ABD’li bilim insanları bazı genlerin insanları daha sosyal yaptığını tespit etti. Araştırmada ayrıca vücudun yalnızlığa, tıpkı ‘ağrı’ya olduğu gibi tepki verdiği de belirlendi.
Bilim insanları, yıllardır yalnızlığın genetikle bağlantısının olup olmadığının yanıtını arıyor. California San Diego Üniversitesi’nden araştırmacılar bu konuda geniş kapsamlı bir araştırma yaptı.
50 yaş üstünde 10 bin kişi arasında yapılan araştırmada yalnızlığın geçici değil bir ömür boyu süren bir kişisel özellik olup olmadığına bakıldı. Araştırmaya katılanlara psikiyatristlerin hazırladığı, içinde ‘yalnızlık’ kelimesi kullanılmayan sorular yöneltildi.
Katılımcıların yüzde 27’sinde yalnızlıkla ilgili genetik yatkınlık tespit edildi. Bir kişinin çevresinin onun duygularını çok güçlü bir şekilde etkilediğini tespit eden bilim insanları, bazı genlerin kimilerini daha sosyal yaptığını, bu kişilerin ihmal edildiğini düşündüklerinde ise depresyona girdiklerini tespit etti. Ayrıca bunun kişinin fiziksel ve ruh sağlığını olumsuz etkilediği de belirtildi. Hatta yalnızlığın erken ölüme de yol açtığı tespit edildi.
SOSYAL OLMAK TERCİH MESELESİ
Araştırmada aynı zamanda beynin yalnızlığa tıpkı ağrıya olduğu gibi tepki verdiği bulgusuna da ulaşıldı. Bilim insanları fiziksel ağrının bizi uyardığı, vücuda dikkat çekmek için bizi motive ettiğini söyledi. Aynı şekilde yalnızlığın ‘sosyal organları’ uyardığını belirten araştırmayı yapan ekipteki San Diego Üniversitesi’nden Prof. Abraham Palmer, kişilerin mevcut hayatını göz önüne aldığında sosyal olmayı tercih ettiklerini vurgulayarak, bu durumun kişiye göre de değiştiğini ekliyor. Palmer, bu durumun ‘yalnızlığa genetik yatkınlık’ olduğunu belirterek “Aynı durumdaki insanlardan birinin diğerine göre neden yalnız hissettiğini öğrenmeye çalışıyoruz” dedi.