Özel okullara gün doğdu
Geçtiğimiz hafta İstanbul’da bir özel okulun velileri, öğrencisi oldukları okuldan mart ayından itibaren almadıkları hizmetin bedellerinin kendilerine iade edilmesi talebinde bulundu.
Okul sahibi, hak talebine sert tepki göstererek bir miktar para velilerin hesabına yatırarak MEB yönetmenliğine aykırı olmasına rağmen öğrencilerin kayıtlarını okuldan sildi.
Bu olaydan yola çıkarak özel okulların pandemi sürecindeki durumuna bir bakalım.
Pandemi günlerinde öğrenciler can derdiyken özel okulların bazıları mal derdinde.
Özel okul kayıtları yıllık yapılıyor.
Özel okullar öğrencilerin kayıtlarını yaparken okul bedelini yıllık hesaplayıp veliden talep ediyor. Taleplerini veliye imzalattıkları sözleşme ile garanti altına alıyor.
Veli, imzaladığı kayıt sözleşmesine göre bir yıllık ücret bedelini okula ödüyor. Ödemediği taktirde okul yönetimi veliden yasal yollarla ücreti alır. Pandemi süreci yaşadığımız okulların kapalılık döneminde de her veli sözleşme gereği her ay özel okullara ücretini ödedi. Ödemeyen de okul tarafından yasal yolla er geç alır.
Dolayısıyla özel okullar pandemi sürecinde diğer sektörlerin yaşadığım bir maddi kayıp yaşamadılar. Ticari tabirle söyleyecek olursak sattıkları hizmetin bedelini sene başından beri alıyorlar ve alma garantileri var.
Buna rağmen bazı özel okullar Pandemi sürecinde piayasaların zor duruma düşmelerini bahane ederek çalışan öğretmenlerin ücretlerini vermeyip yasal olmayan yöntemlerle öğretmen arkadaşları mağdur ettiler.
Geçtiğimiz günlerde devlet, özel kurumlar için kısa çalışma ödeneği oluşturdu. Kısa çalışma ödeneği devletin karşılıksız özel kurumlara ödediği maddi destek.
Ödenek özel okullar içinde geçerli. Müracaat eden her okul ödenekten yararlanabiliyor.
Müracaat eden birçok okulda kısa çalışma ödeneği aldı.
Özel okullar hem veliden ücret alıyor hem de devletten kısa çalışma ödeneği alıyor.
Çift taraflı bir kazanç sağlamış oluyor.
Bu kazancı elde etmenin yanında
Pandemi sürecinde kapalı olan okulların elektrik, su, yemek, servis giderleri de yok.
Buda okullar için üçüncü bir kazanç.
Özellikle eğitim geleneği olan köklü okullar, eğitime ara verildiği tarihten hemen sonra yazılım şirketlerinden profesyonel portal desteği alarak uzaktan eğitime geçti.
İnternet üzerinden okulun açık olduğu günlerdeki gibi ders programı hazırlayıp eğitime devam ediyor. Merkezi sınavlara hazırlanan öğrencilerine fazladan ders ekleyererek destek oluyor.
Ancak bu disiplin ile çalışan özel okullar bir elin parmağını geçmez.
Özel okulların çoğu eğitime ara verildiği tarihte önce afallayıp beklediler. Öğrencileri kendi haline bıraktılar. Sonra sitelerine video yükleyip oradan durumu kurtarmaya çalıştılar. Son zamanlarda da günde birkaç saati geçmeyecek şekilde uzaktan eğitime başlayıp bir şey yapmamaktan kendini kurtarmaya çalışıyorlar. Tabi bu dönemde sözleşme gereği veliler okul ücretlerini ödemeye devam etti.
Veliler sene başında sözleşme gereği ücret ödedikleri okuldan birçok kalemin hizmetini alamadılar. Okul da bu kalem giderlerine okulların kapalılığından dolayı herhangi bir masraf yapmadı. Veli okulun harcama yapmadığı fakat veliden ücret aldığı hizmet bedelini sözleşme gereği ödüyor.
Bugüne kadar velisini arayıp size hizmet vermediğimiz kalemlerin giderlerini iade etmek istiyoruz diyen okulda çıkmadı. Okullar sağır sultana yatmış durumda.
Hem veliden ücret alan hem devletten kısa çalışma ödeneği alan özel okullar; öğrenciye ücret karşılığı taahhüt ettikleri halde vermedikleri hizmetin bedelini ( yemek servis taahhüt ettikleri ders sayısı ) ödemeleri doğru olan değil mi ? Velinin bu ücreti talep etme hakkı yok mu? Ahlaki olan okulların velileri arayıp bu bedeli ödemleri değil mi?
Ayrıca özel okulların hem veliden ücret alıp hem de kısa çalışma ödeneğine müracaat etmeleri ne kadar ahlaki ?
Muhafazakar okulların kısa çalışma ödeneği almaları öğrencilerine verdikleri değerler eğitimi ile ne kadar uyuşuyor?
Bazı özel okullarda din kültürü öğretmenlerin görev yaptıkları okula rağmen kısa çalışma ödeneği almayı haram kabul edip ücret almamaları ne kadar insani bir davranış.
MEB bu konuda suskunluğunu bozup mağdur edilen velilerin mağduriyetini gidermesi lazım değil mi ? Özel okulların ayakta kalmaları pahasına velinin mağdur olmasına göz yummamalı. Birinin saadetini başka birinin mağduriyeti üzerine kurmamalı.
Velilerin mağduriyet giderilmezse Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “ Saatleri Ayarlama Enstitüsü”ünde dediği gibi olur: “Özel okullar; velileri maşa ile tutmağa, kirli ve gizli dizginlerle idare etmeğe ve küçük kuyruk darbeleri ile öğrencileri zehirlemeyi alışkanlık haline getirecekler.”