Konu enflasyon mu, pahalılık ve zamlar mı...
İki kere iki dört, elde var gıda baronları, iktidarı devirmeye çalışan seri zamcılar, darbe lobileri.
Konu göçmen sorunu mu, toplumda yükselen sığınmacı rahatsızlığı mı, tutarlı ve gerçekçi bir çözüm politikasının yokluğu mu...
İki kere iki dört, elde var Sorosçular, göçmen baronları, iktidarı devirmeye çalışan darbeci alçaklar.
Ekonomideki kötüleşme mi eleştiriliyor, halkın enflasyona ezdirilmesi ve geçim sıkıntılarından mı şikayet ediliyor...
İki kere iki dört, elde var dış güçler, bunlar üzerinden siyaset yapan içerdeki işbirlikçiler, hain istismarcılar ve Türkiye düşmanları.
Elde başka bir şey olmayınca geriye, veryansın nara atmak kalıyor.
CHP’li belediye başkanı mı iktidarın canını sıktı...
Kesin “terörle koyun koyuna”dır. O zaman da elde var “teröristi yanından, yatağından bile alırız” demek, İçişleri Bakanı ne yapsın!
HDP milletvekili mi laf dinlemedi...
Elde var “kes sesini, çivilerim valla seni bak” tehdidi savurmak.
Hukuk devleti dediğin ‘koydu mu oturtur’ tabii ya, polisin elinden başka ne gelsin!
Torbacılarla mücadelede de iki kere iki dört, devletin elinde kalansa “bacaklarını kırıp sorumluluğu bakana atma” yöntemi değil miydi?
Göçmen karşıtlığına, yabancı düşmanlığına oynayan aşırı sağcı ve ırkçı bir parti mi türedi...
Ümit Özdağ’a söylenebilecek başka ne olabilir; iki kere iki dört, elde var “Soros çocuğudur, operasyon çocuğudur, istihbarat elemanıdır”.
Elde ağızda başka bir şey yoksa suç, Bakan Soylu’nun mu!
Trump’a göre; Meksika sınırından ABD’ye göçmen akınları, Soros’un komplosuydu.
Orban’a sorsan; Müslüman göçmenleri Avrupa’ya taşıyan yine Soros’tu. Onları Macaristan’a sokmasına izin vermediği için komplolarına hedefti, kavga buradan çıkıyordu.
Dünyada kime sorsan Soros, mülteci dostu.
Ama yerli ve milli Trumpçılarımıza, Orbancılarımıza sorsan; Türkiye’deki mülteci düşmanları hep Sorosçu.
Çünkü iki kere iki dört, ellerinde varsa yoksa Sorosçudur, ajandır, provokatördür.
Yalan ya da doğru, iftira veya gerçek, uysa da uymasa da. Su gibi rahat söyleniyor.
Buyurun sağlamasına...
İki kere iki kaçtı, dört. Elde ne kalıyor, “Türkiye’de göçmen politikası üzerinden siyaset yapan ve oy devşirmeye çalışan sefildir.” “Adam da değildir, hayvandan bile aşağıdır”.
Sonra da haşmetmeap devletlilerimizin diline; külhanbeyi ağzı, küfür ve hakaret yakıştırılmıyor.
Yok nara, mahalle tulumbacılarının bozuk ağzıymış...Yok, tulumbacılar lağvedilip yerlerine modern itfaiye teşkilatı kurulmuş...Yok bilmem, itfaiyeye bile artık hamam külhanbeyleri alınmıyormuş...
Bülent Arınç, hükümet sözcüsüyken mükerrer sorulardan bunalıp bir keresinde “Milyon Kere Ayten” şiiriyle cevap vermişti.
Hani Ümit Yaşar Oğuzcan diyordu ki:
“Ben bir Ayten’dir tutturmuşum, oh ne iyi/ Ayten’li içkiler içip sarhoş oluyorum, ne güzel/ Hoşuma gitmiyorsa rengi denizlerin/ Biraz Ayten sürüyorum güzelleşiyor/ Şarkılar söylüyorum/ Şiirler yazıyorum Ayten üstüne/ Saatim her zaman Ayten’e beş var/ Ya da Ayten’i beş geçiyor/ Ne yana baksam gördüğüm o/ Gözümü yumsam aklımdan Ayten geçiyor/ Bana sorarsanız mevsimlerden Ayten’deyiz...”
Kim zordaysa, cepte para nanaysa, elde yoksa başka, her yerde onun kırk türküsü var, kırkı da Soros üstüne.
Mevsimlerden dış güçlerdeyiz, iktidar ne yapsın!
