Yabancı dile Fransız kalmak

Dünya küreselleştikçe insanın dünyada bir parça ekmek ile bir hırka bulup mütevazi bir hayat sürmesi zorlaşıyor.

Geleceğe hazırlanan nesillerin de hayata tutunma şartları zorlaşıyor.

Dünya vatandaşlığının ön plana çıktığı bir dönemde yabancı dil bilmemek gelecekte iş bulmamaya doğru gidiyor.

Şirketler uluslararasılaşıyor, sermaye sınır tanımıyor, diller arası iletişim yaygınlaşıyor.

Yabancı dil bilmeyene yurdunda bile rahat verilmeyen bir dünyaya doğru gidiyoruz.

Avrupa İstatistik Ofisi olan EUROSTAT’ın yaptığı çalışmada Avrupa’da yabancı dil bilen ülkeler içinde ilk sırayı Danimarka yüzde 95,8 ile alıyor. Türkiye’de ise yabancı dil bilme oranı yüze 18,2.

Komşumuz Yunanistan’da dil bilme oranı 66,5. (Oranın yüksekliğinde Yunanistan’ın AB ülkesi olması önemli bit faktör.)

Türkiye okullarında yabancı dil öğrenememenin sorunu yıllardır yaşanıyor.

Zaman zaman gündem olsa da bu sorun kısa sürede unutulmaya, üstü kapatılmaya terk ediliyor.

Günümüz maarif bakanlığında yabancı dil öğretme ikinci sınıfa kadar düşürüldü.

Yabancı dil eğitimi ilkokul 2. Sınıftan itibaren haftada iki ders saati ile başlıyor.

Beşinci sınıfta ders sayısı 3’e, yedinci sınıfta ise 4’e çıkartılıyor.

İktisadi dil ile söyleyecek olursak MEB, ücretini peşin ödeyerek öğrencilere yabancı dil öğretme karşılığı şartlarını, müfredatını kendisinin belirlediği bir hizmet alıyor.

Alışkanlık haline gelen yabacı dil öğretme hizmeti öğrencide karşılık bulmuyor.

Ancak hizmetin geri dönüşümüyle ilgili bir kontrol mekanizması da yok. Hem ödenen ücretler hem harcanan zaman heba oluyor.

MEB, durumun vehametini bilmesine rağmen sorunun üzerinde durup çözüm üretmedi, üretmiyor.

Çalıştaylar yapıp parasını ödeyip hizmet verdiği ürünün karşılığının neden alınmadığına dair kafa yormadı.

Yabancı dil hizmeti veren öğretmenleri, hizmetin verildiği okulların şartlarını, hizmeti alan öğrencileri bir bütün halinde ele alıp nedenlerine dayalı bir çözüm üretemedi.

Bir adım ilerisi de öğrencilerin bırakın yabancı dil öğrenmelerini ana dilini bile okuyup ifade etmedeki yetersizliği.

Öğrencide ana dil eklemi oluşmadan bir yabancı dil öğretmekte “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmaya” benzer.

Türkiye yaklaşık 3,5 milyon gurbetçi vatandaşı olan bir ülke. Türklerin bulundukları ülkelerin okulları, gurbetçi aile çocuklarına “evde kendi ana dilinizi çocuklarınızla konuşun. Biz çocuklarınıza zaten kendi dilimizi öğretip kendi dilimizle eğitim vereceğiz.” diye sık sık uyarıda bulunuyor.

Çocuğun ana dili oluşmadan bir dil öğretmenin imkansızlığını öğrencilerde görüyorlar.

Bilimsiz şiir temelsiz duvara benzer misali anadil olmadan yabancı dil de öğrenilmiyor.

Bir de Yeni nesil bir anne profili var. Sayfalar dolusu kitaplar okuyup, seminerler alıp kitabına uygun başarı odaklı bir çocuk yetiştirmek adına.

Çocuk dünyaya gelmeden akademik kariyeri olan yabancı dadılar alıyorlar.

Bebek dünyaya gelir gelmez bebeğin ekosistemi yabacı dil öğrenme merkezli oluşturuluyor.

Ellerinden gelse bebeği İngilizce ağlatacaklar. Evde Türkçe konuşan yok.

Çocuk akranlarıyla bir araya geldiğinde akranlarının oyunlarına dahil olamıyor. Komik duruşuyla diğer çocukların alay konusu oluyor. Dil, sadece bir konuşma aracı değil, bir yaşam biçiminin ses ile birleşimidir. Ana dil ile biz çocukların yaşam biçimini de oluşturuyoruz.

Bulunduğu milletin genetik kodlarını da veriyor dil çocuklara. Kendi kültürel kodlarını öğrenemeyen bir çocuk toplumda kendine yer bulamaz ya da bulmakta komik duruma düşer.

Kıraç’ın geçtiğimiz hafta “Anneler,bebekleriyle İngilizce konuşup dadı tutuyorlar erkenden İngilizce öğrensin diye.” sözünü yeni nesil annelere bir tepkinin sonucu olarak okuyorum.

“Türkiye’de İngilizce eğitime son verilmeli.” Sözünün de Kıraç’ın söylemini bir bütün olarak ele aldığımızda kendince haklı gerekçeleri vardır.

Kıraç Bey’in söylemleri vesilesiyle, yabancı dil sorunumuz geniş çaplı gündem konusu oldu.
Birde bazı aydınlarımızın (!) kendisi gibi düşünmeyenlere, farklı düşüncelere karşı ne kadar tahammül ettiklerini okumuş olduk.

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum