The İçli Köfte’nin zaferi

Pestijli restoran rehberi Michelin, artık Türkiye’de. İstanbul, 38. destinasyon olarak Michelin listesine eklendi. Ve ilk Michelin İstanbul Rehberi açıklandı.

Seçkide, 53 restoran yer alıyor. 4 restorana birer Michelin Yıldızı verilirken, şef Fatih Tutak’ın “Turk”üne 2 yıldız takıldı. Az başarı değil, göz alıcı.

Restoranlardan biri Yeşil Yıldız’la, 10’u ise uygun fiyat ve yüksek lezzet dengesi üzerinden Bib Gourmand’la ödüllendirildi.

Listenin tamamına baktım, hiç gitmediklerim var. Ama gittiklerimin bendeki reytinginden çıkarabiliyorum, hepsi orada olmayı hak ediyordur.

Seraf Restaurant listede olmasa inancım, sarsılabilirdi bakın. Ancak bingo, o da orada parlıyor!
Özellikle “The İçli Köfte”si mutlaka yenilmeli diye yazıyor. Ki puanlayanların, ağızlarının tadını ne kadar bildiğine delalettir.

Annemin içli köftesinden sonraki en iyisi, Seraf’ta yenir. Doğruya doğru.

Soğan dolması, keşkeği, lahmacunu da rahatlıkla dereceye girer; başa yarışırlar. Hangisi birinci gelir, kestirmek zor. Şöyle söyleyeyim; biriyle damağınızı çatlatsanız, diğerinin hatırı kalıyor.

Hem de öyle tadımlık Michelin porsiyonuyla değil, doyurucu tabaklarda. Michelin, bu porsiyonlarına rağmen Seraf’ı önererek kendini dahi aştı, nasıl beğenip de seçti hayret!

basliksiz-1.jpg

Yılda birkaç ancak düşürebiliyorum yolumu, her gün gittiğimi sanmayın. Fakat istemediğimden değil.

Michelin müfettişlerinin de not ettiği üzere Seraf, şehir merkezinin dışında, Mahmutbey’de. Geleneksel Anadolu lezzetlerinin ta kalbinde olduğunu, artık dünyaya kanıtlamış olabilir. Yine de yeri, sapa kalıyor. Umarım, tez zamanda Vadi İstanbul’daki mekanını açar.

Kurucusu Doğan Yıldırım’ın hayali, daha doğrusu hedefiydi. Yöresel lezzetleri, yöresinden toplanmış malzemelerle pişirip modern ve özgün bir yorumla sunacaktı. Anadolu mutfağında markalaşacak, parmakla gösterilecekti. Damak ve estetik zevkini tutturdu, dediğini yaptı. Tam da bu sebeple artık Michelin Rehberi’nde tavsiye ediliyor.

“Seni bir kere öpsem, ikinin hatırı kalıyordu” gibi Cemal Süreya dizeleriyle yemeklerini tanıtan bir restorandan söz ediyoruz.

Ne yaptıklarını biliyorlar. Sahibi Doğan Yıldırım’la şefi Sinem Özler’in eğitimleri, entelektüel birikimleri; başarılarında ciddi rol oynuyor.

Cemal Süreya’nın tramvayı bile Laleli’den kalkıp dünyaya doğru gidiyordu. Seraf, kalitesiyle ta Mahmutbey’den dünyaya açılmayı başardı.

İstanbul, hakkı teslim edilmemiş bir gastronomi cennetiydi zaten. Geç de olsa Michelin yıldızlarının gelişiyle nihayet tescillendi. Hak, yerini buldu diyelim.

Listede, fazlasıyla layık restoranlar sıralanıyor. Aralarına favorilerim de katılmış. Tek tek kutlanmak hakları, şüphe yok. Maalesef hepsini ismen anamıyorum, yerim müsait değil.
Karaköy Lokantası, Mürver, Aheste, Topaz, Alaf, Sunset, Tershane, Mikla, Cuma... Listenin tamamı haber oldu, meraklıları göz atabilir.

İstanbul ve Türkiye adına heyecan verici bir başarı, büyük ilerleme. Pay sahiplerinin sevinçlerine ortak olmamak, gurur duymamak ne mümkün.

Seraf’ı, başarı hikayesi ilham verici olduğu için örnek seçtim. Kısa zamanda çok mesafe kat etti. Michelin Rehberi’ne uzanan macerasının çoğu kısmına da yakından tanık oldum.

Şef Sinem Özler, sonunda adını Michelin Rehberi’ne de yazdırdı. Sonunda derken, buraya sadece 4 yılda geldi. Restoranıysa 5 yıllık. Arkasında nasıl bir çaba, azim ve kararlılık yattığını tahmin edersiniz.
Tesadüflerin eseri olmadığı gibi, sadece Seraf’ın da değil bu başarı. Aynı zamanda Anadolu mutfağının, rehbere geçtiği şekliyle The İçli Köfte’nin ve yöresel lezzet gurmeliğinin zaferidir. Kutlu olsun.

Dezenformasyon Bülteni’nde okuyamayacağınız yalanlar

İletişim Başkanlığı, haftalık Dezenformasyon Bülteni yayımlamaya başladı.

‘Yayılan şu haberin içeriği yanlış, aslı ve doğrusu bu’ diyecek bir bülten.

Halkı dezenformasyondan korumak adına, yalan haber yerine gerçek bilginin yayılması amaçlanıyormuş.

‘Koç katımı’ derler; çiftleşme zamanı koçlar, koyun sürüsünün arasına salınır.

Topluma yalan zerk edileceği zaman da troller, ortalığa salınıyor. ‘Trol salımı’na karşı sevindirici bir önlem alınmış.

Yalnız, muhalefetin kafası karışık. Soruyorlar; ya önlemi alan da bir trol salıcısıysa
ve Allah’ın her günü kendi trollerini salıyorsa?

Eskiden medyada, özel haber rekabeti vardı. Atlatma haberler, “bu haber başka yerde yok” etiketiyle duyurulurdu.

O durumda ne olacağı belli. “Bu yalan haber, Dezenformasyon Bülteni’nde yok” uyarısıyla ifşa edilen yalanlar göreceğiz demektir.

Peki ya orada da kalmayıp... İktidarın istemediği doğru haberlere ‘yalan’ damgası vurulur da muhalefetle ilgili yalan haberlere bültende hiç yer verilmezse mi?

Buna gülünür işte.

YORUMLAR (29)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
29 Yorum