Şebi Arus ne anlama geliyor, Şebi Arus 2022 ne zaman? Mevlana Vuslat yıl dönümü törenleri hangi tarihte yapılacak? Soruları ise pek çok kişi tarafından merak içerisinde araştırılmaya başlanmış durumda. Bu soruların cevaplarına ve konu hakkında daha fazla detaya haberimizden göz atabilirsiniz…
Şeb-i Arus, Mevlana'nın ölüm yıl dönümü münasebetiyle kutlanan tören için kullanılmaktadır. Düğün gecesi olan Şebi Arus, Mevlevilikte Mevlana Celaleddin Rumi'nin vefat ettiği gecedir. Mevlana Celaleddin Rumi, sevdiğine kavuşma gecesi olduğuna inandığı bir o geceyi düğün gecesi şeklinde anar.
Şebi Arus Mevlana Anma Törenleri; Mevlana Celaleddi Rumi'nin vefat gecesini kutlamak için Konya'da düzenlenen törenlerdir. Mevlevî'de "Hamdım, Piştim, yandım" diyerek hayatını üç kelimeyle özetlemiştir. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Töreni olarak bilinen 17 Aralık'ta Mevlana Celaleddin Rumi'nin ölüm yıldönümüne denk gelen haftalarda düzenlenen törenler, halk arasında Seb'in Arus Töreni olarak da bilinir.
Seb'in Arus Mevlana'yı 2022'de Anması (Mevlana 749. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anmaları) 10-17 Aralık 2022 tarihleri arasında gerçekleşecektir. Kur'an-ı Kerim okunması ve öğleden sonra Aynü'l-Cem ile düzenlenen bu törenin akşamına "Leyletü'l-Arus" da denir. Seb, farsça; Leyle, Arapça'da "gece" anlamına geldiği için her iki ifade de aynı anlamı ifade etmektedir.
Mevlânâ Celaleddin, öldüğü günü "Allah'a kavuşma", "düğün günü" saymıştır. Bu satırlarda ölümün ruhun kurtuluşu ve gerçek ölümsüzlük ve ilerleme olduğunu şöyle ifade eder;
“Öldüğüm gün, tabutumu götürürlerken, bende bu dünyâ derdi var sanma!”
“Benim için ağlama, yazık, «vah, vah!» deme! Beni toprağa verdiklerinde de «vedâ, vedâ!» (ayrılık, ayrılık) deme!”
“Mezar bir perdedir ki, onun arkasında cennetin huzûru vardır!”
“Batmayı gördün değil mi? Doğmayı da seyret! Güneş’le Ay’a gurûbdan hiç ziyan gelir mi?”
“Yere hangi tohum ekildi de bitmedi? Endişelenme! İnsan tohumu bitmeyecek diye telâşlanma!”
“Toprağa konulduğumu zannetme! Ayağımın altında yedi gök vardır.”
Böyle buyuran Hazret-i Mevlânâ’nın rûhu, hiç şüphesiz yedi kat gökleri aşarak Rabb’inde fânî olmuştur.
Hazret-i Mevlânâ diğer bir gazelinde de şöyle der:
“Ey can! Sende bu toprak perdesi ile örtülmüş gizli bir hayat vardır… Burada, gayb âleminde gizlenmiş yüzlerce Yûsuf gibi güzeller mevcuttur…”
“Bu ten sûreti, yâni ceset, toprağa kurban verilince, o can sûreti kalır…”
“O ten sûreti fânî, can sûreti ise bâkîdir…”
“Bil ki ölüm, rûhun bir başka âleme doğması hâdisesinin sancısıdır. Yâni bu fânî âlem için adı ölümdür, ama bâkî ve ebedî olan âlem için adı doğumdur!..”
“Hem değil mi ki, canı Allah almaktadır; bil ki ölüm, has kullar için şeker gibi tatlıdır.”
“Kezâ ölüm, ateş bile olsa, Allâh’a halîl olana güllük gülistanlıktır; âb-ı hayattır.”
“Ölümü korkutucu kılan, onu zorlaştıran, şu ten kafesidir. Teni bir sedef gibi kırdığın zaman, ölümün bir inciye benzediğini sen de göreceksin!..”