona hem ısı hem ışık olabilme yetkinliğini kendimizde gördükçe çocukların test sonuçları pozitif çıkar.
Okulda da çocuklara kim ışık olursa çocuklar o öğretmene yönelir. O öğretmeni kendine yakın görür. Onun dersini daha iyi dinler. Onun dersinde başarı çıtasını yüksek tutar. Öğretmenler gününde ona özel hediyeler alır veya almayı içinden geçirir. Bir öğretmen olarak acaba biz kaç öğrenciye ışık olabiliyoruz? Kaç öğrenci okula bizim için severek geliyor? Bizi görüp selam vermek için kaç öğrenci bulunduğumuz koridora koşar adımlarla geliyor? Biz öğretmen olarak öğrenciye ışık verecek insani sıcaklığı kendimizde görüyor muyuz?
Durum toplum için de geçerli. Toplumda çocuklara şefkat ve merhamet gösterecek kaç insan var? Mahalle kültürü yavaş yavaş çözülüyor. Çocukların anne babalarını tanıyan esnaf sayısı iyice azaldı. Çocuklarda alışveriş için bakkala, manava, kasaba, konuya komşuya gönderilmiyor. Çocuk da hayattan soyutlandı. Birbirimiz için yabancılaştık, yabancılaştırışıyoruz. Milenyum zamanın insan için öngördüğü ve zeminini hazırladığı yüzyıllık yalnızlık; insanı insandan arındırmak.
Hal böyle olunca sokaklarda, caddelerde hiç tanımadığımız bir öğrenciye gülümseyip iyi dersler dileyebiliyor muyuz?
Dileme olgunluğunu yaşayabiliyor muyuz?
Geçtiğimiz hafta haberlerde dinlediğimiz Yaren leyleğin hikayesi. Hepimizin ihtiyaç duyduğunu bize öğütlüyor aslında. Dokuz yıldır ülkemize gelen Yaren leylek, gelir gelmez soluğu Balıkçı Adem’in kayığında alıyor. Kilometrelerce uzaktan gelen Yaren leylek balıkçı kayığını yuvası yurdu görmüş. Adem Bey de Yaren leyleğin gelişini, gurbetten gelen aileden birine kavuşmuş gibi seviniyor. İkisinin sıcaklığı birbirini besliyor. Adem Bey Yaren leyleğe ışık olmuş yönünü belirlemiş leyleğin. Yönünü Adem Bey’in insani sıcaklığı belirlemiş yıllardır.
2019 yapımı Storm Boy filmi çocuk ve pelikanların birbirine ışık ve yurt olma hikayesini anlatıyor. Avcılar tarafından öldürülen pelikan kuşunun üç yavrusunu; on yaşlarında arkadaşı olmayan çocuk evine götürür, besler, büyütür. Kuşlar onun için arkadaş o kuşlar için kurtarıcı olur. Kuşlar, zamanla çocuğu annesi bilir onun elinden beslenirler. Çocuk, zamanla büyüyen pelikanlara balık avlamayı, uçmayı öğretir. Pelikanlar için hem bir anne, hem baba, hem arkadaş olur. Tabi bu durum çocuğun kendisini geliştirmesini de sağlar. Kuşlar ile olan dostluğu çocuğun iç dünyasını, hayal gücünü zenginleştirir. Bu zenginlik çocuğun ilerleyen yıllarda okul, iş ve evlilik hayatında her şeyin yolunda gitmesini sağlar.
Hayat hikayesinde doğru ışığı alan ve aldığı ışıktan beslenip iç dünyasına zenginlik katan, iç dünyası renkli olan çocuklar okulda ve hayatta başarılı olur. Hayat hikayeleri olur. Huzurlu ve dingin bir dünya kurarlar kendiler için.
Doğar doğmaz çocuğuna hedef belirleyip çocuğuna hedef yükü yükleyen öğrenciler bırakın denizi geçmeyi derede dahi boğulurlar.
Okullarda genç ve hırslı ebeveynler görüyorum. Okudukları birkaç kişisel gelişim kitabına göre çocuk yetiştirme yanlışında diretip hem çocuğuna hem kendine hayatı başarı cehennemine dönüştürüyorlar. Gölge etmeyi ihsan sanıyor.
Oysa çocuklar, annelerden kendileri için başarı hikayeleri yazmalarını değil her şeye rağmen yönlerini kendilerine yöneltecek ısı ve ışık bekler. Onlar kendi hayat hikayelerini kendileri yazar, yaşarlar. Bu durum başarı için kafi.
Murathan Mungan’ın birbirine ışık olmuş iki kedinin dostluğunu anlatan şiiriyle kalın sağlıcakla diyeyim.
İnan Batmış Şehirler Gibi Onarılmaz Anılar
Biri beyaz biri kara iki kedi..
birbirlerinin omzuna kollarını dolamışçasına birbirlerine şefkatle sarılarak,
birbirlerine dayanarak yola çıkmışlar.
Gölgeler akşamüstünü söylüyor.
Yorgun bir günün sonunda eve dönüyorlarmış gibi.
Yüzlerini görmüyoruz ama eminim mırıl mırıl konuşuyorlardır.Belli sınanmış, denenmiş bir dostluk bu,uzun yolları da göze alabilen bir dostluk