Varlıkla yokluk mücadelesi

Bir AK Parti Grup Başkanvekili’ne göre ekonomide kriz var, inkar etmiyorlar. Cumhurbaşkanı’na göre ise muhalefetin dediği kadar bir durum yok, abartıyorlar.

Öbür Grup Başkanvekili’ne göre, elektrik ve doğal gaza zammı iktidarları yapmıyor ama indirimleri o yapıyor.

Başka bir AK Parti görüşündeyse zamlar bir muhalefet yalanı. Muhalefet, olmayan fahiş zammı varmış gibi göstererek halkı kandırıyor.

Oysa zam görmek isteyen Avrupa’ya, Amerika’ya baksın. Pahalılık ve enflasyon altında ezim ezim eziliyorlar.

A Haber’e göre; Almanlar, tek maaşla geçinemiyor. Bulgarlar, pahalılıktan günde bir saat kalorifer yakabiliyor. Biz yine iyiyiz hamdolsun, halimize şükredelim.

Bir Alman, nohut oda bakla sofa eve 50 ila 100 avro elektrik faturası ödüyor. Bir ABD’li az daha 100 dolar....

Bizde en kabadayı fatura gelen, Hans’la George kadar ödemiyor. Tek fark, dolarla avroya vurulduğunda gelirimizin onların yanına yaklaşmaması.

Hans’la George’un faturasını ölçü alırken maaşını da aldık mı, aşk olsun bizi tutana!

1 Bulgar levası, artık 8 liraya eşit. 2010’da başa baştı. O tarihte asgari ücret, Türkiye’de 400 doların üstündeyken Bulgaristan’da 100 küsur dolarlardaydı. Şimdi Bulgaristan, bizdeki asgari ücrete 100 dolardan fazla fark atıyor.

Bütün Amerika kıtasındaysa, durumumuz ancak Latin Amerika’yla kıyaslanabilir. Uruguay, Ekvador ve Şili’de asgari ücret 400 doların üstünde, Bulgaristan gibi.

Biz 2023’te yakalasak yakalasak Bolivya, Paraguay, Guatemala, Honduras’ın 300 dolarlık ligini yakalamayı hedefleyecek düzeydeyiz.

Türk-İş’e göre; 4 kişilik aile kıt kanaat karnını doyurduktan sonra asgari ücretten geriye üç-beş lira kalıyor. Artanıyla elektrik, gaz faturasını mı ödeyecek, kira ve üst başa mı harcayacak, yol parası mı yapacak, düşünsünler.

Böyleyken bir iktidar propagandası, elektrik ve gazın aşırı zamlandığına halkı, muhalefetin inandırdığını söylüyor. Bu sebeple de halk, elektrik ve gazı pahalı zannediyor.

İktidarın indirebildiği zammı kim yapıyor derseniz, orası karışık. İktidarın cevapları değişiyor.
Bir rivayete göre dış güçler, faiz lobisi sorumlu. Diğerine göre, uydurdukları pahalılıktan Bay Kemal’le CeHaPe Zihniyeti suçlu.

Bir başka rivayetteyse iktidarın yokluğunu fırsat bilenler bir ara döviz rezervlerimizi düşürmüş, dolarla enflasyonu fırlatmıştı. İktidar fark eder etmez rezervlerimizi yükseltmeye, dolarla enflasyonun köpüğünü almaya girişti.

Dolayısıyla kötüleşmeleri başkasından, kötünün iyisi cinsinden iyileşmeleriyse daima iktidardan bileceğiz. Gerisi muhalefetin yalanı.

Ucuz yağ, pirinç, ekmek, soğan, patates kuyrukları AK Parti devrindeyse muhakkak varlık kuyruklarıdır. Var ki, halk kuyruğuna giriyor.

İnönü devrindeyse yokluk kuyruğudur. Yok demek ki, olmayan şey için kuyruktaydı halk.
Bu dahiyane fikre göre, Almanya’yla İngiltere’de de halk yokluktan kırılıp yiyecek ekmek bulamadığı için kuyrukların adı, yokluk kuyruğudur.

Bakiye durumumuz Alman’dan, İngiliz’den çok daha iyi olduğu için de beka, yani varlıkla yokluk mücadelesi veriyoruz. Nasıl mı? Devamı aşağıda.

“BİZ BİZE YETERİZ EVVEL ALLAH” MODELİ

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati, şemalar paylaşıyor; çeyrek altın teslim noktalarını gösteren şemalar.

Şimdi Allah’ın izniyle çeyrek altın, yüzük, bilezik halktan toplanıp ekonomiye kazandırıldı mı, bu kez tamam, kesin şahlanıyoruz.

KRT’deki “Sen Ne Dersin” yayınında Yavuz Oğhan’la bunları konuşurken bir izleyici, Twitter’dan “Alyans Evleri”ni hatırlattı.

Kültürel bir model bu, kasa boşaldığında devletliler, yastık altındaki altınlara dikiyor gözü.

Bakan Nebati, Londra bankerlerine anlatmaya çalıştı ama sıkışan yöneticilerimizin aklına neden hep düğünde takılan ziynet altınlarının geldiğini, yabancılar anlamaz.

60 ihtilalinden sonra Hazine beş parasızdı. Fakat yardım için halka IBAN dağıtılmadı, alyanslarını bağışlaması istendi. Hatıra olarak da bakır ‘devrim yüzüğü’ verildi.

Ardından şehirde yükselen emekli asker lojmanlarına, “Alyans Evleri” dendi. Adları öyle çıksa da kayıp alyanslarla bir alakaları yoktu.

Bugünkü çeyrek altın modeline gelince...Tutması, iktidarın halka güven vermesine bağlıymış. Bakan Nebati’ye göre, başarının şartı güven.

“Biz, bize yeteriz evvel Allah” için bizim, önce bize güvenmemiz gerek yani.

Velakin, iktidar sözcüleri oturup kendi aralarında ağız birliği sağlamadan nasıl olacak? Halk, kendisine anlatılanlardan hangisine inanıp güvenecek?

Çünkü bir mantık teorisine göre de ilk yazıda aktardığım mazeretlerin hepsi, aynı anda gerçek olamaz.

YORUMLAR (97)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
97 Yorum