ABD Başkanı Trump, Avrupa Birliği’ni sarsan Brexit kararıyla ilgili İngiltere Başbakanı May’i eleştirdi ve “Ben olsaydım daha sert olurdu” dedi. Öte yandan cinsiyetçi tavrını sürdüren Trump, “Feminist olduğumu söyleyemem” diyerek tartışmaların odağına oturdu.
ABD Başkanı Donald Trump, İngiltere’de yayınlanan ‘Good Morning Britain’ programının sunucusu Piers Morgan’a mülakat verdi. Dün akşam yayınlanan röportaj öncesinde Morgan kişisel Twitter adresinden konu başlıklarını içeren paylaşımlarda bulundu. Röportajın en dikkat çeken kısmı Avrupa Birliği’yle ilgili açıklamalar oldu. İngiliz televizyon kanalı ITV’de Piers Morgan’ın programına konuk oldu. Morgan, Trump’ın politikalarına dair sorularına ‘samimi’ yanıtlar verdiğini söyledi. ABD Başkanı’nın Brexit müzakereleri konusunda İngiltere Başbakanı Theresa May’e göre daha ‘sert’ bir tutum sergilediği görülüyor. 2016 referandumunda Britanyalıların AB’den ayrılma sürecini öngördüğünü belirten Trump’a Theresa May’in devam eden Brexit sürecindeki pozisyonunun iyi olup olmadığı sorulduğunda ‘AB henüz olması gerektiği kadar kırılmadı. Ben çıkarken çok daha sert bir tutum almış oldurdum’ dedi. May, 2017 Ocak ayında kurulan Trump hükümetini ziyaret eden ilk yabancı lider olmuştu.
Öte yandan Morgan’ın tweet’ine göre Trump, kendini feminist olarak tanımlayıp tanımlamadığı sorusuna şöyle yanıt verdi: “Hayır, bir feminist olduğumu söylemezdim. Demek istediğim, bunu söylemek belki çok ileri gitmek olurdu. Ben hem kadınları hem de erkekleri, herkesi destekliyorum.” Son zamanlarda dünya üzerinden tek bir ses halinde konuşulan en önemli konu ‘taciz, kadına şiddet, cinsel saldırı’ olurken Başkan Trump’ın ‘feminist değilim’ yaklaşımı tartışmalara konu oldu. ABD sinema sektöründeki bir dizi ünlü kadın oyuncunun, yapımcı Harvey Weinstein’a cinsel taciz suçlaması yönletmesi ardından, kadınların işyerlerinde deneyimlediği cinsel istismar, taciz ve eşitsizliğe karşı Time’s Up (Süre Doldu) isimli bir inisiyatif başlatıldığı bir döneme denk geliyor. Sözlüğün açıklamasında, kelimeye olan ilk ilginin, Trump’ın göreve gelmesinden sonra Ocak 2017’de başkent Washington ve diğer kentlerde kadınların düzenlediği yürüyüşlerin ardından ortaya çıktığı belirtiliyordu. Yürüyüşü düzenleyenler, Trump’ın Beyaz Saray’a gelmesinden sonra kadın haklarının tehlikede olduğunu söylüyorlardı.