AK Parti Grup Başkanvekili Cahit Özkan, HDP'nin hukuken de kapanacağını duyurunca reform güme gitti. 

Oysa aynı gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, İnsan Hakları Eylem Planı'nda "Siyasi parti ve seçim yasalarını değiştirerek demokratik katılım kanallarını güçlendirme"yi vaat etmişti. 

Bu muydu kastedilen? HDP kapatılarak mı demokratik katılım kanalları güçlendirilecekti? Üstelik yargıya karışarak, yerine geçerek buna iktidar mı karar verecekti?  

"Demek İnsan Hakları Eylem Planı'ndan muhalefete karşı eylem planı çıkacak" dedirtmez mi, dedirtti... 

Hukuk reformu böyle mi yapılacaktı, yargı tekelindeki konularda son sözü siyasete söyleterek mi?  

Reform şenliklerinin başlatılmasına bile fırsat bırakmadı, umut ve beklentiler kursakta kaldı. 

Ekrem İmamoğlu'nun, valiye hakaretten yargılandığı davanın duruşmasıyla da çakışmasın mı? 2 yıla kadar hapisle yargılanıyor. 

Dün Adalet Bakanı Gül, eylem planının takvimini açıkladı. Tamamlanması iki yıl alacakmış.  

Tesadüfe bakın ki seçim tarihine denk geliyor, ucu ucuna ayarlasan bu kadarı olmaz. 

Madem adil yargılama olmadığı bu planla itiraf edildi, neden hemen adil yargılamaya başlayamıyor yargı?  

Bir ifade için insanların gece yarısı gözaltına alınmasına, özgürlüklerine müdahale edilmesine iktidarın da gönlü razı değilse, ne demeye derhal son verilmiyor? 

Herkes özgürce düşüncesini açıklayacaksa, niye bu sabah fiilen suç olmaktan çıkarılmıyor?  

Tutuklu yargılama zorlaştırılacak, somut delile bağlanacaksa, çünkü aslolan tutuksuz yargılamaysa haksız tutuklananları salmak için ne duruluyor? 

Bunların hepsi Anayasa ve kanunlarda zaten yazıyor. 

Niye bu sabahtan itibaren uygulanamıyor da temel haklara kavuşmak için iki yıl beklememiz gerekiyor? 

Plana göre, KHK mağdurları da dahil artık kimin suçlu kimin suçsuz, kimin terörist kimin olmadığına yalnızca mahkemeler karar verebilecek... 

Ve siyasi iktidar, suçu yargıda kesinleşmemiş muhaliflerini suçlu gösterip karalayamayacak, bu suç olacak. 

Ama zaten mevcut Anayasa ve kanunlar böyle demiyor muydu? 

İktidar Anayasa ve kanunlara uysun, bitsin. Neden hemen şimdi iktidarı bağlayamıyor da Anayasa ve kanunlara uyulması için iki yıl daha sabretmemiz isteniyor? 

Onun cevabı da Cumhurbaşkanı'nın "Her çiçeğe su vermeyeceğiz" sözünde saklı olsa gerek. 

Herhalde bu süre zarfında, siyaseten kimin yararlandırılıp kimin yararlandırılmayacağı ölçülüp biçilecek.  

Kanun önünde eşitlik böyle mi sağlanacaktı? 

Hangi çiçeğin adaletle sulanıp hangisinin soldurulacağına yine iktidar karar verecekse ne değişecek?  

Bilmeyen de gizli bir el sabote etti, reformu başlamadan bitirdi, plana düşük yaptırdı zannedecek. 

Plan buymuş, o anlaşılıyor. 

'Maşallah, çok şahane' dediğiniz üç gün yaşamıyor, nazarınız değdi de ömrü kısa sürdü, hatta ölü doğdu diye kendinizi hırpalamayın. 

Plan muhalefeti düzeltmekmiş 

Resmi ekranlarda sesle görüntü, eylemle söylem, bir söylenenle öbürü tutmuyor. 

İktidar bu eylem planıyla kendini düzeltecekti mesela. Meğer plan muhalefeti düzeltmekmiş.  

Sağ gösterip sol vurulacak yani. 

Başkaları istediği için değil aziz milletimiz layık olduğu için hazırlanmıştı. İnsan Hakları Eylem Planı, bir de AB projesi çıktı, Adalet Bakanlığınca sözü verilip fonları kullanılmış.  

İçe de dışa da göstermelik yani. 

Başladı, iki yılda tamamlanacak. 

Seçim takvimine oturtarak İmamoğlu mu siyasetten yasaklanacak, Yavaş mı diskalifiye edilecek, yeni partilerin mi önü kesilecek, HDP mi kapatılacak, CHP mi yalnızlaştırılacak, ülkeye yerli ve milli muhalefet mi kazandırılacak, kim sulanıp kim kurutulacak artık görürüz. 

Ama paket, siyaseti iktidarın dişine göre şekillendirecek mühendislik projelerine gebe gibi. 

Haksızlık, hukuksuzluk gideriliyor, iktidar eylemlerini buna göre dizayn ediyor diye sunulup sanki muhalefet dizayn edilecek. 

Seçime kadar ne sürprizler doğuracak bakalım.