Milli Eğitim Bakanı LGS velilerini yanıltıyor

Yazının başlığına bakıp doğru ve yanlış söz diye karar vermek erken bir tanı. 

Türkiye, Amerikan dolayısıyla küresel eğitim sistemini takip edip uyguluyor: Devlet eğitimde fırsat eşitliği sunuyor ancak proje okullarını mutlu azınlık kazanıp yerleşiyor. 

Amerika’da da göçmenlerin ve siyahilerin gittiği okullar ile Nişantaşı’nın göbeğindeki özel okullara giden öğrenciler ve aldıkları eğitim aynı değil. Nişantaşı derken Amerika’nın Nişantaşı’na uyarlayabiliriz. 

Gelelim Türkiye’de her yıl bir milyona yakın öğrenci 8. Sınıftan mezun oluyor. Proje okulları sıralamada yüzde onluk dilimde kalan öğrencileri alıyor. Yüzde onluk dilimdeki öğrenciler de kendi içinde ilk 5 bin, 10 bin, 15 bin diye başarı sırlamasına göre gruplanıyor. 

Özellikle LGS’de yüzde üçlük dilimdeki okulları kazanan öğrencilerin ekseriyeti özel okulda okuyan, özel ders alan, özel ilgilenilen öğrencilerden oluşuyor. 

Geleceğin Türkiye ve dünyasında ipi göğüsleyecek öğrenciler olarak bakılıyor bunlara. 

Özel okulların fen lisesi bölümünde okuyan öğrenciler de yüzde üçlük dilim civarında bir başarı grafikleri var. 

Yüzde onluk diliminde yer alıp proje okullarında yer alan öğrenciler de adrese dayalı diploma notuna göre yerleşen öğrencilere göre MEB’in eski tabiriyle daha nitelikli okullarda nitelikli bir eğitim görüyor. 

Türkiye ve dünya genelinde eğitimin geldiği nokta; sınav ile öğrenciler arasında başarı sıralamasına göre öğrencileri istenilen proje okullarına yerleştirmek. Adrese dayalı mevcut okulların eğitim niteliği aynı kaynaktan olsa da bu okullar diploma ve sosyalleşme amaçlı bakılan okullar. Mevcut okullarda mezun öğrenciler de yine sınava hazırlayan kurslara sayesine bir üniversite kazanabiliyor. 

Türkiye genelinde uygulanan Liselere Giriş Sınavı ile öğrenciler nitelikli adı verilen proje okullarına yerleşiyor malumunuz. 

LGS ile beraber Türkiye merkezi sınavlardaki soru tarzını değiştirdi. Salt bilgi ölçen eski sınav soru tarzından vazgeçip PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) ve TIMSS (Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması) soru tarzına yöneldi. 

Yeni nesil soru tarzına yönelmeyle birlikte Türkiye TIMSS 2019 uygulamasında ilk kez 500 puanın üzerine çıkarak uluslararası başarı sıralamasını da yükseltti. Mevcut başarıyı Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk Hoca kameralar karşısında övgüyle anlatıp bundan sonra bu tarz sorular ve çalışma metoduyla eğitime devam edeceklerini ekledi. 

Bütün bunları yazıp söylememdeki maksat bu yıl LGS’ye girecek olan öğrencilerin ve velilerin yüreğine su serpmek için sorulan soruların nasıl olacağına karşılık Ziya Hoca’nın verdiği cevabın sınav gerçeğiyle ne kadar bağdaştığı. 

Ziya Selçuk: “Ölçme değerlendirmeye ilgili, eğitim psikolojisiyle ilgili danıştığımız bilim insanları var. Onlarla belli dönemlerde toplanıyoruz. Yüzlerce araştırma yaptırdık. Çocuklarımızın durumunu da izliyoruz. 

Bu sene geçen senekine göre daha kısa soruların olduğu ve çocuklarımızın belli konularda daha kolay çözebilecekleri soruları hazırlamak noktasında çalışmalarımız var. Şundan emin oldun çocuklarımızın bir kısmı ısrarla konuların hiç azaltılmaması konusunda beklentiye sahip. Çünkü biz çok çalıştık ve fark belli olsun diyen çocuklarımız ve velilerimiz var.” 

Daha kısa soruların olacağı ve daha kolay çözebilecekleri sorular... kısa sürede velilerin ve çocukların yüreğine su serpip onları rahatlatsa da LGS bir başarı sıralama sınavı ve yukardan aşağıya doğru yüzde onluk dilim ile sınırlı bir başarı sıralaması. 

Ayrıca MEB’in her ay yayımladığı örnek sorulara baktığımızda da yayımlanan örnek sorular; yeni nesil, uzun, uğraştırıcı sorulardan oluşuyor. Mevcut dünya eğitim sistemine de uygun soru tarzları. 

Kısa ve kolay çözülebilen sorular herkes için kolay veya herkes için zor olacağı için kolay ve zor olması kimseye bir avantaj ya da dezavantajlık sağlamıyor. On binlerin tam yaptığı eski sınavlarda kimsenin memnuniyeti hasıl olmuyordu. 

Yeni nesil sorular günümüz öğrencisini bir bütün olarak değerlendiriyor. Bilgisini, okuduğunu anlayıp anlamadığını, anladığına doğru tepki verip vermediğini, duygu yoklaması yapan sorularda öğrencilerin duygularını doğru yönetip yönetmediğini, çocukların davranışlarını ölçen sorularda çocuğun zihnen ve bedenen dağınık olup olmadığını, zihninin sorunlarla sorularla boğuşmaya soruları çözmeye müsait bir yoğunlaşmaya dayanıklı olup olmadığını, aynı anda hem sözel hem sayısal zekasını kullanıp kullanmadığını, zamanı doğru ve verimli kullanıp kullanmadığını... ve benzeri LGS soru tarzıyla saydığımız birçok özelliği öğrencide ölçüp öğrenciyi değerlendirerek bir başarı sıralamasına yerleştiriyor. 

Ayrıca kitap okuyup hikaye kurgusu zengin, gelişmiş; aile tarafından doğru davranış ile beslenen çocuklar aynı anda birçok bileşeni bir araya getirip LGS’de başarılı kabul edilen sıralamanın üstünde yerini alıyor, alacak. 

Bir yıla yakın çevrim içi uzaktan eğitim alan öğrenciler için yeni nesil soru tarzına odaklanmak zor. Ancak sınav da zoru başaranları yukarı taşımak için yapılıyor. 

Ziya Hoca’nın soruların nasıl olacağına verdiği cevap günümüz Türkiye sınav sorularına da Türkiye’nin de katıldığı PISA ve TIMSS sınav tarzına da uygun değil. 

Atalarımızın tedbir ve hazırlık amaçlı söyledikleri şu sözüne uygun bir hazırlık yapan öğrenciler LGS’de başarı sıralamasının en üst limitinde yerini alacaktır: Sen işini kış tut yaz çıkarsa bahtına. 

YORUMLAR (12)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
12 Yorum