Sen rock star’sın sabret
AK Parti’nin “sen Türkiye’sin, büyük düşün” sloganı vardı.
4 yıldır fiilen “sen Türkiye’sin, sabret” halini almış.
DEVA’lı Sadullah Ergin, iktidarın millete sabır çağrılarından bir video kolajı paylaştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2018’den bugüne sık sık sabrı tavsiye etmiş. Milletten sabır ve destek istemiş.
Erdoğan’ın, ‘sabreden zafere erer’ anlamındaki “men sabera zafera” vecizesini pek sevdiği malum.
Ama bir şeyi daha severdi, Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye öğütlerini.
Gerçi o özlü sözlerin, Şeyh Edebali’ye ait olduğunu doğrulayan bir tarihsel kayıt yok. Tarık Buğra, Osmancık romanında yazmış. Oradan çıkıp yayılmış popüler versiyonu.
Yine de hikmet dolu sözlerine hürmeten doğru kabul ediliyor.
“Ey oğul, artık Bey’sin” seslenişiyle başlıyor kulağa küpe öğütler.
“Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Hata bize, hoş görmek sana. Anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Haksızlık bize, bağışlamak sana” diye ilerliyor.
“Ey oğul, sabretmesini bil”, “şunu da unutma, insanı yaşat ki devlet yaşasın” fasılları geliyor ardından.
Ancak sabredeceklerle sabır isteyecekler, birkaç yıldır yer değiştirmiş durumda.
Artık bey, sabır bekliyor. Sabretmek de ele yani halka düşüyor.
Demokrasi, halk hakimiyeti manasına el erkidir. El erkinde, herkes eşit.
Karşıtı ise bey erki. Plutokrasi deniyor. Takım erki olan oligarşiden farklı. Aristokrasiden, hakim soylular sınıfından daha dar bir zümrenin topluma hükmettiği düzendir oligarşi.
Bey erki, aslında daha geniş. Bey gibi yaşayan herkesin borusu öter bu düzende.
Lort, köken olarak ‘somun koruyucusu’ndan türeme bir unvan. Kabile şefi; ekmek kapısıdır, paye ve menfaati o dağıtır ya... Bizdeki rütbesi, aşiret reisine denk.
Lorttan, barondan büyük kontlar, dükler, grandükler, arşidükler, krallar, imparatorlar bulunurdu Batı’da.
Doğu’da ise ağadan, beyden büyük beylerbeyi, hükümdar, melik, han, hakan, şah, sultan, hünkar, şahlar şahı padişah... Yukarıdan aşağıya, ekmek kapısı görülürlerdi.
Zamane beylerinin kapısı, sabır kapısına döndü. Nerede o eski beylikler!
Bugünün dünyasında zenginler, parayla satın alabiliyor kimi şan ve üstünlük statülerini, doğru.
Ama bey erkinin parçası olmak için paradan fazlası da gerek.
İbret için, üç harfli marketlerin başına gelenlere bakın...
Pahalılıktan, ekonomi yönetimi sorumlu tutulacak değil.
Suçlu, bittabii üç harfli marketler! Hedef gösteriliyorlar. Millete ve devlete meydan okuyor, milletin ve devletin sabrını sınıyorlarmış; bunlara tahammül kalmamış. El konmalı, kayyum atanmalı, bu pervasızlık cezasız bırakılmamalıymış.
Günah keçisi makamına oturtulmaktan, üç harfliler de bunalmış halde. Sabır taşı olsa çatlardı zaten. Çileden çıkarılanlardan bir market patronu, sonunda patladı işte.
Oysa son 4 yıldır sabır esnafa, öfke iktidara düşüyordu. Hakkı olmayan bir tahammülsüzlük yaptı, sabırsızlık yasağını çiğneyerek haddi aştı. Rolleri karıştırmanın bedeli, kendisine ödetilecektir.
Artık fakirle zengini, pahalılığın ezdiği halk ile market sahiplerini eşitleyen bir düzendeyiz. Sabra çağıran iktidar karşısında sabretmekle mükellefler, hepsi eşitlendiler.
Bey erki; güçlünün haklı olduğu, haklının güçlü olmadığı düzendir. Üstünlerin hukuku egemense bazıları kanun önünde daha eşit.
El kazanıyla aş kaynatmak, herkesin ayrıcalığı mı olacaktı! Düğün pilavıyla dost ağırlama keyfi, beylerin elbette.
Koyduğu kurala, verdiği nasihata uymamak; halkçılıktan geçinen yönetici elitlere hakmış meğer.
Ayrıcalıkları, halk adına konuşmaktan geliyor. Bir de ‘el mi yaman, bey mi yaman’ sululuklarıyla mı uğraşacaklardı!
Allah seçkin beylere de sabır versin velhasıl.
Şarkıcı Teoman; sabrı işleyen bir kitap almış, okumak için sabırsızlanıyormuş. Bu aralar sabra çok ihtiyacı olduğunu söylüyordu.
La havle çekerek, ya sabırlarla ha gayret Teoman, sen bey değil rock star’sın, dayan!
Sabır sınavından çakılan çakılır, kalan sağlara Haluk Levent’ten Avşar Bozlağı gelsin.
Söz, Dadaloğlu’nda: “Kalktı göç eyledi Avşar elleri...”