Öcalan'ı bıraksa bıraksa....
Bir düzen ki dezenformasyonun daniskasını, dezenformasyonla mücadele edecekler yapıyor.
İşte bu düzende artık kör göze de görünür hale gelen bir gerçek var.
"Yaparsa AK Parti yapar" sloganını, zihinlere kazımayı başardılar.
Seçimi kazanmak ve iktidarda kalmak için şunu da yapmazlar, diyeceğiniz ne kaldı mesela?
Öcalan'ı da hapisten bırakmazlar canım, deseniz....
AK Parti listesinden seçime giren eskinin terör örgütü Dev-Sol mahkumu, şimdinin DSP Genel Başkanı Aksakal, aksini söylüyor.
Terör örgütü Hizbullah, mezar evlerdeki domuz bağcıklı vahşetlerden sorumluydu. Mehmet Emin Alpsoy da Hizbullah'tan müebbet hapis cezası almış yatıyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan; af yetkisini kullandı, yaşlılık nedeniyle cezasını kaldırdı ya...
Aksakal'a soruyorlar, izahı şu:
"Bu kişi HÜDA PAR'lı diye ölsün, diyemez Cumhurbaşkanı. PKK'lı diye ölsün, diyemez. Ergenekon'dan da yargılananları yine Erdoğan affetti. Bunların siyasete malzeme yapılması doğru değil. Bu bir anayasal yetki. Bunu cumhurbaşkanı istediğine kullanır. Yarın Abdullah Öcalan'a da kullanabilir mi? Kullanır vallahi."
Duydunuz mu?
Yetkisini Apo için kullanıp onu da hapisten çıkarmaz, diyemezmiş. Diyemeyeceğini vurgulayarak bitiriyor.
Duydunuz duymasına da peki Aksakal'ın, bunu duyurmak istediği başkaları da olabilir mi?
Erdoğan, ömür boyu hapse mahkum bir Hizbullahçıyı seçime 10 gün kala serbest bıraktırdı.
"Bay bay Kemal, Selo'yu hapisten çıkaracakmış. Gelince bunları çıkaracağız, diyor. Hatta bebek katili Apo'yu da çıkaracakmış. Kardeşlerim bunlara 14 Mayıs'ta gereken cevabı vermemiz lazım" diye meydanları inleten birinden beklenir mi?
Habertürk'teydi, İçişleri Bakanı Soylu da "Apo'ya özgürlük vereceklerini söylüyorlar" dedi. Ama isim sorulunca kimin söylediğini söyleyemedi.
Sultanbeyli'de sahte CHP logosuyla "Apo'yu çıkaracağız' broşürü bastırılmış, AK Parti gençlik kollarından iki kişi görüntüyle tespit edilmişti.
Erdoğan'la Soylu'nun aklında oradan kalmış olabilir. Ne de olsa dezenformasyona göz açtırmıyorlar.
Böyleyken seçim arifesinde cezaevindekileri siz salmaya başlar mısınız? Hayır.
Çünkü "bunlar cezaevlerini boşaltacak, Apo'yu çıkaracaklar" yollu sıkıştırmalarınıza kimsenin inanmayacağını bilirsiniz.
Demirtaş, "kaynaklarıma doğrulattım" diyerek şöyle bir gelişmeyi paylaşmıştı:
"Seçim atmosferinde İmralı'ya heyet gönderdiler, istedikleri cevabı alamayınca bize baskıyı artırıp HÜDA PAR'ı yedeklediler."
Daha önce de "bugün Erdoğan’ı destekleme kararı alsak yarın öğle yemeğini Saray’da yerim" demişti.
Acaba, diyor insan; bu afla "Selo'ya, Apo'ya" neyi kaçırdıkları mı gösteriliyor? "Yaparsa AK Parti yapar", onlar da mesajı artık alsın diye.
YA CHP'DEN ADAY OLSALARDI?
İçişleri Bakanı Soylu, dağlarda 85 terörist kaldığını, PKK'yı enkaza çevirdiklerini anlatıyor.
Ama aynı zamanda muhalefeti, belediyelerine binlerce "irtibatlı, iltisaklı terörist" doldurmakla da suçluyor.
Hatta Kandil'i, milletin en az bir yarısını temsil eden muhalefete emir verecek kadar güçlüymüş gibi gösteriyorlar. Kandil bile reklamını bu kadar yapamıyor, daha ne ister!
Soylu, Hizbullah' için "terör örgütü" derken HÜDA PAR içinse "Hizbullah'la bir ilişkisi yok" diyor.
Oysa AK Parti'den seçime giren HÜDA PAR lideri Yapıcıoğlu bile böyle demiyor. Aksine; Hizbullah'ın terör örgütü olduğunu reddediyor, Hizbullah'la alakalarını değil. Devlet öyle istiyor diye PKK'yı dahi terör örgütü olarak tanımlamıyor.
Geçmişinde Dev-Sol'dan mahkumiyet olan DSP'li Aksakal'la HÜDA PAR'lılar, CHP listesinden seçime girseydi!... Yine böyle mi konuşurdu Soylu?
İktidarın "terörle iltisak, irtibat" tanımını yanlış bulduğundan muhalefet, iktidara aynı dille karşılık vermiyor. Vermemeli de.
Yasal engelleri yok; demokratik siyaset yolu, Aksakal'a da HÜDA PAR'a da kapatılamaz. Teşvik yerine 'irtibat ve iltisak' suçlamasıyla karalamak, terörle mücadelenin de demokrasinin de altını oymaktır.
Fakat ya tersi olsaydı!