Fenerbahçe’ye müdahale imkânı veren Anayasa
Seçimle gelen iktidar, bu Anayasa’yla ne yapamıyor da sivil siyasetin alanını genişletmek için yeni bir Anayasa istiyor? Anlamak zor.
Sivil siyaset; icabında beğenmediği AİHM, AYM kararlarına ve dolayısıyla Anayasa’ya bile uymayabiliyor. Uymamayı çatır çatır savunabiliyor da...
Siyasi iktidarın lâf dinletemediği neresi kaldı; ordu mu, Merkez Bankası mı, YÖK mü, üniversiteler mi, iş adamı dernekleriyle yardım vakıfları mı?
Baksanıza atanmış danışmanlar, başkanları seçimle gelen futbol kulüplerine bile el atabiliyor.
Sivil siyasetin alanını genişletmek için yeni bir Anayasa’yı şart görenlerin başında, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum gelmiyor muydu?
E bizzat Uçum, daha önceki gün sosyal medyadan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’a ayar çekiyordu. Var gücüyle, Allah ne verdiyse...
Uçum; “yazıklar olsun, Fenerbahçe tarihinde kara leke” gibilerinden kıyasıya çıkışıyor, sonra da Ali Koç döneminin bittiği imasıyla sözlerini bağlıyordu.
Ali Koç’u yerden yere vurarak başlayıp sonunda baklayı ağzından çıkarıyor: Dönemi kapanacak!
Uçum’un şu söylediği, başka ne anlama gelebilir.
Diyor ki; “Fenerbahçe’nin yükselişi, önümüzdeki genel kuruldan itibaren başlayacak.”
Resmi sıfatla, sivil siyasetin gücünü arkanıza alarak böyle lâflar ettiğinizde mesajı açıktır. Siz de nasıl anlaşılacağını bilerek, zaten tam da şuna karşı ve bundan yana Fenerbahçe seçimlerine taraf olduğunuz anlaşılsın diye kurarsınız böyle cümleleri.
Atanmışların, seçilmişler üzerindeki vesayetini sonlandırmak için gelen AK Parti iktidarında yaşanıyor üstelik.
Atanmış bir danışman, seçimle gelinip seçimle gidilen bir görevde kimin kalıp kimin gideceğine uluorta karışabiliyor. Bir çekincesi, pervâsı da yok.
Sivil siyasetin girmediği yer kaldı mı ki alanı genişletilsin! Fenerbahçe seçimlerine de müdahale edebiliyor, futbol takımlarını ve kulüplerini bile dizayn etme kabiliyetine sahip. Sınırları daha nereye uzanacak?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 27 Mayıs darbesinin yıl dönümünde “Türkiye Yüzyılı Anayasa’sı: Sivil Anayasa, Güçlü Türkiye” başlıklı bir sempozyumda konuştu.
Demek ki güçlü Türkiye’ye ulaşmak için sivil Anayasa olmazsa olmaz.
O halde Türkiye Yüzyılı’nın, sivil Anayasa ile güçlü Türkiye henüz ortaya çıkarılmadan başlatılabilmesi büyük başarı.
Cumhurbaşkanı, Danıştay’ın kuruluş yıl dönümünde şöyle demişti:
“Yeni Anayasa, sivil siyasetin alanını genişleterek ekonomiden sosyal hayata, ülkemizin meselelerinin çözümünü daha da hızlandıracaktır.”
6 yıl olmuş, 2018’de Cumhurbaşkanlığı sistemiyle yönetilmeye geçmiştik. Türkiye’nin ihtiyaçları, tek başlılıkla hızlı karar almayı gerektiriyor diyeydi.
2017’deki Anayasa ve sistem değişikliği de yetmemiş. Futbol kulüplerine kadar, buyruk verip söz geçirme hakkına Anayasal güvence sağlamak için mi?
Futbol kulüplerine söz geçirmek için dahi yeni Anayasa şart değilmiş, sivil Anayasa gerekmiyormuş.
Öyleyse hangi ihtiyacı gidermeye yetmedi de yeni Anayasa şart oldu?
PLANLI TARIMA GEÇTİK GEÇİYORUZ DERKEN
Ekonomi Koordinasyon Kurulu, önceki gün toplanmıştı. Öncelikli reformlar arasındaki tarımsal üretim planlamasını da ele almışlar.
2014’te bu amaçla bir komite kurulmuştu oysa. Ekonomi Koordinasyon Kuruluna 3 ayda bir rapor verecekti. Ne oldu ona?
Cumhurbaşkanı da daha yeni Dünya Çiftiler Günü vesilesiyle tarımda planlı üretime geçmeyi vaat etti.
Madem geçilecek, yüzyıllık planlar yapılırken nasıl unutuldu? Tarımda planlı üretime ha geçtik ha geçiyoruz diye 10 yıldır ne bekleniyor? Biri söylese de bilsek.