Rusya -Ukrayna vahşi yaşam
Netflix’te yayınlanan “Münih : Savaş Yaklaşıyor” filmi, Hitler’in savaşa doğru yürüyüşü karşısında İngiltere Başbakanı Çemberlayn (chamberlain)’ın şahsında Batı’lı liderlerin stratejik akıl zaafını anlatır. Hitler’in çılgınlığı görülmemiş ve Avrupa 2. Dünya Savaşı cehennemine sürüklenmiştir.
Albert Camus, Başkaldıran İnsan’da, Hitler’in “sürekli fetih” anlayışına işaret eder. Alman milleti Birinci Dünya Savaşında kaybetmiş, onuru incinmiştir, onu yeniden kazanmalıdır. Yeterli güce ulaştığına inandığında “Lebensraum - Hayat alanı”nı ele geçirmek için, komşu ülkelerdeki Alman azınlıkları da kullanarak fetihlere girişir. Mantığı kendisi kurar, güç ile de buluşunca, kimseye aldırış etmeden harekete geçer. Sonu, Rus tanklarının Berlin’e dayanması ve bir sığınakta intihardır.
Albert Camus, ideoloji dahil her şeyi, kendi stratejik hesapları ekseninde yorumlayan liderlik örneği çerçevesinde Lenin’i de anlatır. Şunları yazar:
“Lenin şöyle der: Bu makine ya da lobutla (devlet’i kastediyor), her türlü sömürüyü ezeceğiz, yeryüzünde sömürme olanakları, toprakları, fabrikaları bulunan kişiler, açların burnu dibinde tıka basa göbek şişiren insanlar kalmadığı, böyle şeyler olanaksız duruma geldiği zaman, evet, ancak o zaman rafa kaldıracağız bu makineyi. O zaman ne devlet olacak, ne sömürü.”
Bu şu anlama gelir Camus’ye göre: “Öyleyse artık belirli bir toplumda değil, bütün yeryüzünde, bir ezilmiş ya da bir mal sahibi kaldığı sürece, devlet de kalacaktır. Haksızlıkları, adaletsiz hükümetleri, burjuvalıkta direnen ulusları, kendi çıkarlarını görmeyen halkları birer birer yenmek için bu devletin gelişmesi gerekecektir. Ve, en sonunda boyun eğmiş, rakiplerden arınmış yeryüzünde, doğruların ve haksızların kanlarında son düşmanlık da boğulduğu zaman, devlet bütün güçlerinin sınırına ulaşmış olacak, bütün dünyayı kapsayan canavar bir put olarak, adaletin sessiz ülkesinden yavaş yavaş bir su gibi çekilecektir.” (s. 273)
Lenin dünya hakimiyetinin mantığını üretmiş ee komünist olsun olmasın tüm haleflerine onu miras bırakmıştır.
Putin’de bu “Rus aklı”nın ya da “Hitler mantığı”nın izleri görünmüyor mu?
Batı dünyası stratejik aklında bir “dümur” durumu yaşanıyor. Neredeyse lider yok, mevcut liderlikler de darmadağın durumda. Hani zaman zaman bizde de konuşuluyor ya, “eksenler darmadağın olmuş durumda, biz de aradan çıkış yapabiliriz” gibi, Suriye, Karabağ, Libya, Doğu Akdeniz, Afrika çıkışlarımız – açılımlarımız bunun örneği olarak gösteriliyor ya, kimi zaman “gücümüz ve stratejik hamlelerimiz” arasındaki irtibatı sorgulamalarımız var ya…
Putin tam da bu okumayı yapıyor, üstüne üstlük doğalgaz vs gibi Batı’nın ümüğünü sıkan avantajlarını hesaba katıyor ve hamlelerle ilerliyor. Nereye doğru? En azından Sovyet Rusya’nın hakimiyet alanlarına doğru. Suriye’de ulaştığı sonuç, hatta belki Çarlık Rusya’nın “Sıcak denizlere inme” hedefine ulaşılmış olduğunun göstergesi. Kırım’ı yuttu. Kafkaslar’da Çeçenistan - Grozni katliamı ile hakimiyetini perçinledi. Gürcistan’a karşı Abhazya – Osetya kartını kullandı. Karabağ’da oyuncu. Kazakistan’da oyuncu. Farklı ülkelerdeki “Rus azınlıklar” tam bir stratejik anahtar rolüne sokulmuş durumda. Hitler’in “Alman azınlıklar” üzerinden işgal projeleri devreye sokması gibi.
Bir hamle yapıyor, etrafına, tepkilere bakıyor, irade dağınıklığı ya da çözülmesi, onun kaplan refleksi için bulunmaz ortamlar.
Nereye kadar gidecek Putin? Herkes bunu okumaya çalışıyor. Acaba sadece 1989 sonrası Sovyet dağılmasının ortaya çıkardığı psikolojik ezikliği tamirle sınırlı mı, yoksa bu “stratejik Batı felci” durumu, çok daha ileri vahşiliklere kapı aralayacak mı?
Ukrayna olayına baktığımızda tam bir “Vahşi Yaşam” filmi izliyoruz. Farz edelim ki ayı ceylanı boğazından yakaladı, üzerine çullandı, parça parça edip yutuyor. Donbas’a el konması, Donetsk ve Lugansk’ın uyduruk devlet hüviyetinin tanınması, bölgeye “barış gücü” adı altında Rus işgal birlikleri gönderilmesi tam bir komediyi andırıyor. “Davet edildik, geldik” söylemi vaktiyle Macaristan, Çekoslovakya ve Afganistan’da devreye sokulan bilindik “Rus taktikleri.” Yerseniz!
Ama ilerliyor Putin.
Bu Rus hesaplarından en çok biz tedirgin olmuşuz tarihte ve çok da uzun olmayan geçmişte. Ukrayna geriliminde “Rusya’nın söz konusu kararını kabul edilmez buluyoruz ve reddediyoruz. Bu vesileyle Ukrayna’nın siyasi birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunmasına bağlılığımızı vurguluyor, tüm ilgili taraflara sağduyu ve uluslararası hukuka riayet çağrısı yapıyoruz” dedik.
Dedik ama evet, tedirginiz. Bazı alanlarda “bağımlılıklarımız” var. Evet Rusya’nın da var ama, belli ki Rusya onları göze almış durumda, ama biz hem Ukrayna’yı hem Rusya’yı “idare etmek” gibi zor bir pozisyonun içindeyiz. Malum en azından “turist, buğday, domates, doğalgaz… gibi ekonomik zaruretler…” söz konusu.. İçerde yaşanan ekonomik mengeneden kurtulma ümidi biraz da bunlarla ilgiliydi değil mi?
Sonra NATO’yu ne yapacağız, hem Batı ile soğuk ilişkilerimiz var, hem Batı’dan gelen yaptırımlar ve yaptırım talepleri var, bu durumda tavrımız ne olacak vs vs… S-400’lerimiz var, Karadeniz var, Boğazlar - Montreux var, aşağıda Suriye var…
Kırım’ın işgali Rusya ile ilişkinin netameli boyutunu ortaya koyan bir başlangıçtı. Süreç işliyor, ve kötü işliyor.