Dolarla maaş almıyorsan, eski Bakan Albayrak'a göre doların kaç olduğu seni ilgilendirmiyordu.

Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Nebati'ye göre ise lirayla maaş alıyorsan, paranın dolar karşısında pul olmasına hatta sevinmelisin. Artık kaybedecek bir şeyin kalmadığı için.

Kaybedecek çok parası olanlar düşünsün. Denedikleri yeni model tutmazsa, babadan zengin olduğu için mesela Bakan Bey çok üzülecek.

Sabit ve dar gelirliler, en fazla enflasyonun altında ezilecek, o kadar. Ne gün görmüşler ki gordüklerinden geri gitsinler.

İktidarın mutluluk felsefesi, ekmek kuyruğunda kuruş hesabı yapan halkı şanslı addediyor, anladık, eyvallah.

Ezilenlerin, Sabah yazarı Mehmet Barlas gibi 2023 seçimlerini ölüm-kalım meselesi yapacak, korkup panikleyecek bir riskleri yok. En fazla açlıkla imtihan edilirler, var mı ötesi!

Oysa yükünü tutup paraya para demeyenler, ateşten gömlek giyiyor. Maaşla geçinenler gibi rahat değiller. Paralarının eksilme riski, maazallah nasıl uykularını kaçırmasın!

Allah kimseyi gördüğünden geri koymasın derler, boşuna değil.

Yokluğa doğanlar, doğuştan talihli hamdolsun. Zaten görmedikleri bir hayattan mahrum kalmayacaklarından, hiç üzüntüsünü çekmezler.

Ama varlığa doğanlar, dünyaya babadan lort geldiklerinden yükleri ağır, işleri zor.

Yani ne mutlu şu üç günlük dünyada yoklukla sınananlara!

Kimi ise varlıkla sınanıyor, Mevla yardımcıları olsun.

Faiz lobisi öyle bir sınavdan geçiyor ki sormayın. Eylül ayında, faiz indirimleri başlamadan önce Hazine'ye en çok yüzde 17'lerden borç verebiliyorlardı.

Sonra iktidar, tefecilerin saltanatını yıkmaya karar verdi, faizleri düşürdü.

Faiz lobisi şimdi, Merkez Bankasından yüzde 15'lere aldığı borç parayı Hazine'ye yüzde 22'lerden borç vererek, yattığı yerde yüzde 7'leri cebe indirebiliyor.

Derenin taşıyla derenin kuşunu vurmak da nereye kadar canım, can mı dayanır!

Bu yeni saadet zincirinde bilin bakalım, en şanslılar kimler? Bittabii asgari ücretliler. Ne saadet, ne saadet! Değmeyin keyiflerine.

Fakirler o kadar bahtiyar, o kadar şanslılar ki maaşları enflasyon görmüş kardan adam gibi şıpır şıpır erirken fakirleştikleştikçe fakirleşiyorlar. Ülkeleri, onlara gittikçe daha pahalılaşıyor ve üzülecek hiçbir şeyleri yok.

Yoksullar, çalışıp çabalayıp zengin azınlığa bakıyor; onlar semirsin, zenginleştikçe zenginleşsin diye.

Bunun adına da halkı, elitlerin düşük kur ve yüksek faiz çarkına ezdirmemek deniyor.

Yüksek kur, değersiz TL ve güya düşük faizle halk, kendisi için yaşanmaz hale gelen ülkesini, elitler ve yabancılar için ucuzluk cenneti bir cazibe merkezi haline getiriyor.

İşte böyle bozuluyor Tapınak Şövalyeleri'nin oyunları.

Dış güçler başaramadı, başaramayacak, bu millete diz çöktüremeyecekler evvelallah.

İşsizler tam yaşadı desenize, anaları onları şanslı doğurmuş. Diş sıkıp sabrettiler mi öbür tarafta bir de ödül bekliyor ki...

Güzel felsefe billahi, hayal idi gerçek oldu, Pollyanna bile kıskanmaz mı böyle şahlanışı!

Mutsuz, bedbaht zenginler, panik içinde kara kara düşünsün şimdi. Çatlasın patlasınlar, fakirler bu modelde bayram ediyor.

Hadi bir kuru maaşa talim eden mutlu çoğunluk, iyi yine. Talih bir kez daha yüzlerine gülüyor. İşsizlere hava hoş, hayat çulsuzlara güzel, fıstık gibi, hay maşallah!

Fakat iktidar partisinin çilekeş ve mutsuz elitlerine, dostane bir önerim var. Garip gurebanın bu aşırı mutluluğundan onlar sorumlu olduğu için, kendilerinin ne talihsiz, ne bedbaht olduklarını çok da belli etmesinler.

Millet, yerlerinde olmadığına şükredip hallerine üzülsün isterken...'Ağzımızın tadı yerinde, keyfimiz lortta yok' şovları, yanlış anlaşılabilir.

Gösteriş merakını anlıyorum. Fakat göze fazla sokunca 'biraz da biz gül gibi geçinip gidelim, biraz da biz lortlar gibi yaşayalım' duygusu uyandırıp kafaları karıştırabilir.

Hazır memleket güllük gülistanlıkken ne gerek, aman sonradan lortların ağız tadı kaçmasın.