Batman’a niyet Urla’ya kısmet
Yıldız Tilbe’ye sorulsa ‘nerede kaybettiyseniz orada arayın, ben kimsenin bayramını çalmadım’ diye kestirip atardı. Beni de Bingöl’de, Kayseri’de geçen çocukluğumun yollarına düşürürdü.
Neyse ki Yıldız Tilbe’yi mevzuya karıştıran olmadı da soluğu Urla’da aldım. Dostum, uluslararası sanatçı Ahmet Güneştekin’in müze evinde.
Nereye niyet, nereye kısmet! Aslında Batman’da açılacaktı, fikir oradan çıkmıştı. Ödüllü mimar Emre Arolat, Güneştekin Art Refinery olarak projesini çizmişti. Batman için de dünyaya açılma fırsatıydı.
Ancak Güneştekin’in gürültü koparan Diyarbakır sergisinden sonra Batman’da proje tıkandı, şu an beklemede.
Tabii Ahmet Güneştekin durur mu! Venedik’te tarihi Palazzo Gradenigo’yu alarak ilk Güneştekin Art Refinery’nin adresi yaptı. Ardından da Urla geldi. Sırada ise İstanbul Eyüp’te kurulacak yer var.
Güneştekin Art Refinery’lerde esasen Güneştekin koleksiyonları sergilenecek. Fakat Güneştekin Vakfı’nın desteklediği genç yeteneklere de işlerini sergileme imkanı tanınacak.
Siz bunları okurken ben Urla’daki Güneştekin Art Refinery’de siftah yapıyorum.
Resmi açılışı sonbaharda. Sanatseverler ondan sonra gezebilecek. Bense önden sizin için kendimi fedâ ettim, son kontrollerini yapıyorum sayalım.
Ön giriş, orta avlu ve üst bahçedeki enstalasyonlara bayıldım. Güneştekin’in corten çeliğinden yaptığı Güneş Yanığı serisi, buraya çok yakışmış. Üst bahçedekinin önünde akşam ateş yakıp oturduk. Sizin için hepsinden birer kare bırakıyorum buraya.
Hemen yakında Can Ortabaş’ın Uzbaş Arboretum’u var. Orayı gezmek de her zamanki gibi büyük keyifti.
Urla; gastronomide de çıtayı yükseltti, bu sene Michlen yıldızlarını topladı. E bayramda ağız tadı önemli, lezzet duraklarını şöyle bir kolaçan etmekte yarar olmaz mı!
Yeni seçilen Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan çok şanslı, müthiş bir hazır altyapı devralıyor. Üstüne ne koyacağı ona kalmış. Enginar Festivali’ni canlandırmakla yetinmez, şefi ve sanatçısıyla kayyum döneminde kopan bağları yeniden kurarsa Urla’nın önü açık.
Üzüm bağları, zeytinlikleriyle muazzam bir tabiatın içinde kültür, sanat, gastronomi; ne ararsanız var. Güneştekin Art Refinery de Urla’nın cazibesine şimdiden cazibe katmaya başlamış.
Ve sizden önce ben söyleyeyim, emin olabilirsiniz, bu dünya bana da kalmaz.
Gönül Akkor doğru söylüyordu, böyle gelmiş böyle geçer dünya. Bayram seyran gezip gördüklerimiz değilse bize kâr kalacak nedir bu dünyada!
GEZ DÜNYAYI
GÖR URLA’YI
Yazarın bayram anındaki endişesi, günün anlam ve önemine uygun konu bulmaktır.
TV programcılarında da var aynı endişe, fark etmişsinizdir. Ekranlardan biri, İlber Ortaylı’ya eski bayramları anlattırmakta bulmuş meselâ çözümü.
Tabii ya, nerede o eski bayramlar diye içlenmek, en klasik bayram temasıdır.
Ne de olsa eskiye özlem, özleme duygusunun tarihi kadar eskiye gider.
İzleyemedim, İlber Hoca nereden başladı acaba? Herhalde saray bayramlarıdır anlattığı.
Saraylarda da hep eski bayramların arandığını, aynı tadı alamamaktan yakınıldığını tahmin edersiniz.
Çulsuz halkla saray eşrafının, avamla seçkinin eşitlendiği nokta; hâlden şikayet. Hâlinden, bugününden, yaşadığı çağdan memnun olan nerede görülmüş! Hangi devirde, kim?
“Ne kara günlerde halk etmiş beni Allah/ ne kötü günlerde doğurmuş anam” diye uzun hava yakanlar, eski bayramların kuşakları değil miydi?
İnsanlığın altın çağına yetişememekten, dünyaya kötü bir zamanda gelmekten elaman etmeyen kuşak yok.
Fakirle zenginin ortak yanılgısı, nostalji. Hani, gecekonduda da malikânede de otursanız hep bir odanız eksiktir ya... Geçmişe özlem, onun gibi bir şey işte.
Her bayramda işe yarar bu tema. Başka türlü Urla’da yorgunluk atarken nasıl doldururdum bugün köşeyi.