Her yalancı şafağın bir de gerçeği var

Geçen seneyi uğurlarken yazmıştım. "Her karanlık gecenin bir yalancı şafağı da var".

Şimdi devamını getiriyorum, her yalancı şafağın bir de gerçeği var.

Doğru, yerinden kalkana kadar yalan yine dünyayı kırk kere dolaşacağı için karamsar girmemiştim yeni yıla.

Nebati'nin sözlerinden hareket etmiştim.

2022, önceki yıldan güya iyi olacaktı. Öyle vaat edilmiş fakat gelen, gideni aratmıştı.

Hazine ve Maliye Bakanı Nebati bile "2022, en kötü yıl olarak tarihe geçecek" diyordu.

"Ama çok şükür, bu zor dönemi geride bırakıyoruz" diye de bitiriyordu.

Oysa 2022'yle ilgili öngörüleri tutmamıştı ki 2023 beklentilerine inanasınız. İç açıcı bir tablo yoktu görünürde.

Yoksa yeni bir yıla umutla, iyimser beklentilerle girmeyi kim istemezdi!

Hayal kırıklığını büyütmemek için tatsız sürprizlere hazır olmakta fayda görmüştüm.

Siz hazırlığınızı kışa göre yapın da bahar çıkarsa bahtınıza; düğün, bayramdı.

Karanlığın en koyulaştığı an, aydınlığa en yakın zaman olabilir.

Fakat Seher Yıldızı'nın, önce davranıp güneşten rol çalarak kendisini gün doğmuş gibi gösterdiği sahte şafaklara da kanmamalıydı.

Geçmiş yılların gölgesi, peşimizi kolay bırakmayacaktı.

Akşamlar sabahları, yıllar yılları sadece kovalamaya devam etmiyordu. İç içe geçmeye, birbirlerine kapanış bakiyesi devretmeye de devam ediyorlardı.

Yalancı şafağı atlattık sayabilir miyiz, bilmiyorum. Ama aldatıcısı başladıysa gerçek şafak da illaki sökecektir.

Rahmetli Çetin Altan'ın meşhur öğüdüyle "hiiiç enseyi karartmayın".

Bu başlıkla 2003'te, Milliyet'te çıkan yazısından aktarıyorum:

"Başınız, düşünceli düşünceli önünüze düşüp duruyorsa enseniz kararır...

Başınızı dik tutun, enseyi karartmayın.

Ve olup bitenlerle olup biteceklere de, hiç mi hiç şaşırmayın.

Türkiye’ye de yılda en az 20 milyar dolarlık global sermaye gelinceye dek, birtakım beklenmedik çalkantıların yaşanması doğaldır.

Doğal olmayan, 370 bin resmi lojmanlı ve 150 bin resmi arabalı Türk yönetim kesiminin; yerli yersiz ortaçağdaki 'Yüz yıl savaşları' döneminden kalma 'hamaset edebiyatı' arkasına sığınıp durmaktan hala vazgeçmemesi...

31 milyar doları aşkın, ödenmesi gerekli faiz borcuyla, öküze özenen bir kurbağaya benzememek gerekir.

Bundan böyle Türkiye’nin yönetim kadroları mı olayların üstesinden gelecek, yoksa olaylar mı Türkiye’nin yönetim kadrolarının üstesinden gelecek?

2020 - 30’lara kadar yaşanacak olaylar yanıtlayacak bu soruları..."

Artık yanıtları almaya başladığımız dönemdeyiz. Rakamlar değişti, dış sermaye girişi çıkıp indi, borç yükü kötüleşti, Türkiye Yüzyılı bile başladı ama 20 yıl sonra hâlâ geçerliliğini koruyor rahmetlinin yazısı.

88 yaşında aramızdan ayrılmaya hazırlanırken de "enseyi karartmayın" diyordu. Çetin Altan, ömür muhasebesini kısaca Cumhuriyet'e yapmıştı. Şöyleydi:

"Torunlarımıza bırakmayı hayal ettiğimiz ülke bu değildi. Gene de bir hayal kırıklığı yaşamıyorum. Menzil-i maksuda ulaşılamasa da çok yol katettik...

Biz torunlarımıza istediğimiz ülkeyi bırakamıyoruz.

Ama uğraşırsanız, mücadeleden vazgeçmezseniz, dünyadan ayrılırken 'torunlarımıza istediğimiz ülkeyi bırakıyoruz' deme mutluluğunu siz tadabilirsiniz.

Hayallerinizden, ümitlerinizden, mücadelenizden vazgeçmeyin.

Amacınıza ulaşamasanız da, bu amacı gelecek kuşaklara devretseniz de, kozmosla son hesaplaşmanızda 'daha iyi bir dünya için biz de fena mücadele etmedik' diyebilirsiniz.

Bu da az şey değildir. Buruk da olsa yorgun gözlerinizde bir tebessüm yaratır.

O tebessümlerin çoğalması da elbet bir gün kurtarır bu ülkeyi.

Enseyi karartmayın."

YORUMLAR (86)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
86 Yorum