Suriye'den bir gece ansızın çıkabileceksek
'Bir gece ansızın gelebiliriz' coşkusuyla iktidar, siyasi direktif verdi. TSK da 2016'dan beri Suriye'ye sınır ötesi harekâtlar düzenledi. Eğitip donattığımız Milli Suriye Ordusu'yla birlikte.
Fırat Kalkanı'yla başladı, ardından Barış Pınarı geldi, Zeytin Dalı ve Bahar Kalkanı'yla sürdü.
Operasyonlar sırasında ve sonrasında TSK, şehitler verdi. Yüzlerce şehit. Milli Suriye Ordusu'nun kayıplarını da ekleyin üstüne.
Ekonomiye maliyetini ise tam bilmiyoruz.
Hedef, Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumak ve Türkiye'yle sınırlarını PKK-YPG terör tehlikesinden arındırmaktı.
Bu amaçla Suriye'nin kuzeyindeki Afrin, el-Bab, Azez, Cerablus, Cinderes, Rajo, Tel Abyad ve Resulayn gibi şehirlerde TSK, kontrolü ele geçirdi.
Ve şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan; Esad'la kaldıkları yerden, eskisi gibi dostluğa devam etmek istiyor. Esad'ı ikna için de Suriye'nin topraklarında gözümüz olmadığını, bütünlüğünü savunduğumuzu ve iç işlerine karışmak gibi bir niyetimizin asla olamayacağını söylüyor.
Esad'sa söz değil önce eylem bekliyor.
Ankara'nın hangi icraatla samimiyetini ispatlayabileceğini önceki gün kameralara şöyle anlattı:
"Sorun terörizme destek ve Suriye’den çekilmedir. İhtilafın özü budur. Eğer normal ilişkiden bahsediyorsak, işgal ve terörizm anormaldir."
Sır da değil. Şam rejimi; TSK'yı Suriye topraklarında işgal gücü, Milli Suriye Ordusu'nuysa teröist olarak görüyor.
Yani Esad diyor ki; topraklarımda gözünüz ve iç işlerime karışmak gibi bir niyetiniz yoksa askeriniz burada ne arıyor ve elinizdeki o Milli Suriye Ordusu'yla ne yapmayı planlıyorsunuz?
Ankara'nın, Suriye'deki TSK varlığı için cevabı hadi hazır: Suriye ordusunun kontrolü kaybettiği sınır boylarında bir terör koridoru tehdidiyle mücadele.
Peki ya Milli Suriye Ordusu'nu desteklemenin gerekçesi?
Velhâsıl, Esad'a anlatması kolay olmayacak.
Astana dahil, her platformda Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunuyorsak günün sonunda çekileceğimiz muhakkak. Esad kalmamızı istemediği sürece, çekilmeden savunulacak bir şey değil toprak bütünlüğü.
Suriye ordusu; sınır hattımızda kontrolü tekrar sağlamayı taahhüt eder, sorumluluğu kendi üstüne alırsa terörle mücadele gerekçesi de geçerliliğini yitirmez mi?
Görünen köy, kılavuz istemez. Toplanma vakti yaklaşıyor.
Fakat bir gece ansızın Suriye'den çıkarsak, 'bir gece ansızın gelebiliriz' parolasıyla niye girdiğimiz de sorgulanacak.
Canımız, malımız pahasına Esad'ın toprak bütünlüğünü korumak için miydi?
Şam'a geri teslim etmek için mi, sınırlarını koruyup mıntıka temizliğini biz yaptık?
TSK, Esad kazansın diye mi savaştı; sorulacak.
Bu son öngörülerek terörle mücadelede başka siyasi ve askeri çözümler üretilemez miydi? Esad'la baştan anlaşma seçeneği de dahil. Sınırları ona korutmak, toprak bütünlüklerini Suriye askerine savundurmak, kendi topraklarında kontrolü sağlamak için kendilerini savaştırmak gibi.
Demem o ki, iktidarın Esad'ı ikna etmesiyle bitmiyor. Halkı da ikna etmesi gerekecek.