RTÜK’ün TV’lere konuk ihtarı
Ekranlarda her akşam aynı yüzleri görmekten RTÜK de bıkmış görünüyor.
Kanal değişiyor, gün değişiyor, konu değişiyor, programcı değişiyor ama tartışma programlarının konukları sabit, onlar değişmiyor.
Bir avuç isim, ekran ekran gezip nöbetçi çerçi gibi her konuda bilip bilmeden ahkam kesiyor.
RTÜK bile daha fazla dayanamadı ve bu saçmalığa el koyan bir uyarı yayımladı.
Sadece izleyiciden değil, devlet kurumlarından da şikayet varmış. Demek ki illallah etmeyen yok, devlet erkanının da canına tak etti.
RTÜK çok dolmuş, şöyle yaka silkiyor:
"Gün içerisinde birbiriyle alakasız programlara katılarak sanki her alanın uzmanıymış gibi hukukçu, terör uzmanı, siyaset, sağlık ve deprem bilimci ünvanları kullanarak yorum yaptıkları görülmektedir. Maalesef ki uzmanlık iddia ettikleri alanlarda yeterli derecede bilgi sahibi olmayan bu kişilerden bir kısmının yaptıkları değerlendirmelerin kamuoyunu bilinçlendirmekten ziyade yanlış yönlendirdiği de görülmektedir..."
Bu tepkiye kim katılmaz! Kim hak vermez!
Yine çoğu kimse, muhtemelen şimdiye kadar nerelerde kaldığı, niye geciktiği dışında RTÜK'e bir itiraz getirmeyecektir.
Ama altına imza atmadan önce benim RTÜK'e başka bir sorum, bir de çekince mahiyetinde eleştirim var.
Sorum şu: Bu ikazın muhatabı kim?
Öyle ya değişmeyen konuk fenomenine, daha çok iktidara yardımcı ekranlarda rastlanıyor.
Zaten o konuklar da iktidara yardımcı konuklar kategorisinden seçiliyorlar.
Yani belirlenmiş, onaylanmış bir konuk havuzu var. Bu havuzdaysa iktidarın takdirini kazanmış, icazetli, baş ağrıtmayacak bir avuç isim. İktidar kontrolündeki medya onlara bağımlı.
Onların dışına çıkma riskini kimse almak istemediği için, aynı müdavimler dönüp dolaşıyor tartışma programlarında.
Daha bağımsız hareket eden ekranların başı, bu yüzden derde girmiyor mu zaten?
Kazara ekrana sakıncalı piyade çıkaranlar, hışma uğramıyor mu?
Kanallar, her konuyu aynı konuklara yorumlatırlarsa bir dert. Makbul konuk dayatmasından ne izleyici memnun ne RTÜK. İkisi de konuya göre konuklar çeşitlendirilsin istiyor.
Fakat her konuyu her akşam aynı isimlere yorumlatmazlarsa daha büyük bir dert. Beğenilmeyen, rahatsız olunan konuk yorumlarına, RTÜK basmıyor mu cezayı?
Peki bu ikilem nasıl çözülecek?
RTÜK, makbul konuk havuzunun dışına çıkanların cezalandırılmayacağını taahhüt etmezse şikayet ettiği sorun nasıl ortadan kalkacak?
Bu açıdan eksik buldum ikazı. Kimin üstüne alınacağı belirtilmemiş.
Uyarı kime? İktidar medyasına "konuk seçiminde artık serbestsiniz" mesajı mı veriliyor? Açıkça söylenmeli ki yerini bulsun, muhatabını rahatlatsın.
Çekinceme gelince...
RTÜK uyarısı, konuk seçiminden dolayı TV'leri yaptırımla tehdit ediyor.
Bu da serbestliğe aykırı değil mi?
Hangi konuğun doğru hangisinin yanlış, hangi yorumun sorumlu hangisinin sorumsuzca olduğuna kim karar verecek?
RTÜK hangi hak ve yetkiyle, neye göre skancalı sakıncasız konuk ayrımı yapacak da...Sakıncalısını çıkaranı yakalarsa cezalandıracak? Uygunluk kriteri ne?
RTÜK'ü, TV'lerin konuk koordinatörü, yorum amiri gibi konumlandıracak müdahalelere kapı aralanıyor. Olacak şey değil.
Bu açmazlara da bir çözüm üretirlerse son muhtırayı yüzde yüz destekliyorum.
AK Parti’nin unuttuğu isim kavgası
AK Parti, kendisine AKP diyenlerle az kavga etmedi. Az olay çıkarmadı.
Bir parti, kendisine ne ad koydu ve resmen tescil ettirdiyse o adla anılmalıydı.
Sevmemek, beğenmemek, oy vermemek hakkınızdı. Ama adını değiştirmek, bozup başka ad koymak hakkınız değil...
Oysa bakıyoruz iktidar, kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkalarına yapmaktan çekinmiyor.
Cumhur İttifakı sözcüleri, Millet İttifakına ne kulplar taktı. Millet İttifakı dememek için İllet, Zillet gibi ne yakıştırmalar uydurdu adına.
İYİ Parti’ye İP demenin, ‘ak’ dememek için AK Parti’yi AKP’ye çevirmekten farkı ne!
İYİ Parti’yi iyilikle, DEVA’yı devalıkla, Saadet’i mutlulukla ve Gelecek Partisi’ni gelecekle özdeşleştirmekten hoşlanmayabilirsiniz.
Ama hani ‘ismiyle müsemma’ bulmamak, adına layık görmemek, size partilerin isimleriyle oynama hakkı vermiyordu? Hani çirkeflik ve saygısızlıktı, hani çamur siyasetiydi?
AK Parti, siyasetin diline seviye, kalite, olgunluk ve centilmenlik kazandırmakla övünürken bunu kastetmiyordu herhalde.
Hem ne diyordu Mecelle Kanunu: Şeylerin isimlerini değiştirince asılları, gerçekte ne oldukları değişmez.
Boş işler yani.