"Maveraünnehir Nereye Dökülür"
Cumartesi ve Pazar TYT ve AYT sınavlarının yapıldığı okullardan birinin bahçesindeydim bir veli olarak. Bahçeye son gelenlerden olduğumu kalabalıktan anladım.
Bahçeyi gözlemliyorum. Öğrencilerin yüzlerinde nasıl soru sorulacağının, sorulan soruları yapıp yapmayacağının şaşkınlığı hakim. Yüz hatları durgun. Kaygı ve panik yapmaya müsait bir ruh halleri. Heyecanları gözlerinden okunuyor. Düşmemek için tutunacak bir yer arar gibiler. Kendinden emin duruşlu öğrencilerin sayısı parmakla gösterilecek kadar az.
Kapılar açıldı. Bir güvenlik elemanı ve öğretmen öğrencileri kontrol ederek okula alıyor. Üzerinde metal eşya bulunanlar uyarılıyor. Uyarılan öğrenciler gözyaşı akıtıyor. Velilerin bir kısmı tepki vererek geriliyor. Siyaset dili tepkinin içinde sesin tonunu yükseltiyor. Kurulan cümleler siyaset çöplüğünden alınmış kelimelerle örülü. Siyasetin ve siyaset dilinin insan kalitemizin önündeki en büyük engel olduğuna bir kez daha şahit oluyorum. Öğrenciler birer birer içeri alınıyor. Bahçe boşaltıldı. Veliler olarak okulun bitişiğindeki parkta beklemeye başlıyoruz. Şanslıyız okulun etrafı park alanları ile dolu. Çam ağaçlarının serinliği. Okulun etrafındaki parklardan birine sandaleyeleri kurduk. Termostan çayları çıkardık. Öğrencilerin içerde akıl teri dökmelerinin nöbetini tutuyoruz. Parkı gözlemliyorum. Yasin cüzü olanlar. Fetih ve Yasin süresi okuyan velilerin sayısı bi hayli gözüme çarptı. Sigaranın nikotini ile içindeki kaygıyı sakinleştirmeye çalışanlar. Bizim gibi çay sohbet halkası içinde olanlar. Efil efil parkı fetheden rüzgar, martılar, kargalar, İlhan Berk’in şiirindeki İstanbul Göğü. Laf lafı açıyor, öğrencilere arada bir yapılan dualara yeni dualar ekleniyor. Derken zaman geçiyor. Öğrenciler sınavdan yavaş yavaş çıkmaya başlıyor. Öğrencilerin yüzüne bakıyorum. Cumartesi günü TYT’den çıkan öğrenciler, argo tabirle zombi gibiler. Ağlayan, ağlayacak olan, yönünü unutan, önündeki ebeveynini göremeyen... Sorular uzun, zaman kısıtlı. Okullarda eğitim bilgi odaklı ezber. TYT’de sorular hikayesi olan bilgiyi yorumlamaya dayalı uzun metinler. Devlet okul müfredatına alıp öğretmek için öğretir gibi yapıp öğretmediğini dört yıl sıralarda dirsek çürüten öğrencilere sorarak bir kez daha öğrencilerin gözünde inandırıcılığını kaybediyor.
Sınavdan bir gün sonra ÖSYM bir Matematik sorusunu iptal ettiğini açıklıyor.
MEB’in ÖSYM ile oturup Türkiye ve dünyanın geleceğine yön verecek gençlerin hayatını daha doğru yönlendirmek konusunda ne çok yapmadı gereken varken ikisi de fildişi kulesinden burnundan kul aldırmamalarının faturasını sadece sınava gire in öğrenciler ödemiyor tüm Türkiye ödüyor. Gençlerin sınavlarla heba olmayacak kadar değerli olduğunu bilmeli insan mimarlarımız.
Sivil şair Ece Ayhan’ın “Meçhul Öğrenci Anıtı” şiiri ne güzel anlatıyor bu hali:
“Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
-Maveraünnehir nereye dökülür?
En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
-Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbinedir.”
Pazar günü AYT’den çıkan öğrencilerin yüzü daha güleçti. Sorular zor olsada çözmeye yetecek kadar vakit verilmiş. Eşit ağırlıktan zorlanan bazı öğrenciler sözele, sayısalda zorlanan öğrencilerin bir kısmıda eşit ağırlığa yönelmiş. Öğrencilerin yüzleri daha duru ve huzurlu. Ağzılarında çıkan ilk cümle; nihayet bitti rahatlaması. Çocuklar ebeveynlerine sarılıyor. 12 yıllık ortaöğretim dönemi AYT ile sonlanıyor böylece.
Yine Ece Ayhan’ın aynı şiirindeki betimleme mısralar canlanıyor bahçede
“Her çocuğun kalbinde kendinden
daha büyük bir çocuk vardır
Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında
zarfsız kuşlar gönderecek.”
Hayatın Tatili Olmaz
Geçtiğimiz hafta okullar tatile girdi. 18 milyon öğrenci, bir milyona yakın öğretmen, 7 buçuk milyona yakın üniversite öğrencisi tatile girdi. Başka bir tabirle Türkiye nüfusunun üçte biri için uzun yaz tatili başladı.
Tatil Arapça bir kelime olup TDK’deki karşılığı:
“Kanun gereğince çalışmaya ara verileceği belirtilen süre, dinlenme.
Eğlenmek, dinlenmek amacıyla çalışmadan geçirilen süre.”
Türkiye’de tatil TDK’ye uygun bir tanım ile anlaşılıp geçirilmekte. TDK ve TDK’nin tatil tanımı güncelliğini yitirmiş olup devlet dersinin hayat müfredatında sınıfta kalmıştır.
TDK ve devletin yanlışı hayatın tatili olmadığını bilmemesi. Ağaç yaşken eğilir. Eğilerek şekil almaya uygun yaşta olan öğrencilerin uzun yaz tatilinde devlet müfredatında başıboş bırakılması doğru bir insan yetiştirme yöntemi değildir.
Devletin bir diğer yanlışı yıllardır verilen tatil ödevlerinin müfredattaki ezber bilgileri pekiştirici, hayattan kopuk, düşünme ve düşünce becerisi geliştirmeyen, öğrencinin hayatını besleyici olmayan güncelliğini yitirmiş ödevler vermesi. Bu yanlıştan dönmek için ödev vermeyi yasakladı.
Devlet uzun yaz tatilinde öğrencilerin hayatını besleyen bir yol haritasına rehberlik etmemekle öğrencileri ekranın gönüllü köleleri olmaya mahkum etmek dışında öğrencilerin zihinsel düşüncelerini tembelliğin sınıflarında arka sıralarda kendi kaderine terk etmeye bırakıyor öğrenciyi. Hayat devam ediyor, öğrencinin, öğretmenin, evrenin tekamülü devam ediyor. Tatil dönemlerini hem öğretmenler hem öğrenciler tekamülüne katkı sağlamak için fırsata dönüştürmeleri doğru olandır. Okunmak için bekletilen Kitaplar, filmler, yürüyüşler, sohbetler, ziyaretler, geziler, bekleme raflardan indirilip hayatın sayfalarına yerleştirilmeli. Hayatı zengin kıldıkça insanın kalitesi dolayısıyla da eğitimimizin kalitesi dikey yönde ivme kazanır.
Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk Bey’in çocuklarla yapabileceğiniz yaz etkinlikleri önerileri çocukları, bizleri hayat ile buluşturan çalışmalar. Dönüp dönüp okuyorum uygulamak için. Sıralama listesinin başına Ziya Selçuk Bey’in “Kendi çocukluk anılarınızı anlatın.” önerisini alıp Birnokta edebiyat dergisine yazmaya başladım.