Savaş zenginleri niçin yaşar?

Geçen akşam, Yahya Kemal’in “Veda Gazel”i şiirinden bestelenen uşşak şarkıyı dinliyordum.

Sonundaki beyit, birden Stefan Zweig’in bu dünyadan giderken geride bıraktığı veda mektubunu çağrıştırdı.

Önce şu dizeleri okuyun:

“Tekrar mülaki oluruz bezm-i ezelde/Evvel giden ahbaba selam olsun erenler.”

Şimdi de şu satırları:

“Bütün dostlarımı selamlarım! Hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızılllığını görmek nasip olsun! Ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum.”

Yok mu bir bağ, bir duygudaşlık?

Zweig, Hitler’in yenildiğini ve savaşın bittiğini görmeyi bekleyemedi. 1942’de, Avrupa’dan kaçtığı Brezilya’da hayatına son verdi.

Bu aceleciliğin arkasında, karamsar bir mizaç kadar dünyasının bir daha eski tadına hiç kavuşamayacağı hissi de yatıyordu.

Nazi kabusu, Zweig gibi etkili bir yazar için hayatı, yaşamaya değer olmaktan çıkarmış, anlamsızlaştırmıştı.

Yeniden başlamaya gücünün kalmadığını yazıyordu.

Yahya Kemal’de de rastlarsınız bu duyguya.

Yaşama sevinci, neşesi kaybolmuştur. Ne arkada bıraktıklarında gözü vardır ne de içinde bir yeniden başlama arzusu.

“Giden sevgililer, geri gelmeyecek”tir.

Bu açıdan da paralellik, benzerlik kurulabilir aralarında.

Ama bir farkla. Yahya Kemal’deki kabullenme; umutları kırıldığı, inancı yıkıldığı için değil. Göreceğini gördüğü için.

‘Yaşayacağımı yaşadım, geriye keşfedecek bir şey kalmadı’ duygusudur üstattaki.

Halbuki Cahit Sıtkı Tarancı, “yaş otuz beş, yolun yarısı” dizelerini mırıldanırken bile gençliğine dönmek istiyordu.

Özleyecek kadar çok da uzaklaşmış sayılmazdı henüz gençlikten.

Baştan başlamak için nasıl yanıp tutuştuğunu, “Haydi Abbas” şiiri anlatır.

Abbas’tan, sihirli seccadeye kırbacı basıp zamana ve mesafeye hükmetmesini, ilk sevgiliyi ta Beşiktaş’tan alıp getirmesini istiyordu.

Gençlik ateşini yeniden hissettirecek şey, olsa olsa ilk sevgilidir diye düşünmüş olmalı.

Fakat “yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan” çığlığı, her fani tende yankılanmıyor yine de.

Abbas adlı masal ciniyle karşılaşsa ve üç şey dileme hakkı olsa, Yahya Kemal’in dilekleri arasında gençliğine dönmek olmazdı.

“Düşünce” şiirinde, saklamıyor sona geldiğini.

Şevksizliğinden gayet emin, o yolları bir daha yürüyecek iştiyakı kalmamış.

“Ömrün şu biten neşvesi tam olsun erenler” modunda artık.

Yetmiş demek canına, “dalsın gözlerim yakında son uykuma” aşamasına gelmiş.

Gönül maceralarında büyük fetihler de hezimetler de tatmış, hayat ve heyecan dolu bir şair, nasıl mı doyar yaşamaya?

Cemal Süreya, hayat için minnetini dile getirirken “üstü kalsın” diyordu.

Yahya Kemal ise doyma gerekçesini şu dizelere döküyor:

“Gördüm ve anladım yaşamak macerasını/Bakiyse ruh eğer dilemezdim bekasını”.

“İnsan anlaşıldı, cihanın da sırrı kalmadı”ğından, “son bir altın oku olsa, en tatlı bir hayal için ufkuna atma” hevesi yoktur artık.

Sufi şair Niyazi Mısri’ye sorsanız, Yahya Kemal’in tam tersini söylerdi.

Gönlü ebedi yaşam istiyordu ama ölüm de Allah’ın emriydi. Lokman Hekim bile Mısri’nin bu acısını dindirmeye derman bulamıyordu.

Şöyle yakınıyordu:

“Dil bekası, Hak fenası istedi mülk-ü tenim/Bir devasız derde düştüm, ah ki Lokman bihaber.”

Neyle karşılaşacağını bile bile aynı hikayeyi baştan yaşamanın kimileri için hala bir cazibesi olabiliyor.

Fakat merakı çözülmüş bir Stefan Zweig’i, bir Yahya Kemal’i hayatın devamına hangi tutku sürükleyecek:

“Hülyası kalmayınca hayatın ne zevki var/Bitsin hayırlısıyla, bu beyhude sonbahar/ Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi/Müşkül budur ki ölmeden evvel ölür kişi.”

Haklı değil mi; savaşta bile hayata tutunmayı, dünyaya dört elle sarılmayı sağlayan şey, insanların hala bir gelecek hayal ve umut edebilmesidir.

Velhasılı, hepsini havsalanız alıyor da bir şunu açıklayamıyorsunuz:

Savaşın rantına göz dikenler, hayatlar kararırken aklı, fikri küpünü doldurmakta olan çıkarcılar, kandan ve gözyaşından yararlananlar, harp zenginleri ne anlıyor üç gün fazla yaşamaktan? Fani hayatlarının amacı nedir, gözleri bir türlü neye doymuyor?

Safiye Ayla’dan öneririm: “Ömrün şu biten neşvesi tam olsun erenler”.

YORUMLAR (42)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
42 Yorum