Yeni ‘Alevi hamlesi’
İzinde olduğum günlerde gerçekleşti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cemevi ziyareti. Ak Parti’nin demokratik hamleler döneminde gerçekleşmişti “Alevi açılımı.” Çalıştaylar, çalıştaylar.... Açılım “Cemevinin ibadethane kabul edilmesi” noktasında tıkanmıştı.
O sırada “Kürt açılımı” da vardı. Akil insanlar vs... Öcalan’ın mektubunun Diyarbakır meydanında okutulmasına, Başbakan Erdoğan ve Şivan Perver’li meydan mitingleri yapmaya kadar epey mesafe alındı... Ancak o da Dolmabahçe masasının devrilmesi ile sona erdi. Dağ bitmedi, terörün Suriye - Irak ayakları bitmedi, içerde HDP’nin şeytanlaştırılması istikametinde siyasi hesaplaşma bitmedi.... Halen şehit cenazeleri gelmeye devam ediyor.
Devletin, başörtülü öğrenciler, İmam Hatipler gibi alanlarda somutlaşan dindarlarla da sorunları vardı, Ak Parti, AB normlarını ülkeye taşıma politikasını da devreye sokarak diğer sorunlarla birlikte -özellikle birlikte- dindarların sorunlarını da çözme hamleleri yaptı.
Eh, dindarların sistem kısıtlamalarından doğan sorunlarının önemli ölçüde giderildiği söylenebilir. Hatta diğer alanlardaki sorunlu yapı devam ettiği için iktidarın dindarların sorunlarını çözme çabası, “Kendine demokrat”tan kinaye “Kendine Müslüman” yorumlarına bile yol açabiliyor.
Dindarların sorunları tabii ki çözülmeliydi. Devlet - Toplum ilişkileri, kurulu düzenin çok çok büyük çoğunlukla çatışma halinde olması sürdürülemezdi.
Ancak devlet - toplum ilişkilerinin tek bir “insan”ın “insan hakkı” gözardı edilerek de sürdürülmesi doğru değildi. “Kürtlerin insan hakkı”, “Alevilerin insan hakkı” başlıkları onun için anlamlıydı. Ak Parti’nin o günki duyarlılığı takdir edildi.
Ama bazı alanlarda iş bitmedi. Sancı sürüyor.
Cumhurbaşkanı’nın Cemevi ziyareti, tabii ki 2023 seçimlerindeki oy sıkıntısını da hesaba katan, ama gene de sembolik olarak anlamı bulunan bir jesttir.
Peki alevi camiasında “siyaseten” bir karşılık oluşturur mu?
Aslında bu sonuç, bir süredir İçişleri Bakanlığı’nın şemsiyesi altında devam eden bir çalışmanın ürünü.
Burada Ali Arif Özzeybek ismi anahtar niteliğinde. Bir dönem CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun danışmanı idi. O ara benimle de görüştü. Kendisini “Bektaşi” olarak tanıtıyor, Sünni Camia ile Alevi Camia arasında yakınlaşmayı sağlama arayışında olduğunu ifade ediyordu. Ben bu çabasını da önemsedim.
Sonra nasıl olduysa oldu, Kılıçdaroğlu’ndan ayrıldı, ilginç biçimde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile irtibat kurdu. Soylu’nun “Kılıçdaroğlu’nun bir büyükelçi ile gizlice görüştüğü” iddiası onunla bağlantılıydı.
İzleyebildiğim kadarıyla Özzeybek, kimi Alevi - Bektaşi dedeleriyle ilişki kuruyor, onların sorunlarını İçişleri Bakanı Soylu’ya taşıyor, mülki amirler vasıtasıyla sorunların çözümünü sağlıyor, böylece inanç bağlamında olmasa da pratik işler noktasında örtülü bir “Açılım” gerçekleşiyordu.
Bir ara Alevi Dedelerinin devlet desteği ile Kerbela’yı ziyaretleri konusu kamuoyuna yansıdı. Bu ilişkinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ya da daha bireysel anlamda Soylu’nun siyaset planlarıyla ilgisi var mı, ayrı mesele, ama “Dedeler”in etkinliğini yönetme gibi bir hesaba denk düştüğü açık.
Alevi camia, siyaseten mono-blok yapı arz etmiyor. Orada bir CHP ağırlığı olsa bile, bir kısmının da, Dedeler üzerinden Ak Parti’ye yönelmesi ihtimali yok değildir. İktidarın getirilerini kullanıp, sandıkta yine bildiği istikamette oy verme ihtimali de göz ardı edilemez.
İşin siyasi yönü çok net değil.
Peki Cumhurbaşkanı’nın Cemevi ziyareti “Alevilerin beklentileri” açısından jestten öte bir anlam taşır mı?
Ben, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın o beklentilere sıcak yaklaştığı kanaatinde değilim. Orada da sanırım “Hocaların uyarısı” etkilidir. Belki bir miktar uluslararası hesaplara ilişkin milli güvenlik değerlendirmeleri vardır.
Alevi camiada bir damar, keskin bir yorumu sürdürüyor. Orada mezhep ve değer savunması duyarlılığından öte bir duruş var. O kesimle iktidarın iletişimi de zor gözüküyor.
Soylu - Özzeybek çizgisi, daha pragmatik yaklaşımla sonuç alma arayışında. Cumhurbaşkanı’nı da buna ikna etmiş gözüküyorlar. 2023 hesabı iknayı kolaylaştırmış olmalı. Ama orada bir sorun yumağı duruyor.