Sevgili Arsız Dirmit

Latife Tekin’in “ Sevgili Arsız Ölüm” romanı Dirmit adıyla tiyatroya uyarlanmış. Nezaket Erden seksen beş dakikada molasız arasız oynuyor. Nezaket Hanım’ın oyun performansına diyecek yok. Kekelemeden hık mık demeden oyunu yaşar gibi oynuyor.

Latife Tekin Tanzimat’tan beri işlenegelen, Cumhuriyet ile işlenmesi temcit pilavına dönüşen ve 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat sonrası süreçlerde askeriyenin Kemalist Sol sanatçılar (!) aracılığıyla veya devlet eliyle yüksek sesli dillendirilen konular. Modern hayatı yüceltmek adına geleneksel hayatın küçümsenmesi.Alay konusu edilmesi. Kaçınılmaz olarak geleneksel hayatın merkezine yerleştirilen din ve dinin folklorik ögelerin de bundan nasibini alması.

Dimrit yaklaşık iki yıldan fazladır oynanıyor. Bir hayli izleyicisi de var. Oyunda ideolojinin hazzını besleyici mesajlar çoğunlukta. Olay örgüsü ilerledikçe küçümseyici ögeler izleyiciye kahkaha attırıyor. Bu yönüyle Cem Yılmaz ve BKM oyunlarına paralel bir seviye ve kahkaha.

Türkiye’de sağ sanat alanında kendini ifade etmede yetersiz kalınca meydan sola kalıyor. Cumhuriyet, meydanı alanı salonları sol kemalistlere tahsis etmeyi tercih ediyor. Onlar üzerinden toplumu dönüştürdü, dönüştürüyor. Cumhuriyet tarihi boyunca her ne kadar sağ partiler iktidar olsalarda sanat, sol Kemalistlerin elinde halkı yola getirmeleri için en az askeri darbeler kadar etkili bir silah olmuştur.

Resimden, müziğe; sinemadan, romana aklınıza gelebilecek birçok sanat dalında sol kemalistler var.

Gelelim Dimrit oyununa. Oyunu izledikten sonra birlikte gittiğimiz arkadaşlar “Salon gülecek ne buldu bu oyunda anlayamadık. Hikayesi olmayan lise müsamerelerinden öteye geçmeyen bir oyun.” eleştirisiyle memnuniyetsizliklerini Kadıköy sokaklarında yürürken dile getirdiler.

İki yıldır onca reklamı yapılan, belediyelerin birinci kategoriden bilet alıp desteklediği, izleyicinin kahkaha atmada birbiriyle yarıştığı, gerçek ve düşsellik arası olağanüstü oyun diye pazarlandığı, yetmedi Latife Tekin’in edebiyatçı yanının da pazarlamaya eklendiği bir oyunu iki cümleyle eleştirilip oyuna dudak bükülmesi oyuna ve oyuncuya haksızlık değil mi sorusunu ben de Kadıköy sokaklarında dolaşırken düşündüm. Yetmedi oyun ile ilgili yazılanları, oyuncuyla yapılan röportajları okudum. Oyunda onların bilmediği bir şey aradım.

Aramalarımda elle tutulur, yaraya merhem olacak bir cümle bulamadım. Genç bir kızın hayatı üzerinden din sosuyla soslandırılmış geleneksel hayat küçümsenmesi, din aşağılanması. Tüm oyun bundan ibaret. Gerisi eski Türk filmelerinden çokça izleyip duyduğumuz replikler. Ayrıca okula adım attığımız günden beri devletin resmi yaşam tarzı diye bize anlatılagelip dayattığı yaşam tarzı.

Bu tür oyunlar kabak tadından öte bir şey veriyor insana.Kız çocuklarının okutulması, ailede babanın, abinin söz sahibi olmasının kırılması, okumamış bir annenin kızını istediği gibi yetiştirmek istemesi üzerinden öteki kesim hizaya getirilmeye çalışılıyor. Öteki hayatlar aşağılanıyor.

Genelde dünyada özelde de ülkemizde kadının ön planda tutuluyor. Kadın üzerinden dünya
dişi bir evrene dönüştürülüyor. Türkiye’de yaşanana aile içi çatışmalarda kadınların öldürülüp mağdur edilmesi de buna çanak tutuyor. Dönüşüme zemin oluşturuyor. Kanunların kadınları koruyamaması, hukukun yetersizliği de kadın mağduriyetlerine maalesef çanak tutuyor.

Bu yıl İskoçaya’ya gittiğimde uzun süredir İskoçya’da yaşayan bir dostumla Edinburg sokaklarında İskoçları konuşurken dostum durup bana bakarak:”Hocam, İskoçlar İngilizlere karşı sürekli düşmanlık besleyerek kendilerini köreltiyorlar. Aptalaşıyorlar. Düşmanlık insanı aptallaştırıyor. Fikir üretimini kısırlaştırıyor.“

Zaman zaman Caddebostan Kültür Merkezinde seyircisi olduğum oyunlarda gördüğüm, ne zaman kendi ideolojilerini besleyen replikler gelse Kadıköy seyircisi çoşuyor. Bu çoşku hem belediyenin salonları doldurmasını sağlıyor hem de oyuncu kerametini kendinen menkul bilip daha çok alkış için onların duymak istediğine çalışıyor.

Haksızlık etmeyelim. Körler ile sağırların birbirini ağırlaması sadece Kadıköy zihniyetine has bir durum değil. Sevgili ülkeme has bir ağırlama.

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum