Küçük Amerikan olmak

2000 yılından önce memlekete hayırlı evlat yetiştirmek tabiri çokça kullanılırdı. Ebeveynler, çocukları kendi bireysel amaçlarından ziyade topluma, memlekete, vatana hayırlı bir evlat olsun diye okula gönderir ve hayata hazırlamayı şiar edinirlerdi. Ben yerine biz mantığıyla hareket etmek önemsenirdi.

Cumhuriyetçiler, çocuklarını M. Kemal’i örnek alan Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı bir birey olarak yetiştirmeyi amaçlıyordu. Milliyetçiler vatana millete hizmet eden bayrağı yere düşürmeyen militarist bir milliyetçilik şiarıyla yetiştirirdi. İslamcılar dinini diyanetini bilen Ümmeti Muhammed’i her yerde temsil etmede örnek davranış sergileyen bir insan amaçlıyorlardı.

Çocuğun misyonunu bir nevi bulunduğu ailenin ideolojisi ve yaşadığı düşüncenin ekosistemi belirliyordu. Çocuk kendisi için değil kendisine yüklenen misyon için hayata hazırlanıyordu. On iki Eylül döneminde de bu misyonun gereğini yerine getirmek için gençler sokağa döküldü.

Bir baltaya sap olmak için okulun yolunu tutanların sesi misyon sahibi çocukların gölgesinde kalıyordu.

Taşradan okulun yolunu tutan gençlerin önceliği yoksulluktan kurtulup devlet kapısında bir iş ve aş sahibi olmaktı.

2000’li yıllara geldiğimizde kızıl elma misyonları yerini daha bireysel amaçlara bıraktı. Ebeveynlerin okula bakış açıları değişti. Buna bağlı olarak çocuklarını okula gönderme amaçları da değişti. Okul, talim terbiye görmek için gidilen bir mektep olmaktan uzaklaştı. Ekonomik gidişat velinin beklentisini belirlerken okul da artık eski terbiye verme özelliğinden kendini yavaş yavaş arındırmaya başladı. Öğretmenler hayat yükü altında öğretime soyunup ekseriyeti eğitim (terbiye etme ) misyonlarını rafa kaldırdılar. Seksenli, doksanlı yılların ideal öğretmenleri de kalmadı. Köy Enstitü kökenli öğretmenler de ununu eleyip eleğini astılar. Veliler de çocuklarını okula diploma ya da akademik bilgiye ulaşmaları için gönderme amacı taşımaya başladı. Buna rağmen halen okulu umut kapısı gören kesim çoğunlukta. Diplomanın hayat kurtaramadığını yaşadıkça gördükçe artık serbest piyasanın gereği olan “en” olmadığı sürece diploma bir kayıttan öteye gitmediğini anlıyor veya anlayacaktır.

2000’li yıllardan sonra Türkiye küçük Amerikan olacağına daha çok inanmaya başladı. Ülkenin ekonomik anlamda toparlanması, insanların ceplerinin para görmesi, eskiden her okulun bahçesinde birkaç araba varken ekseri öğretmenin araba sahibi olması konforun rehaveti okulun ekosistemini değiştirdi. Serbest piyasa şartları okulu sarıp sarmalamaya başladı. Aynı durum veliyi de rehin aldı. Veli de konforun gereği bir çocuk yetiştirmeye ve beklenti belirlemeye başladı.

Serbest piyasa şartlarında eğitimin içinden biri olarak şunu görüyorum: Herkes en iyi okul, en yüksek dereceli diploma, iş imkanı en çok olan meslek, kısa yoldan makam mevki ... gibi bireysel amaçlar taşıyan okulun ve eğitimin peşinde. Her koyun bacağından aşıldığı için ağaçlar artık yaprağıyla gürleyip okullardan yüksek ses çıkmıyor.

Eğitim şiarımız: Amerikan eğitim sisteminde olduğu gibi proje okullarına yatırım yapıp onlarla eğitimde ilerlemek, diğerlerinin ayağında top tutmalarını top çevirmelerini önererek sorun çıkarmadan onları oyalamak.

Geçen hafta cevval bir öğrencinin velisi ile görüşmeden sonra velinin “ ben çocuğumun memlekete hayırlı bir evlat olmasını istiyorum” sözü beni duygulandırdı ve eskiden sık sık duyduğumuz bu sözlerin hayatımızdan da çekildiğini görünce hem duygulandım hem de ülke olarak geldiğimiz bencillik zihnimde özetlendi.

Ayfer Tunç’un son romanı “Osman”ı okuyorum. Okudukça insanların kişisel gelişim kitaplarındaki başarılı insanların (?) biyografilerini okuyup kısa yoldan başarılı para kazanma açlıklarını giderme ruh hallerini tahlil ediyorum. Ayfer Tunç’un tüm eserleri okununca insan olmanın tüm yollarından geçme tecrübesi deneyimi yaşamış oluyor insan. Öneririm Ayfer Tunç’u.

YORUMLAR (7)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
7 Yorum