Muhafazakâr Camianın kalp sancısı
….Ve Şehir Üniversitesi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla kapatıldı.
Çıplak gerçek bu. Tarihe böyle geçecek.
İstenseydi kapatılmayabilir miydi?
Tabii ki, elbette, muhakkak. Bunu bütün dünya biliyor.
İstendi. Bu da muhakkak. Bunu da bütün dünya biliyor.
Niye istendiğini de herkes biliyor.
Siyasetin evlat – kardeş boğazına kement atmayı içe sindirdiği bir dünyada yaşıyoruz.
Tarihe “üniversite kapatan olarak geçme”nin sözü mü olur?
Bundan sonra böyle okunacak dünya.
***
Biz, biraz içerde olup da dışardan bakanlar, kardeş katline üzülürüz, siyaset icabı evlat katline içimiz yanar, Cem Sultan’ın serencamını okumak hüzün ikliminde dolaşmaktır.
Ama gerekçe de buluruz: “Devletin âli menfaatleri gerektiriyorsa…” Devlet kutsal ya… “Ya devlet başa ya kuzgun leşe” ya… Kundaktaki bebeği “gelecekte devletin başına iş açar diye katletme”nin sözü mü olur?
Şehir Üniversitesi’iymiş. Biz ki onlarca üniversite açmış, açtırmış bir iktidarız. Bir tanesinin de boynuna urgan geçirelim, ne olmuş yani.
Hatıraları silme zamanı şimdi. Biz, “muhafazakâr camia” en zor zamanlarda tohumunu atmış, emek vermiş, kurulu düzenin gadrine uğramış çocuklarımıza sığınak olmuş, yüz akı bir bilim yuvası haline gelmiş, iktidar partisinin Meclis grubunun şu kadarının çocuğu orada okumuş, mezun olmuş, halen okuyormuş…. “Evlat acısı gibi…” imiş oranın kapısına kilit vurmak…
Ne yapalım, “siyaset icabı” deyince herkes yüreğine taş basmalı ve acıyı hazmetmeye çalışmalı.
Bir arkadaşımız, islâmî camianın kanaat önderi, entelektüeli…. tweet atmış, “Vebaldir bu” demiş, sonra “Özür dilerim” diyerek “silmek zorunda kalmış” silmiş tweetini.
Bu mudur? Budur!
Sileriz kanaatlerimizi.
Ayasofya’yı açacağız ya… Binlerce Şehir Üniversitesi kapanmış mesele mi?
Bizim bu “silme” becerimize oynuyordur siyaset zahir.
Ahmet Davutoğlu, Abdullah Gül, Ali Babacan… Şehir Üniversitesi’nin tüm bilim kadrosu… Şehir Üniversitesi’nde okuyan tüm gençler… Şehir Üniversitesi’nin tüm mezunları… Orayı seçip, çocuklarını orada okutan tüm anne – babalar… Sil, sil, sil. Herkesi sil…
Bir tek kişi yeter.
Eğer “Bir tek kişi yeter” derseniz, bir gün bir youtube kanalında gençlerin karşısına çıkarsınız ve “dislike tsunamisi”ne maruz kalırsınız.
2023’teki seçimde ilk defa oy verecek 7 milyon genç korkulu rüya haline gelir.
Bir ara “Boğaziçine gitse, kürsüde konuşmak yerine kantinde öğrencilerle sohbet etse…” diye yazmıştım Cumhurbaşkanı Erdoğan için…
“Şehir Üniversitesi’ne gitse, kantinde öğrencilerle sohbet etse…” diye de yazabilirdim.
Bunlar hiçbir zaman göze alınamadı.
Kürsüden, talimatlanmış akademisyenlere ve öğrencilere konuş, talimatlanmış öğrencilerle tv programı yap ve üniversite kapat. Otomatiğimiz bu.
“İnsanlar Cumhurbaşkanına Şehir Üniversitesini kapatsın diye oy vermedi” diyor Davutoğlu. Doğru. “Muhafazakâr camianın içi kan ağlıyor” diyor. Doğru.
Ama “İçleri kan ağlasa da gidecekleri başka yer yok” kanaati hakim Şehir Üniversitesi’ni kapatma kararı verenlere. “Evlat acısı gibi” hissederler, bu işin “Vebal” olduğunu söylerler, ama nihai planda nasıl olsa bizim arkamızda hizalanırlar” diye düşünürler.
***
Sanırım bu okuma miadını doldurdu.
Erdoğan da, Ak Parti de kaygılı.
CHP’ye gitmezdi insanlar, ama 23 Haziran’da İstanbul’da oraya bile gittiler.
Niye?
Ahlâk sorgulaması… Adalet sorgulaması… Haksız güç kullanımı…
Ben, “AK Parti ahlâkî üstünlüğünü kaybetti” ifadesini kullanalı yıllar oldu. Bunu görmüyor mu insanlar, görmez mi?
Muhafazakâr camia içini bastırır sadece. Ama şimdilik.
Ahmet Davutoğlu da bastırmış yüreğini, bugün onu “Niye önce konuşmadın?” diye hesaba çekiyor insanlar. Önceki günkü isyanını gördük.
Abdullah Gül, Ali Babacan da konuşmaya başladı. Bunlar yüreklerini bastıran insanlar.
Belki “Vefa” ağır basıyor hâlâ.
Ama orası da zorlanmamalı. “Güçlüyüz, gücümüz her şeye yeter” dediğinizde insanlar da “Yetti artık” derler. Bence Ak Parti kadroları
Davutoğlu’nun son konuşmasını bir kere daha dinlemeliler. Çünkü o konuşmanın bütün kodlarına muhafazakâr camianın yürek yangını ve isyanı yansıyor.
İSTANBUL’A 25 BARO
Ak Parti’nin Meclis’e sunduğu kanun teklifine göre avukat sayısı 5 bini aşan illerde her 2 bin avukat bir baro oluşturabilecek.
İstanbul’da 49 bin avukat var. Buna göre bin avukat daha eklenirse İstanbul’da 25 baro açılabilecek. Bol çeşnili bir savunma dünyasına gireceğiz. Seç beğen al.
Cumhur İttifakı arkasında durduğuna göre vardır bir hikmeti!
Yalnız Doğu Perinçek’in partisi itiraz ediyor. Hayret! Burada neden farklılaştılar ki?