Yeni yeni yeniden
Yüreğimizdeki okula gidip gitmeme belirsizliği dinmeden Milli Eğitim Bakanımız yaz tatilinde eğitim sürecinin yeni yol haritasını Ahmet Hakan’ın programında açıkladı.
Salgın sürecinde eğitime dair söylenen sözlerin ve alınan kararlara doğru veya yanlış deme yargısı kalmadı. Virüsün toplumsal seyri hemen her an hepimizi yanıltıyor. Dün doğru dediğimiz bir karara ya da yapılması gerekir önerimiz salgının seyrine bağlı hepimizi yanıltabiliyor. Yaklaşık bir yıldır modern hayatın insanları bağımlı kıldığı okul yüzü görmeyen milyonlarca öğrenci var. Bundan sonrası içinde söz söyleme mercinde bulunanlar güzel günler vaadinin rengine bürünmüş umutlar dağıtıyor. Mevcut konumlarını koruma hissiyle belki de deme ihtiyacı hissediyorlar.
Amin Maalouf son romanı Empedokles’in Dostları’nda :” Geleneksel bir toplum ne zaman daha güçlü, daha ileri bir toplumla temas içine girse insanlığın bir kısmı bir türlü kıyametle tanışmıştır.” diyor. Covid 19 virüsü birçok alanda aslında geleneksel alışkanlıklarımızın kıyameti ile tanıştırdı bizi. Bir asırdan geçkin olan okul bağımlılığımızı, bilgiye ulaşma, alışveriş, hal hatır sorma ve benzeri birçok alışkanlığımıza çomak sokup bizi farklı yönelimlere itti.
Devlet kitaplarında öğretilen resmî söylemlerin tersini yine devlet temsilcilerinin ağzından söyletir hale getirdi.
Hal böyle olunca eğitim adına kesin konuşmalar herkesi yanıltıyor.
Bir yıl içinde Milli Eğitim Bakanımız “simülasyon” sonucu ne tedbirler aldı ne konuşmalar yaptı ancak kararlar salgının seyrine göre uygulanıyor ya da askıya alınıyor. Tabi ülke olarak da önceliklerimizin yeri de önemli.
Kimimiz AVM’lerin kapatılıp okulların açılmasını hayati bulurken kimimiz mevcut durumun doğruluğunu savunuyor. Düşüncenin gıdası İle bedenin gıdası önceliği hayat tarzımıza bağlı bir tercih. Düşünce gıdasının önceliğini parana rağmen alınamayan aşı, yapılamayan bilgi alışverişi, satılamayan teknoloji transferi ... durumunu görüyoruz. Önümüzdeki yılllarda da yaşadığımız mevcut virüslerin yayılacağını varsayarsak “Düşünce Gıdasının” hayati olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Ya da dengeyi gözeterek gitmek. Ben “Düşünce Gıdasının” önceliğe alınmasını her türlü tedbirin öznesi olarak görüyorum.
Geçen hafta dediğimi yineliyorum: Uygulama derslerinin yapıldığı okullarının açılması kadar proje okullarında yüz yüze eğitiminin yapılmasını gelecek Türkiye’si için hayati görüyorum.
Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk Bey eğitim mutfağından gelen ve devlet geleneğini de bilen biri. Eğitim ile ilgili alınan kararların, verilen sözlerin alt yapısı oluşmadan sonuca gitmeyeceğini de bilir. Maarifin bir müfredatı var ve müfredat merkezli öğrencilere bilgi talim terbiye verilir.
Fevri, hamasi, herkesi memnun etme, günü kurtarma, bir siyasi gruba yaranma, partinin siyasi söylemine uygun karar verme adına eğitimin ilkelerine mugayyir yol alma, okulda öğretilene aykırı sınama, okulda verilmeyeni öğrencinin sınavlarında sorma gibi birçok eylemlerin sözlerin maarif dünyasına ne kadar zarar verdiğini, eğitimin karar merciinde olanların saygınlığına ne kadar zarar getirdiğini siyasi tarihimizde eğitim bakanlarını intihara teşebbüse sürüklediğini gördük.
Köprü geçerken at değiştirilmez atasözümüze binaen köprüsü, atı, yolu belli olan ve sonuca üç ay kala şartları değiştirmek eğitim adına ve eğitimde söz söyleyenin itibarı adına ne kadar doğru olur.
Milli Eğitim Bakanımızın sitayişle bahsettiği ancak okullarımızda ve müfredatımızda sınırlı tutulan PISA ve TIMMS soru tarzı LGS ile eğitim hayatımıza girdi. MEB, okulda öğretmediği ve öğretme tarzı geliştirmediği soruları öğrenciler kendi imkanlarıyla ve kurslarda öğreniyor. Okulda ise maalesef gerek öğretmen arkadaşların öğretme alışkanlıklarını değiştirmemesi gerek müfredatın bu konuları kıyıda köşede kısıtlı tutması sonucu öğrenciler okulda merkezi sınavlarda başarılı sayılacak kadar öğrenemiyor. Hal böyleyken Eğitim Bakanımızın tüm LGS sorularını temel beceri soruları ile sınırlaması öğrencilerin ezber ve hafıza bilgilerini açığa çıkarır. Hafızada saklı tutma ihtiyacını yok sayar öğrencide.
Mevcut LGS zaten temel becerileri yüzde kırk akademik temel bilgi gerekliliğiyle anlamayı, dikkati, duyguyu ölçen bir sınav. TIMMS’te Türkiye’nin sıralamasını yükselten de bu durum oldu. Maya tutmuşken sınava üç ay kala göle kaşık çalmak tutulan mayayı bozmaktan ve iradeleri yeni filiz veren genç dimağları ürkütmekten başka bir kazanç olmayacaktır.
Nilüfer’in şarkısını yazıya uyarlarsak
Öğrencilerin yüreğindeki fırtına dinmeden
Yine yeni yeni yeniden ....
sevmek yetmiyor .