Hemingway’in ‘yazma üzerine’ düşünceleri

Bu yazıda Ernest Hemingway’in “Yazma Üzerine” (Bilgi Yay., 2019) adlı kitapta derlenen yazma ve yazarlık hakkındaki görüşlerine değineceğim.

İlhan Berk “Uzun Bir Adam”da; “İnsanoğlunun gerçek yurdu çocukluğudur” der. Hemingway de kendisine; “Bir yazar için erken yaşta alınabilecek en iyi eğitim nedir?” diye sorulduğunda “Mutsuz bir çocukluk” (s. 24) diye cevap veriyor. Bence de sanat eserlerinin ana yurdu çocukluktur; özellikle ‘mutsuz çocukluk’. Sanatsal yetenek, mutsuz çocuklukla büyür, çalışmayla ilerler, sonuçta özellikle şiir yanlışlıkların, pişmanlıkların, acıların aktığı çeşmeye dayar ağzını.

Hemingway’e dönelim! Yazının asıl kaynağı acıdır ona göre. Diyor ki; “yazabilmek için korkunç bir şekilde incinmiş olman gerekir” (s. 31). Dolayısıyla yazının boy attığı en elverişli ortam acı ve adaletsizliktir. Nitekim Hemingway, “Kılıcın ateşte dövülmesi gibi, yazarlar da adaletsizliğin içinde dövülürler” (s. 32) der.

Hemingway, yazılarında roman ve öykü yazarlarına pek çok öğüt veriyor. Bazı düşünceleri şunlar: Sanat elbette kurgusaldır; ama der, Scott Fitzgerald’a yazdığı bir mektupta; “bunu öyle gerçekçi bir şekilde yapmalıyız ki sonra her şey gerçekten anlattığımız gibi olsun”; zaten “gerçekte olmayacak bir şeyi uyduramazsın” (s. 82).

Yazarın değindiği konulardan biri de karakter yaratmadır. Ona göre bir roman yazarı, karakterini özgür bırakmalı, kendisiyle karakteri arasına mesafe koymalı, onu ‘sözcü’sü yapmamalı, bir sembole dönüştürmemeli ve insanın doğasına müdahale etmemelidir. Nitekim Scott Fitzgerald’a; “sakın yanılgıya düşüp mükemmel karakterler yaratma” (s. 83) der. Aslolan insanları insan olarak bırakmak, onların sembollere dönüşmesine izin vermemektir (s. 84).

Bir yazıda/öyküde fazlalık, en önemli sorunlardandır. Ama fazlalığı bulmak zordur. Hemingway diyor ki; “çıkartılan bölüm öyküyü güçlendirip insanlara anladıklarından (…) daha fazlasını hissettiriyorsa” (s. 90) o bölüm fazlalıktır, atılabilir.

Bazı yazarlar, sözün şehvetine kapılıp, heybetli parçalar yazmak isteyebilir. Hemingway ise Maxwell Perkins’e yazdığı bir mektupta; “Heybetli şeylerden kaçın. Destansı şeylerden uzak dur. Muhteşem büyük tablolar yapan herkes muhteşem küçük tablolar da yapabilir.” (s. 93) diyor. Bence de, “küçük güzel”dir. Bir de mürşit tavrıyla, her şeyi bilen, öğüt veren ‘Tanrısal anlatıcı’lar var! Oysa “Tanrı’ymış gibi yazmaktan hoşlanm[az]” (s. 94) Hemingway. Ben de hoşlanmıyorum!..

Hemingway’in değindiği konulardan biri de iyi bir yazarın kendinden öncekilerden farklı olmasıdır. Örneğin diyor ki; “Günümüzde bir yazarın yapması gereken, daha önce hiç yazılmamış olanı yazmak ya da ölmüş adamları yazdıkları şeyler konusunda alt etmektir.” (s. 107). W. Faulkner’a yazdığı bir mektupta, önce Turgenyev’i, sonra Maupassant’ı yen, Stendhal’ı devirmeyi dene “Ama zamanımızın zavallı patolojik karakterleriyle dövüşme” (s.112) der. Aynı görüşteyim: Yaşayanlarla didişmek yerine, ölü yazarlarla yarışmalı!..

Bir de edebiyatta ‘en iyiler’ sıralaması yapanlar var! Onlara da Hemingway’le karşılık verelim: “İyi yazarların sıralaması olmaz” (s. 109).

Politik bastonlara dayanarak yazanlara gelince; “Yazmanın sağı solu olmaz. Yalnızca iyi ve kötü yazın vardır.” (s. 125). Tabii bazı yazarlar, politik bağlantıları nedeniyle “hükumete kitabının bir milyon kopyasını bastırabilir” (s. 128), ödüller alabilir; ama bunların yazarlığa hiçbir faydası yoktur, sadece “politik bağlantılar kurduğu için cenazesine daha fazla çiçek yollan[ır]” (s. 129)!..

Daha pek çok konu var yazmaya ilişkin. Ama ben sadece bazı konulara dikkat çektim. Okunmalı bence.

Kendi hisseme şunu kaydettim: “Daima alkışsız çalışmaya hazırlıklı olmalısın!” (s. 158)…

YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum