Suriye'de ne kazandık?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sığınmacılara harcadığımız paranın 40 milyar doları aştığını, evelallah bir 40 daha harcayacağımızı söyleyeli 5 yıl oluyor.
Dünya Bankasının da bir maliyet hesabı vardı.
Şubat 2016'da, "İşte Suriye iç savaşının Türkiye’ye faturası" başlıklarıa haber olmuştu.
Bu hesaba göre Suriye savaşı, Türkiye'de kişi başına geliri yüzde 1.5 azaltmıştı.
İlk 5 yılda böyleyse aradan geçen 8 yılın maliyetini de ekleyin. Bugün yüzde kaçı bulmuştur?
Raporda "savaştan kaçınılmış olmasıyla sağlanabilecek miktara göre, komşu ülkelerin hayat standardını da etkiledi" deniyordu.
Ve bu hesaba, varlıklarıyla gelen Suriyelilerin Türkiye'deki yatırımları, iş gücüne katılımları dahildi. Sığınmacıların ekonomiye katkıları yok sayılmıyordu.
O hesabın üstünden bir 8 yıl daha geçti. Maliyeti siz düşünün.
Üstelik bu sadece ekonomik yük, maddi maliyet kısmı. Bunun bir de millete, memlekete sosyal yükü, bedeli var.
Oysa Esad'ın devrilmesiyle kayıp-kazanç hesabı yapılırken kayıplar hanesi gözardı ediliyor şimdi.
AB'den ek 1 milyar avro daha destek gelecekmiş.
AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, Ankara'da Erdoğan ile görüşmesinden sonra müjdeledi.
Sığınmacılar için 2011'den beri Türkiye'ye yönlendirdikleri toplam AB yardımı, 10 milyar avroymuş.
Türkiye'ye maliyetinin yanında devede kulak değil.
Şam'ın el değiştirmesiyle Türkiye'nin Suriye'de eli güçlendi, alanı genişledi. Ona ne şüphe. Ama beraberinde yeni riskler de getirdi. Belirsizlikler, bilinmezler de arttı.
AB ve Batı ittifakı ile yeni bir başlangıç, taze bir sayfa fırsatı sunması da elbette olumlu.
Umarım fırsatlar doğru değerlendirilir, kısa sürede heba edilmez.
Yalnız, tablo ortada. Ne kazandığımızı kutlamadan önce daha 13 yılın yıkımı telafi edilmeyi, kayıpları çıkarılmayı bekliyor.
Esad'ın ardından ilk yazdığımı tekrarla bitireyim. En zoru bitti, daha zoru başlıyor.
GÜCÜ ZAYIFLARKEN FİYATI ARTAN PASAPORT
İtibardan tasarruf olmazdı; bir ülkenin itibarı da parasının, pasaportunun değeriyle ölçülürdü.
Bu söylemin sahibi AK Parti'ydi, hâlâ da iktidarda.
Parayı geçtim, pasaportumuzun değerinden bu sene de iyi haberler gelmiyor.
Değeri derken almak için ödenen harçtan değil, vize kuyruklarıyla sınır kapılarında gördüğü değerden söz ediyorum.
Dünyanın en pahalı pasaportlarında ilk 10'dayız. En güçlü pasaportlarında 46'ncı sırada.
Sigorta firması William Russell, pasaport fiyatlarının en yüksek olduğu ülkeleri listeliyor.
2023'te en pahalı, Avusturalya'ydı. 230 dolarla. Türkiye de ilk 10'da yer alıyordu.
2024'te 10 yıllık pasaport harcımız 290 doları geçince birinciliğe çıktığımız yazılmaya başladı.
Pasaportların gücünü ise Henley Pasaport Endeksi, her yıl sıralıyor. 2024 için dünyanın en güçlü pasaportlarını da duyurdu.
Ölçü, bir pasaportun vizesiz ya da kapıda vizeyle erişim sağladığı ülke sayısı.
Geçtiğimiz beş yıl, Japon pasaportu birinciydi. Japonya, bu kez ikinci sıraya gerilemiş. Finlandiya, Fransa, Almanya, İtalya, Güney Kore ve İspanya ile paylaşıyor ikinciliği. Birinciliği ise Singapur'a kaptırmış.
Avusturya ve Hollanda, üçüncü.
Türkiye ortalarda, 46'ncılığı Rusya ile paylaşıyor.
Ne denir, siz söyleyin.