Sıra ‘korkutma’yı da bıraktırmakta

19 Mayıs’ta; Kılıçdaroğlu, Akşener ve Karamollaoğlu’nun da Bahçeli’yle birlikte Samsun’daki 100. yıl törenlerine davet edilmesi, ders çıkarıldığına işaret. İktidar, 31 Mart seçim sonuçlarından birtakım dersler çıkardı, orası muhakkak.

Ama çektirilen liderler fotoğrafındaki gibi eksik ve yarım ders çıkarılmışa benziyor.

Öcalan’la görüşme trafiği tekrar canlandırıldığında yazmıştım; ‘beka seçimi’ söylemi tutmadı, bu da onun kabulü anlamına geliyordu.

Cumhur İttifakı’nda, HDP seçmenine karşı ağız ve tutum değişikliğinin alametleri belirmişti.

Zaten 31 Mart gecesinden itibaren Zillet İttifakı demeyi bırakmıştı Cumhurbaşkanı Erdoğan. CHP ile İYİ Parti ittifakına Saadet ve HDP’yi gizli ortak sayan ‘dörtlü çete’ suçlamasını da bir daha ağzına aldığı duyulmadı.

Bu toparlanmanın hakkı, göbeğinde Erdoğan’ın yer aldığı 19 Mayıs liderler fotoğrafına HDP Eşbaşkanı Buldan’ın da çağrılmasıydı.

Akşener mazeret bildirerek katılmadı. Oysa Buldan, yok sayıldığı için görünmüyordu o karede.

Kılıçdaroğlu boşluğu affeder mi, hemen doldurdu. Cumhurbaşkanlığının yapmadığı şeyi yapıp Buldan’ı aradı, 19 Mayıs’ını kutladı, “Kimsenin dışlanmadığı o birlik beraberlik içinde kutladığımız bayramları özledik” mesajını verdi, davet edilseydi Buldan’ın memnuniyetle katılacağı sözünü de kayda geçirdi...

AK Parti, ayrıştırma siyasetinin sandıkta onaylanmadığını anladı. Geç de olsa kendini düzeltme çabası da yabana atılamaz. Ama geride kalıyor, muhalefetin hızına yetişemiyor. Ekstradan inandırıcılık sorunu da bindi üstüne, daha atak davranmazsa ittiği seçmeni geri kazanmayı başarması zor.

Böyleyken tehdit dilini kullanmaya devam etmesine ne buyurulur peki!

Kaş çatma, parmak sallama, aba altından sopa gösterme alışkanlıkları sürüyor.

31 Mart, beka söyleminin tutmadığını ne kadar gösterdiyse, tehditlerin ters teptiğini de en az o kadar göstermedi mi!

Seçmen bu siyaset dilini beğenmedi. ‘Ben kazanmazsam öcü gelir, belediyeleri teröristler teslim alır, beni mumla arasanız da bir daha bulamazsınız’ şeklindeki, ölümü gösterip sıtmaya razı etme propagandasından hoşlanmadı. Bunu satın alacak olsa Ankara kaybedilmez, İstanbul’da seçimlerin yenilenmesine ihtiyaç kalmazdı.

AK Parti, gözdağıyla bastırmaya uğraşacağına uyarılara kulak verseydi, böyle olmazdı.

Özal örneği bile hatırlatılmadı mı? “Yanlış yaparsanız 5 tane Özal da gelse sizi kurtaramaz, belediyeleri anarşiye teslim etmeyin” tehditleriyle girdiği 1989 seçimlerinde, İstanbul’la Ankara’yı SHP’ye kaptırmamış mıydı?

Fobilerinden yakalamak, korkularını istismar etmek, paranoyalarını kaşımak seçmene bir yere kadar söküyor. İki kötü arasında tercihe zorlanmayı sevmiyor bizim millet.

‘Karalamayı ve korkutmayı bırakın, neden karşıtınızı seçmemesi gerektiğini değil, insanlara neden sizi seçmesi gerektiğini anlatın' denmemiş miydi?

Neyse ki ‘bu sefer beka seçimi değil, rejimi oylamıyoruz, iktidar adayı kaybederse sistem çökmeyecek, milletin sonu gelmeyecek, hepi topu İstanbul’a başkan seçiyoruz’ mesajları pompalanıyor. O yanlıştan dönüldü de...

Sıra burundan kıl aldırmaya gelince hemen depreşen iktidar asabiliğinden hala dönülemedi. ‘Asarız keseriz, mahvederiz, susmazsan 155’i ararız bak, hayın’ tehditkarlığı nasıl geldiyse öyle gidiyor.

Kimse yanılmasın; artık beka seçimi olarak sunulmuyor diye yaşananlar unutulmaz. Silbaştan adaylar arasında geçecek bir seçim de olmayacak 23 Haziran. Seçmen, adaylardan çok bütün bu olan biteni onaylayıp onaylamadığına bakarak oy kullanacak. Ona göre!

YORUMLAR (49)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
49 Yorum